Nizip ilçesine bağlı Belkıs Mahallesi´nde Fırat Nehri kıyısında yer alan ve Roma dönemine ait eşsiz mozaikleriyle dikkati çeken Zeguma Antik Kenti, her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turisti ağırlayarak Türkiye ve Gaziantep turizmine katkı sağlıyor.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutalmış Görkay başkanlığındaki ekip tarafından 2005 yılından bu yana antik kentte yürütülen kazılardan mozaikler, çeşitli objeler, takılar, sikkeler ve duvar fresklerinin yanı sıra binlerce yıl öncesinin yemek kültürünü de ortaya çıkarabilecek kalıntılar gün yüzüne çıkartıldı.
Zeugma´da yaklaşık 14 yıldır devam eden kazılarda mercimek, arpa, buğday gibi hububatların yanı sıra, Antep fıstığı ve zeytin çekirdekleri ile çeşitli kapların içinde karbonlaşmış yemek kalıntıları da bulundu.
Kazı Başkanı Prof. Dr. Kutalmış Görkay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2007 yılından bu yana kazı yaptıkları Muzalar evi olarak isimlendirdikleri Roma villasında 11 metrelik dolgu toprağını kaldırarak, eşsiz bir yapıyı ortaya çıkardıklarını hatırlattı.
Şu anda Muzalar konutunun kayaya oyulmuş ancak zamanla toprakla dolmuş odalarında çalıştıklarını anlatan Görkay, bugüne kadar mozaikler ve fresklerin yanı sıra madeni bronz eserler, sikkeler, takılar, ev yaşantısında kullanılan eşyalar ve pişmiş terekota objelerini gün ışığına kavuşturduklarını dile getirdi.
Antep mutfağı arasında bağlantı kurulacak
Roma konutlarında yaşayanların kullandıkları objeler bulduklarını ifade eden Görkay, şunları kaydetti:
´252, 253 yıllarında Zeugma Sasaniler tarafından işgal edildiği zaman mutfaklarda kalmış, karbonlaşmış yemek artıkları bulduk. Bunların analizlerini yaptırıyoruz. Gaziantep bir gastronomi şehri. Bu merkezler, bu coğrafya sadece bugün değil eskiden beri farklı kültürlerin, farklı yemek kültürlerinin birleştiği ve harmanlandığı coğrafyalardır. Dolayısıyla biz geçmişle günümüz Antep mutfağı arasında bağlantılar kuracak bazı verilere de ulaşmaya çalışıyoruz. Zeugma´da organik buluntular da çok fazla. Mercimek, arpa, buğday antik dönem, fıstık, zeytin çekirdeklerini buluyoruz bol miktarda. Şeftali, kayısı çekirdekleri var. Dolayısıyla bunların bizim için şu önemi var: Buralar bozulmamış tohumların da elde edilebileceği önemli coğrafyalar. Arkeolojik kazıların, Türkiye´deki tohum araştırmalarına katkı sağlayacak alanlar olarak da değerlendirilmesi gerekiyor.´