500T Türkiye'nin bir özeti

Mockumentary türünde çektiği 500T: Kayıp Otobüs dizisiyle izleyenleri gizemli bir yolculuğa sürükleyecek olan yönetmen Murat Özsoy: ''500T İstanbul'un çok farklı semtlerinden geçen bir otobüs. O yüzden, bence 500T İstanbul'un bir örneklemi. İstanbul'da Türkiye'nin. Bu yüzden 500T'de geçen bir hikâye anlatmak, günümüz Türkiye'sinin de fotoğrafını çekmek gibi.''

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

240 dakikalık sefer süresiyle İstanbul'u bir başından öbür başına kat eden efsane halk otobüsü 500T, bir cuma akşamı, Levent trafiğinden kaçmak için girdiği ara sokaklardan birinde, içindeki yolcularıyla birlikte ortadan kaybolur. Şoför Haluk K. ve yolculardan bir daha hiç haber alınamaz. Türkiye yakın tarihinin bu en gizemli olayıyla ilgili ortaya pek çok teori atılır. Yönetmenliğini ve senaristliğini Murat Özsoy'un üstlendiği 500T: Kayıp Otobüs dosyası bu efsane hattaki otobüsün içindeki yolcularıyla ortadan kaybolmasına dair sır perdesini aralıyor. Olayla ilgili esrarengiz teoriler, kayıp yakınları, görgü tanıkları, uzmanlar ve araştırmacı-yazarların yorumlarıyla mercek altına alınıyor. GAİN'in yepyeni projesi 500T: Kayıp Otobüs'ün gizemli hikâyesini Özsoy'dan dinledik.

500T otobüsüne daha önce hiç bindiniz mi?

Güzergâhımda olmadığı için, sık kullandığım bir hat olduğunu söyleyemem. Ama bir İstanbullu olarak 500T'ye denk gelmemiş olmak mümkün değil.

500T ile ilgili bir proje yapma fikri sizin nerden aklınıza geldi?

500T İstanbul'un çok farklı semtlerinden geçen bir otobüs. İstanbul'un en eski yerleşimlerinden biri olan Topkapı'dan da geçiyor, şehir büyüdükçe mantar gibi türeyen yeni ilçelerinden de. O yüzden, bence 500T İstanbul'un bir örneklemi. İstanbul'da Türkiye'nin. Bu yüzden 500T'de geçen bir hikâye anlatmak, günümüz Türkiye'sinin de fotoğrafını çekmek gibi. Anlatmak istediğim pek çok şey 500T otobüsüne sığıyordu yani. 2014 yılında içindeki yolcularla birlikte kaybolan Malezya uçağı fikrin doğuşuna ilham verdi. Üzerine pek çok komplo teorileri türetilmiş garip ve gizemli bir olay. Malezya'dan Çin'e uçarken uçağın başına her şey gelmiş olabilir. Cevizlibağ-Tuzla arası da en az o kadar sürer. O yolda da her an her şey olabilir.

Nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz? Yolcuları gözlemlediniz mi?

İnsanları gözlemlemek genel olarak huyumdur. 500T'ye de her türden insan bindiği için aklımdaki her karaktere otobüste bir yer bulabildim. Gerçek bir belgesel çekerken bir senaryoya ihtiyaç duymazsın. Bol bol röportaj yapar, sonra elindeki malzemeyi görerek montaj aşamasında bir senaryo yaratırsın. 500T bir mockumentary olduğu için her şeyi en başta kurup düşünmek gerekliydi. Bu da biraz zaman aldı.

Çekimler nasıl geçti?

Çekimler 18 gün sürdü. 500T'de onlarca insanın farklı dünyasını ve hikâyelerini anlattığım için her bölümde farklı setler, farklı bir dil ve estetik kullanmak gerekiyordu. Röportajlarda ve canlandırmalarda 50'ye yakın oyuncuyla çalıştım. Belgesele yakın, gerçekçi bir oyunculuk alabilmem için bütün replikleri bir şekilde onların ağzına ve tarzına uydurup çekmek bu çekim sürecinin en fazla zamanını alan şeydi.

Mockumentary türünde bir yapım... Neden böyle bir tür tercih ettiniz?

Gişelerden alışık olduğumuz komedi dili beni güldürmüyor artık. Etrafımızda her gün saçma sapan şeyler oluyor. Gerçek hayatta bu kadar malzeme varken, kafamdan hiç olmamış bir hikâye uydurup, benzeri milyon kere yapılmış espriler yazmaya gerek yok diye düşündüm. Mockumentary türünün ana fikri de bizi gerçeğe en yakın üslupla güldürmesi. Bence bizde bu tür için çok malzeme var.

Peki bu yapım insanlara ne sunacak?

500T'nin bir tarafı polisiye, diğer tarafı insan hikâyeleri. Bir yandan otobüsün kaybolmasına dair ipuçlarını adım adım takip edip, olayın üstündeki sır perdesini aralamaya çalışıyorsunuz. Diğer yandan farklı sosyo-ekonomik tiplerdeki kayıp yakınlarının hayatlarına dâhil oluyorsunuz. Şimdi bu röportajlarla sürprizi bozar gibi oluyorum ama bu projeyi yaparken ki hayalim insanların izlediklerinin gerçek olup olmadığını merak edip internette aratmasıydı.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

500T yedi bölümlük bir mini dizi. Gain ailesine Türkiye'de denenmemiş bir şeye fırsat verdikleri için teşekkür ederim. Bu sayede klişelerin dışında projelerin de önü açılmış oluyor. Bence yakında mockumentary türünün pek çok örneğini göreceğiz.