HABER MERKEZİ
Uzay araştırmaları tarihinde önemli bir gelişme yaşanmış olabilir. TRAPPIST-1e adlı öte gezegen, astronomların ikinci bir Dünya arayışında şimdiye kadar ulaştıkları en yakın nokta olarak değerlendiriliyor. Yeni James Webb Uzay Teleskopu gözlemleri, bu gezegene ilişkin heyecan verici bulgular ortaya koymuştur.
TRAPPIST-1e, kırmızı cüce bir yıldızın etrafında dönen ve Dünya ile benzer boyutlara sahip bir gezegendir. 2016 yılında duyurulan TRAPPIST-1 sistemi, astronomlar için büyük bir heyecan kaynağı olmuştur. Bu sistem, yedi adet kayalık yapıdaki öte gezegene ev sahipliği yapmakta ve bunlardan birkaçı yıldızın yaşanabilir bölgesinde yer almaktadır. TRAPPIST-1e, bu yaşanabilir gezegenlerden biri olup, sıvı suyun varlığı için uygun koşullara sahip olabilir. Sıvı su, biyokimyasal süreçler için mutlak gerekli olan bir madde olduğundan, yaşamın ortaya çıkması ve gelişmesi açısından kritik bir öneme sahiptir.
Bilim insanları, Evren'de yaşamın kesin olarak ortaya çıktığını ve geliştiğini bildiğimiz tek dünya olan Dünya'yı referans alarak, öte gezegenlerde benzer koşulları aramaktadırlar. TRAPPIST-1e, bu arayışta Dünya'ya en benzer özellikler gösteren gezegen olarak öne çıkmaktadır. Ancak sadece yaşanabilir bölgede yer almak yeterli değildir; gezegenlerin yaşamı destekleyebilmesi için atmosfer gibi ek koşullara da ihtiyacı vardır.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden astronom Sara Seager ve meslektaşları, TRAPPIST-1e hakkında önemli bulgular elde etmiştir. Uzay Teleskopu Bilim Enstitüsü'nden Néstor Espinoza ile Johns Hopkins Üniversitesi'nden Natalie Allen liderliğindeki araştırma ekibi, TRAPPIST-1e'nin yüzeyinin yıldızın önünden geçerken yıldız ışığını incelemek için James Webb Uzay Teleskopu'nu kullanmıştır. Bu gözlemler, sadece bir atmosferin varlığını değil, aynı zamanda bu atmosferin bileşimini belirleyebilecek değişiklikleri ortaya koymaya çalışmıştır.
Ekip dört geçiş boyunca toplanan verileri analiz etmiş ve yıldızın aktivitesinden kaynaklanan kontaminasyonları düzeltme işlemine girişmiştir. Bu karmaşık analiz süreci, sonuçların belirsiz olmasına neden olmuştur. Ancak bu belirsizlik, araştırmacıları daha fazla gözlem yapma konusunda teşvik etmiştir. MIT'den astrofizikçi Ana Glidden liderliğindeki ikinci bir ekip, elde edilen sonuçların ne anlama gelebileceğini yorumlamaya çalışmıştır.
TRAPPIST-1e'nin atmosferi hakkında iki olası açıklama ortaya çıkmıştır. İngiltere'deki St Andrews Üniversitesi'nden astrofizikçi Ryan MacDonald, en heyecan verici olasılığın TRAPPIST-1e'nin azot gibi ağır gazlar içeren ikincil bir atmosfere sahip olabileceğini belirtmiştir. Ancak ilk gözlemler, gezegeni atmosfersiz çıplak bir kaya olarak dışlamaya yeterli değildir.
Yıldız ışığı bir gezegen atmosferinden geçerken, bazı dalga boyları gazları oluşturan atomlar ve moleküller tarafından emilip yeniden yayılmaktadır. Spektrumun daha koyu ve daha açık kısımlarına bakarak, bilim insanları bu atomların ve moleküllerin ne olduğunu anlayabilmektedir. Elde edilen sonuçlar, Venüs ve Mars'ınkilere benzer yüksek karbondioksit konsantrasyonlarını dışlamaktadır. Ayrıca güçlü karbondioksit ve metan elementleriyle hidrojen izotopu döteryumdan zengin bir atmosferi de desteklememektedir.
Bununla birlikte, spektrum eser miktarda karbondioksit ve metan ile moleküler azottan zengin bir atmosferle tutarlı sonuçlar göstermektedir. Bu bulgu oldukça dikkat çekicidir çünkü Dünya'nın atmosferi kabaca yüzde 78 oranında moleküler azottan oluşmaktadır. Eğer bu sonuçlar doğrulanabilirse, TRAPPIST-1e bugüne kadar keşfedilen en Dünya benzeri öte gezegen olabilir.
TRAPPIST-1 sistemi, astronomlar için hem fırsat hem de zorluk sunmaktadır. Kırmızı cüce yıldızlar, Güneş gibi yıldızlardan önemli ölçüde daha soğuk olduğundan, yaşanabilir bölgeleri çok daha yakın konumdadır. Bu, gezegenlerin yıldızlarına daha yakın olması anlamına gelir. Ancak kırmızı cüce yıldızlar, Güneş benzeri yıldızlardan çok daha aktif olup, parlama aktivitesiyle doludur. Bilim insanları, bu parlama aktivitesinin yakındaki gezegenlerin atmosferini soymuş olabileceğini düşünmektedir.
TRAPPIST-1 sistemindeki diğer yaşanabilir bölge gezegeni olan TRAPPIST-1d'nin daha yakın incelemeleri, bir atmosfer izine rastlanmadığını göstermiştir. Ancak TRAPPIST-1e, yıldızdan biraz daha büyük bir mesafede bulunduğundan, biraz daha rahat bir konumdadır ve atmosfer tutabilme olasılığı daha yüksektir.
Mevcut bulgular, daha fazla araştırma yapılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Neyse ki, daha fazla James Webb Uzay Teleskopu gözlemi yolda bulunmaktadır. Araştırmacılar, çok yakında TRAPPIST-1e'nin bir atmosferi olup olmadığını doğrulayabilmeli veya dışlayabilmeli olacaklardır. Ana Glidden, Webb teleskopu ile yapılabilecek muhteşem bilimin henüz erken aşamalarında olduğumuzu vurgulamıştır.
Kırk ışık yılı uzaktaki Dünya büyüklüğündeki gezegenlerin etrafındaki yıldız ışığının ayrıntılarını ölçmek ve orada nasıl koşullar olabileceğini, orada yaşamın mümkün olup olmayacağını öğrenmek inanılmaz bir başarıdır. Araştırmacılar, parçası olmaktan çok heyecan duydukları yeni bir keşif çağının içinde bulunmaktadırlar. TRAPPIST-1e'nin sırlarını çözmek, insanlığın evren içindeki yalnız olmadığını anlamaya bir adım daha yaklaştıracaktır.