Tarihi içinde en fazla yangın geçiren şehirlerden biri olan İstanbul’da şehri yangınlara karşı korumak üzere ilk defa Damat İbrahim Paşa tarafından 1720 yılında Tulumbacı Ocağı kurulmuş.
1749’da çıkan Küçükpazar yangını esen rüzgârla hızlanarak Ağakapısı Sarayı’nı da yakmış.
Bu sebeple Ağakapısı yeniden yapılırken çıkan yangınları gözetleyerek tedbir almak ve aynı zamanda ertesi gün havanın nasıl olacağını halka bildirmek için Beyazıt Kulesi 1749 yılında inşa edilmiş.
Gözetleme yerine kadar çıkan merdivenler 180 basamaktan oluşur ve 85 metre yüksekliğindedir bu kule...
Başlangıçta ahşap olarak inşa edilmiş ancak 1756 yılındaki Cibali yangınında yanmış.
1826´ya yeniden yapılan kulenin bahtı o kadar karaymış ki bir yeniçeri isyanında tekrar yanmış.
Bunun ardından bu kez II. Mahmut Han zamanında 1828 yılında kule tekrar yapılmış.
Beyazıt Yangın Kulesi, nöbet katı, işaret katı ve sancak katı olmak üzere 3 bölümden meydana gelir.
Yangın, Beyazıt Kulesinden gündüz sarkıtılan sepetlerle, gece ise fener yakılarak haber verilirdi.
Uzun süre geceleri farklı renklerde aydınlatılarak İstanbullulara ertesi günün hava tahminin duyurulması için kullanıldı.
Kulenin mavi renkte aydınlatılması ertesi gün havanın açık olacağını, yeşil yağmuru, sarı sisi ve kırmızı karı haber verirdi.
Ancak bu uygulamaya 1995 yılında son verilmişti.
2010 yılında ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi´nin girişimiyle bu uygulama tekrar başlatıldı.
İşte özelliğini ve tarihi bilmeden yanından geçip gittiğimiz, bazen de sadece fotoğrafını çekip sosyal medyada öylece paylaştığımız bu güzelim kulenin hikayesi bu sevgili Galat-ı Meşhur ailesi...