Uluçoban, "Edirne Lavanta Tarla Günleri"ne katılmak için geldiği kentte, AA muhabirine, Türkiye´deki lavanta ekim alanlarının hızlı şekilde büyüyerek son 5 yılda 800 dönümden 5 bin 800 dönüme ulaştığını ifade etti.
Devlet desteğinin artmasıyla tıbbi aromatik ve endüstriyel bir bitki olan lavantaya ilginin de arttığını belirten Uluçoban, "Son yıllarda devletimizin tıbbi aromatik bitkilere olan arazi desteği arttı. Artan bu teşviklerle birlikte lavanta ekim alanlarının önümüzdeki süreçte 20 bin dönüme ulaşmasını bekliyoruz." dedi.
Lavantanın yağından, balından ve oluşturduğu görsellikle turizminden faydalanılabileceğini anlatan Uluçoban, Türkiye´de lavanta yetiştirebilecek geniş alanlar bulunduğunu, lavanta pazarında söz sahibi olabilmek için pazarlama ve sanayinin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
- Toprak seçmeyen bir bitki
Uluçoban, lavantanın farklı iklim ve toprak koşullarında yetişebilen karlı bir ürün olduğunu dile getirdi.
Lavanta üretiminin kaliteli topraklar yerine daha çok 4´üncü ve 5´inci sınıf topraklarda yapılması gerektiğini belirten Uluçoban, "Kaliteli topraklarda çeltik, ayçiçeği ve buğday gibi ürünler tercih edilebilir. Lavanta daha düşük kaliteli topraklarda da yetişebiliyor. Lavantanın suyla derdi yok. Daha az işçilik istiyor. Türkiye bolca güneşten faydalanan bir ülke. Lavanta bitkisi ne kadar çok güneş alırsa yağı o kadar kaliteli olur." ifadelerini kullandı.
Lavantanın özellikle verimi düşük topraklarda ekilen diğer bitkilere göre getirisinin daha yüksek olduğunu anlatan Uluçoban, şöyle devam etti:
"Bir dönümlük lavanta tarlasından yaklaşık 100 kilo lavanta çiçeği hasat ediliyor ve ortalama 2 litre yağ çıkarılıyor. Lavanta yağının litresi 100 avrodan satılıyor. Kaba bir hesapla bir dönüm arazinin getirisi bin 500 lirayı buluyor. 3´üncü ve 4´üncü sınıf buğday ekimi yapılan arazilere göre 2 kat daha fazla geliri vardır, gideri de yüzde 50 daha azdır. Buğdayla karşılaştırdığımız zaman daha az masrafla iki misline yakın bir gelir elde edersiniz."