



21. yüzyılda insanlık tarihi hiç olmadığı kadar büyük bir dönüşümün içinde.
Çığır açan teknolojiler ile birlikte uzayın potansiyeli keşfetmek için ülkeler resmen bir yarış başlattı.
Ve bu biraz da devletleri uzaya yönelik stratejiler geliştirmeye mecbur bırakıyor.
Çünkü uzay artık yeni bir güç ve rekabet alanı ve bu alandaki gelişmeler küresel dinamikleri doğrudan etkiliyor.
Ve Türkiye'nin 1990'lara uzanan uzay macerası şimdi kendi haberleşme uydusunu geliştirebilen sayılı ülkelerden biri olarak yeni bir aşamaya geçiyor.
Görece küresel uzay yarışına geç katılsak da özellikle son 20 yılda kaydedilen ilerlemeler Türkiye'nin yükselen rolüne dikkati çekiyor.
2018'de Türkiye Uzay Ajansının kurulması, 2022'de bu kapsamda Milli Uzay Programı Strateji Belgesi'nin yayımlanması, 2024'te fırlatılan milli haberleşme uydusu TÜRKSAT 6A ve Ocak 2024'te ilk astronotumuz Alper Gezeravcı'nın, Uluslararası Uzay İstasyonu'na gönderilmesi...
Türkiye milli uzay programlarıyla hedeflerine emin adım ilerliyor.
Bu önemli çünkü şöyle baktığımızda görüyoruz ki uzayda söz sahibi olan devletler yeryüzünde de güçlerini artıyor.
Yeni bir güç ve rekabet alanına dönüşen uzayın yakın gelecekte bir diplomasi alanına dönmesi an meselesi.