HABER MERKEZİ
İngiltere futbolunun köklü kulüplerinden Manchester United'ın eski yıldızı Wayne Rooney'nin alkolle ilgili samimi açıklamaları, ülkede profesyonel futbolcular arasında süregelen alkol sorununu yeniden gündeme taşıdı. Rooney'nin kariyerinin zirvesindeyken yaşadığı zorlukları paylaşması, yalnızca bireysel bir hikaye olmanın ötesine geçerek, İngiliz futbolunun derinlerde yatan bir problemiyle yüzleşmesine neden oldu. Son dönemde yapılan araştırmalar ve uzman görüşleri, alkolün halen futbol dünyasında önemli bir tehdit oluşturduğunu ortaya koyuyor.
Wayne Rooney, Manchester United'da geçirdiği başarılı yıllar boyunca alkolle mücadele ettiğini açıkça dile getirdi. Kendi ifadesiyle, haftanın bazı günlerinde iki gün boyunca içki içip ardından antrenmana katılıyor, hafta sonu ise sahada gösterdiği performansla dikkat çekiyordu. Ancak bu döngü, onun için büyük bir içsel mücadeleye dönüştü. Rooney, bu süreçte yaşadığı zorlukları kimseyle paylaşmak istemediğini, çevresindekilere yük olmak istemediğini belirtti. Onun bu açıklamaları, futbolun modernleşen yapısına rağmen, geçmişteki alışkanlıkların ve bağımlılıkların hala oyuncuların hayatında yer bulabildiğini gösteriyor.
Günümüzde futbol kulüpleri, oyuncularının hem fiziksel hem de zihinsel sağlığını korumak için büyük yatırımlar yapıyor. Beslenme uzmanlarından psikologlara kadar geniş bir ekip, futbolcuların en iyi performansı göstermesi için çalışıyor. Ancak, Rooney'nin anlattıkları, bu profesyonel ortamda bile alkolün etkilerinin tamamen ortadan kalkmadığını ortaya koyuyor. 2000'li yılların başından bu yana futbolun değişen yüzüne rağmen, bazı alışkanlıklar ve bağımlılıklar hala varlığını sürdürüyor.
İngiltere'de futbolcuların karşı karşıya olduğu tek sorun alkol değil. Son yıllarda kumar, video oyunları, aşırı antrenman, eğlence gazı (nitro oksit) ve snus gibi nikotin ürünleri de futbolcular arasında yaygınlaşmaya başladı. Ancak Profesyonel Futbolcular Derneği (PFA) yetkilileri, alkolün hala en önemli risklerden biri olduğunu vurguluyor. PFA'nın 2024-25 sezonunda gerçekleştirdiği 1.500'den fazla iyi yaşam değerlendirmesinde, oyuncuların yaklaşık %13'ü alkolü endişe kaynağı olarak gösterdi. Bu oran, alkolün futbol dünyasında ne kadar yaygın bir sorun olduğunu gözler önüne seriyor.
PFA'nın oyuncu refahı yöneticisi Jeff Whitley, 1990'lara kıyasla alkol kullanımının azaldığını ancak tamamen ortadan kalkmadığını belirtiyor. Whitley'e göre, bazı futbolcular ayda yalnızca birkaç kez içki içse de, bu durumun kontrolsüz tüketime dönüşmesi ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Özellikle aşırı içki içen ve kendini frenleyemeyen oyuncuların, hem kendi sağlıklarını hem de çevrelerini riske attığına dikkat çekiliyor. Alkolün etkisiyle yaşanan kavgalar, trafik kazaları ve diğer olumsuzluklar, futbolcuların kariyerlerini ve yaşamlarını tehdit ediyor.
İngiltere'deki futbol kulüpleri, oyuncularının karşılaştığı alkol ve diğer bağımlılık sorunlarına karşı çeşitli destek mekanizmaları oluşturmuş durumda. PFA'nın düzenlediği İyi Yaşam Atölyeleri, futbolculara hem eğitim hem de danışmanlık hizmeti sunuyor. Bu atölyeler sayesinde oyuncular, karşılaştıkları sorunları paylaşma ve çözüm arama fırsatı buluyor. Ayrıca, PFA'nın sağladığı gizli destek hatları ve ulusal danışman ağı, futbolcuların 7/24 yardım alabilmesini sağlıyor. Bu tür hizmetler, özellikle bağımlılıkla mücadele eden oyuncular için hayati önem taşıyor.
PFA'nın Sporting Chance Kliniği ile yaptığı iş birliği ise, futbolculara uzman psikolojik destek ve bağımlılık tedavisi sunuyor. Sporting Chance, 2000 yılında eski Arsenal ve İngiltere kaptanı Tony Adams tarafından kuruldu ve o günden bu yana yüzlerce sporcuya yardım etti. Bu klinik, hem aktif hem de emekli futbolculara danışmanlık ve rehabilitasyon hizmetleri vererek, alkol ve diğer bağımlılıkların üstesinden gelmelerine yardımcı oluyor. Adams'ın kendi alkolle mücadelesinden yola çıkarak kurduğu bu merkez, İngiliz futbolunda önemli bir boşluğu dolduruyor.
Jeff Whitley'nin kişisel hikayesi, futbol dünyasında alkol ve bağımlılık sorunlarının ne kadar yaygın olduğunu gösteren çarpıcı bir örnek. Whitley, Manchester City, Wrexham, Sunderland ve Kuzey İrlanda Milli Takımı'nda forma giydiği dönemde, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşadı. 20'li yaşlarında iflas eden ve Sporting Chance Kliniği'nde rehabilitasyon gören Whitley, 1990'larda futbolun içki ve parti kültürünün etkisi altında olduğunu kabul ediyor. O dönemde kulüplerde bu tür sorunlara karşı neredeyse hiçbir destek mekanizması bulunmuyordu.
Whitley, futbolculuk yıllarında yaşadığı baskıyı ve takım arkadaşlarının "içki içmeyen futbolcu olamaz" şeklindeki yaklaşımlarını açıkça dile getiriyor. Bu tür sosyal baskılar, genç futbolcuların alkolle tanışmasını ve bağımlılık geliştirmesini kolaylaştırıyordu. Ancak günümüzde, hem kulüplerin hem de PFA'nın yürüttüğü bilinçlendirme ve destek çalışmaları sayesinde, futbolcuların karşılaştığı riskler daha erken tespit edilebiliyor ve gerekli önlemler alınabiliyor.
İngiliz futbolunda alkol sorunu, yalnızca bireysel bir mesele olmaktan çıkıp, tüm spor camiasını ilgilendiren toplumsal bir problem haline gelmiş durumda. Wayne Rooney'nin samimi itirafları ve Jeff Whitley'nin yaşadıkları, futbolcuların kariyerlerinin parlak dönemlerinde bile ciddi zorluklarla karşılaşabileceğini gösteriyor. Kulüplerin ve derneklerin sunduğu destek mekanizmaları, bu tür sorunların üstesinden gelinmesinde önemli rol oynuyor. Ancak, alkol ve diğer bağımlılıkların tamamen ortadan kalkması için, hem futbolcuların hem de kamuoyunun bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor. İngiliz futbolunun geleceği, bu tür sorunlarla yüzleşme ve çözüm üretme konusundaki kararlılığa bağlı olacak.