50’nci sanat yılını sahnede kutlayacak

BÜLENT ŞANLIKAN

bulent.sanlikan@aksam.com.tr

Üroloji dalında robotik cerrahiyi ilk uygulayan Prof. Dr. Ali Rıza Kural, yarın Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda 50’nci sanat yılını kutlayacak. Prof. Dr. Kural, müzik yolculuğunu AKŞAM’a anlattı.

Hekimlikte olağanüstü başarılara imza atan ve Türkiye’de robotik cerrahiyi üroloji dalında ilk uygulayan isim olan Prof. Dr Ali Rıza Kural, küçük yaşlardan beri profesyonel düzeyde uğraştığı Türk Sanat Musikisi’nde uzun yılları geride bıraktı. Küçük yaşlarda kendisi gibi doktor olan sanatçılarımızdan Alaattin Yavaşça’dan etkilendiğini anlatan Prof. Kural, 23 Aralık’ta Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda, Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’nda misafir solist olarak 50’inci sanat yılını kutlamaya hazırlanıyor. Müzik yolculuğunun hikâyesini AKŞAM’a anlatan Kural, “Sanatla uğraşan insanlar kötü olamaz. Sanat ruhun saf gıdasıdır” diyor. İşte Kural’ın açıklamaları: 

MANDOLİNİM BİLE ESKİMİŞTİ 

Hani müziğe çocuk yaşlarında başladım derler ya. Benim de gerçekten böyle oldu. İlkokul sıralarında mandolin çok popülerdi. Ben mandolin çalmayı seçtim. Özel ders aldım. Dayımın kızı halamın oğluyla da aynı yaşlardaydık onlara da mandolin çalıyorlardı. Yıllar sonra onların mandolinleri sapasağlam dururken benim mandolinim ise eskimişti. Daha sonra ben keman dersleri de almaya başladım. Beni müziğe yönlendiren en önemli itici kuvvet radyo günleri döneminde Dr. Alaattin Yavaşça’dan şarkılar anonsları oldu. Bana sorulduğunda şarkıcı doktor olacağım diyordum. Sesimi kullanmaya üniversite yıllarında başladım diyebilirim. Mandolin ile keman ile bir şeyler çalıp söylüyordum. Samsun’dan İstanbul’a okumak için geldim. Amcalarımdan en küçüğü Nusret Kural bana Ali Sami Toker’den randevu aldığını söyledi. Toker’den dersler almaya başladım. Böylece Türk müziği ile yakından ilgilenme sürecim girdim. Rumeli Türkleri Derneği’nde yakın bir arkadaşım vardı. Orada Rüştü Eriç şarkılar geçiyordu. Orada mest olup kaldık resmen büyülendik. Süheyla Altmışdört hocamızın koro çalıştırdığını öğrendim. O koroda görev aldım. Ben faküldeki derslerim bittiğinde konservatuvar gidiyordum. Üniversite korosu ile konservatuvardaki günlerim müzikal kimliğimin gelişmesine büyük katkı sağladı.

MÜZİK YAPAN, KÖTÜ İNSAN OLAMAZ

İlk solo yapabileceğimi Süheyla Hocam sezmişti. Harbiye Tiyatrosu’nda 1970 yılında bir öğrenci konserinde ilk kez solist olarak şarkı söyledim. Çok büyük bir heyecandı.

O konserde sahneye tekrar tekrar çağrıldım. O zaman yaşım genç. Ondan sonra da öğrenci korosunda ilerleyen zamanlarda icra heyetinde Münir Nurettin Selçuk’un konserlerinde Ahmet Özhan ile ben misafir solist gibi sahne aldık. Özhan ile konservatuvarında sınıf arkadaşıydık. Bu arada Nevzat Atlı hocam da benim ürolog olmama vesile olan kişidir. Tıp Fakültesinde eğitim alırken son bir dersim kalmıştı. Tam o dersi vereceğim dönemde bana ‘Evladım ne yapıyorsun sen’ müzik güzelde senin bir de hekimliğin var’ dedi. Bunun üzerine mesleğimi de ağırlık verdim. Bugüne kadar 3 albüm çalışmam oldu. Düzeyli bir şekilde özünü muhafaza ederek gelecek kuşağa Türk Sanat Müziği’nin aktarılmasına taraftarım. Tabi dünyada büyük bir değişim var. Şehirdeki sosyal yapılar değişiyor. Bu yapının değişmesiyle birlikte müzik de zaman içinde değişiyor. Şarkılar hep aynı. Binlerce kişi aynı müziğin peşine takılabiliyor. Müzik ile uğraşan insan kötü olamaz. Tam 50 yıl oldu Türk Sanat Müziğine başlayalı. Yarın Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’nda misafir solist olarak 50’nci sanat yılımı kutlayacağım.