Türk tarihinin en acılı günleri hiç şüphesiz Milli Mücadele yıllarıydı
Milletin topyekun kurtuluş mücadelesi verdiği bu dönemde Türk milleti dört acılı ve hüzünlü Ramazan geçirdi
Halk yoksul ve büyük ıstırap içerisindeydi. Daha önceden hiç işgal yüzü görmemiş İstanbul düşman tarafından bilfiil işgal edilmiş haldeydi
16 Mart günü İngilizler tarafından İstanbul halkına gözdağı vermek amacıyla işgal mıntıkaları genişletildi.
Bu korkunç günlerde İstanbul halkı işgalin ilk Ramazanını yaşıyordu
Açlık şehirde kol geziyordu Ramazan aynın eski şenlikli havasından zerre eser yoktu. Halkın büyük heyecanla karşıladığı bir Ramazan kalmamıştı.
İstanbul halkı bir yandan karnını nasıl doyuracağını düşünürken bir yandan da işgal güçlerine karşı bir çare arıyordu. Beyoğlu´nda camilerde ezan okunmuyor, namaz kılınmıyordu. Topkapı Sarayı´nda ise hilafetin Osmanlılara geçtiği günden beri kesintisiz devam eden Kur´an-ı Kerim tilaveti devam ediyordu.
Ayasofya ise Milli Mücadele yıllarında süresinde halkın oldukça kalabalık halde teravih için toplandığı bir mekândı.
Fatih´ten sonra Ayasofya coşkulu namazların, bayram günlerinin, Ramazan teravihlerinin şahidi olmuştu. Mütareke ve işgal günlerinde de teravihler bu kubbe altında kılındı, hüzünlü bayram sabahları burada idrak edildi
Eski Ortodoks mabedidir diye işgal günlerinde Ayasofya´nın kilise çevrilmesi için hareketlenmişti yabancı kuvvetler. Türkler ise gerekirse Ayasofya´yı havaya uçururuz ama kilise yaptırmayız diyerek bunu önlemişti.
Peki ya Ankara ne haldeydi? Bütün dünyanın gözü Ankara´nın üzerindeydi
Sakarya boylarını işgal eden düşman askerleri Ankara´yı hedefine koymuş, saldırmak üzereydi. Türk milleti diken üstündeydi.
Başkenti düşmanın işgaline uğramış Osmanlı Devleti´nde Ankara ve Anadolu sığınılacak yerdi... Ramazan ayı aç ve yoksul geçiyor, halk bırakın iftarını sahurunu düşünmeyi eğer varsa evindeki ekmeğini ununu askere bağışlıyordu
Milli Mücadele zaferle sonuçlandığında tüm Türk halkı kahramandı! Zorlu işgal ve savaş günleri, düşman askeri tehdidiyle geçen Ramazanlar artık geride kalmıştı.
Bu topraklarda işte ´Nerede o eski Ramazanlar´ dedirtmeyen acı olaylar da olmuştu...