Boğaziçi Film Festivali ve Uluslararası İpekyolu Kısa Film Yarışmaları'nda 'En İyi Erkek Oyuncu', 'Kovan' filmindeki rolüyle de Chelsea Film Festivali'nde 'En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu' ödülünü alan Hakan Karsak, 6 sezondur Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinin enişte karakterine hayat veriyor. Dedikoducu yönüyle dikkat çeken Enişte karakterini ve Hakan Karsak'ın gerçek yaşantısını kendi ağzından dinlemek istedik. İşte Hakan Karsak ve bilinmeyen yönleri:
Üniversitede önce inşaat ardından Felsefe bölümünden mezun olmuşsunuz. Oyunculuk nasıl başladı? Aldığınız bu eğitimlerin mesleğinize katkısı oldu mu?
Evet elbette ki çok faydası oldu. Okumaya, eğitime çok ara vermeyi de düşünen biri olmadım. Sadece gittiğimiz okullar değil aldığım sertifikalar, atölye eğitimleri ustalarımızdan, abilerimizden ablalarımızdan, ailemizden öğrendiğimiz her şeyin bu günlere gelmemde çok büyük önemi var. Ne mutlu bana ki bugüne kadar aldıklarımı en iyi şekilde uygulama ve belki de sonraki nesile anlatabilme şansı buldum. Öğrendiğim her kelimeye ve buna emeği geçen herkese sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Her meslek gibi oyunculuk da her yeni bir şey öğrendiğinde yeni ufuklar ve bakış açısı oluşturan bir meslek. O yüzden her gün öğrenmeye devam.
Gölcük depremi sonrası o bölgede çadır tiyatrosu kurmuş, Düzce'de depremzede çocuklara iki yıl boyunca tiyatro eğitimi vermişsiniz. Bu proje nasıl oluştu ve ilerledi anlatır mısınız? Bilmediğimiz başka sosyal sorumluluk projeleriniz oldu mu?
Aslında bir çok projede görev aldım ya da proje gerçekleştirdim. Bu benim hem insan, hem sanatçı, hem de yurttaş olarak görevim. Gölcük’teki de bunlardan biri. Deprem sonrası hemen bir grup arkadaşla beraber bölgeye gittik. Elimizden gelen her şeyi yapmakla başladık işe. Yardım çadırlarında, enkazlarda, gıda çadırlarında ya da yerleşke kurulumlarında başladık. Akabinde Unicef ve Unicef Türkiye temsilciliği ile birlikte prefabrik tiyatrolar, kütüphaneler, gazetecilik atölyesi, fotoğrafçılık atölyeleri ile her gence, her çocuğa, her yetişkine ulaşmak için el ele verip bu sürecin daha güzel ve verimli olmasına çalıştık. 2 yıl kadar devam eden bir süreç içerisinde 16 tiyatro oyunu, gençlerin çıkardığı bir gazete ve daha bir çok güzel iş yaptık o bölgedeki şahane insanlarla. Dediğim gibi bu proje bir çok projeden biri. Ama her zaman ve hala yapılacak çok şey ve çok sorumluluğum var. Ömrüm yettikçe yapmaya çalışacağım.
Film festivallerinde “En İyi Erkek Oyuncu Ödülü”ne bir çok kez layık görüldünüz. Hangi ödülleri hangi karakterlerle aldığınızı bir de sizden dinleyelim. Ödül almak kariyeriniz açısından nasıl değişiklikler oluşturdu?
En son Kovan filmindeki rolümle Amerika'da Chelsea Film Festivali'nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülü aldım. Rol aldığım tiyatro oyunları ya da filmlerle bir çok kez aday gösterildim ve birçok kez de ipi göğüsleyebildim. Patika, Mın Dit, 3.5 lira, Kovan bunlardan bazıları... Ödül almak elbetteki yaptığınız işin güzel bir armağanı olarak yaşamınıza da, kariyerinize de hem renk hem cesaret veriyor. Ben yer alacağım projelerle ilgili hiçbir zaman 'acaba buradan ödül gelir mi?' diye çalışmadım da, düşünmedim de. Önemli olan önce bütünün, yani yaptığınız işin iyi olması. Ben o görev dağılımındaki bana düşen kısmı, hep en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Klasik bir cümle olsa da doğruluğu tartışma götürmeyen şu; evet ödül almak güzel gurur verici ama en büyük ödül gerek yurtiçi gerek yurtdışında seyircinin beğenisidir. Onlar beğenince yüzünüzü tatlı bir tebessüm alıyor.
Yeni yılda farklı projeler olacak mı?
Kendi yazdığım bir sinema filmi, iki de tiyatro oyunu var. İlk kez kendi filmimi yapmış olacağım. Filmde aslında kendimi anlatıyorum. ‘Baba Bende Seni Görüyorum’ adlı filmde bir oyuncu babanın kızıyla ilişkisini anlatacağım. Tiyatro oyunlarımdan biri, kadın erkek ilişkisini anlatan ‘Durak’ olacak. Otobüs durağında bekleyen iki yolcunun kendi hayat hikayelerinin kesiştiği nokta, onların birbirini tanıma aşamasında komik ve dramatik sahneleri izleyiciye aktarılacak. Ben köyde yaşayan ve babasının cenazesini almaya giden bir genci canlandıracağım. ‘Telefon Serbest’ adlı tiyatro oyununda ise radyo sunucusu bir çiftin yayın sırasında hem kendi ilişkilerini sorgulayacak, hem de dinleyicilerine nasihatlar verecek. Bu arada onları izleyen seyircinin de telefonla mesaj atarak oyuna dahil olması sağlanacak.
Şimdiye kadar Benim Adım Gültepe, Sultan, Vicdan gibi bir çok dizide yer aldınız sizin için en değerlisi, en unutulmazı hangi dizi ve roldü?
Oynadığım her rol benim bir parçam gibi. Kolektif yaratımlar onlar. Herhangi bir parçanızı diğerinden ayıramadığınız gibi ben de hiçbirini öbüründen ayırmam. Şimdiye kadar hamal da oldum, imam da. Hepsi çok değerli hepsi çok kıymetli. Ve hepsi unutulmaz çünkü hepsinin serüveni çok ayrı, çok meşakkatli ve güzel.
Canlandırmayı hayal ettiğiniz bir karakter var mı? Şimdiye kadar ekrana gelen film ya da dizilerde 'Ben şu rolü oynamak isterdim, tam benlik bir karakterdi' dediğiniz oldu mu?
Olmadı diyemem. Gerek yerli gerek yabancı dizi olur, film olur, tiyatro oyunu gerçekten çok beğendiğim roller olmuştur. Ve içimden keşke ben oynasaydım dediğim anda aslında o rolü oynayanın bendeki bu iştah ve isteği tetikleyecek kadar başarılı olduğunu fark edince de içimden susuyorum.
DEDİKODUCU DEĞİL DE ‘FAZLA ANLATICI’ DİYELİM
EDHO'da enişte rolünün bu kadar sevileceğini tahmin etmiş miydiniz? Sizce bu rolün en önemli özelliği, insanlara yansıtmak istediği fikir nedir? Bu kadar sevilmesinin nedeni ne olabilir?
Elbetteki önceden asla tahmin edemeyeceğim cevaplar bunlar. Senaristler rolü size emanet etmeden önce bu soruya karşılık gelebilecek en iyi cevabı barındıran karakteri yazıyorlar. Sonrası için top sizde. Hiçbir an ve ayrıntısını, hiçbir duygu ve anlayışını kaçırmadan özenle ilmek ilmek işlediğiniz bir yol arkadaşlığı başlıyor. Biz 'Enişte' ile 6 sezondur çok güzel bir yol arkadaşlığı kurduk. Beraber gülüyor beraber ağlıyoruz. Biz birbirimizi çok seviyoruz. Bu da sanırım seyirci tarafından da görüldüğü için bu sevgiye ortak oluyorlar. Enişte, ailesinin tüm bireylerine çok sadık ve saygılı. Geldiği yeri asla unutmamış emek verenlere vefa borçlu, eşine deliler gibi aşık, art niyetsiz fakat bir şeyleri asla içinde tutamayan biraz fazla anlatıcı. Kimi zaman saflığıyla, kimi zaman aile babalığıyla, kimi zaman abiliğiyle, kimi zamanda patavatsızlığıyla hayatımızda olan biri. Yani aslında çok bizden biri. Sanırım bu denli sevilmesinin en önemli yanı da bu.
İNSAN OLARAK BENZER YÖNLERİMİZ VAR AMA HUY OLARAK ASLA
EDHO’nun eniştesi dedikoducu yönüyle dikkat çekiyor. Sizin gerçek hayatta, Enişte ile benzer ve ayrılan yönleriniz neler?
Gerçek hayatta yani Hakan olarak çok ketum biriyim. Enişte ile en çok ayrıştığımız yer burası. Çünkü ben ağzı sıkı biriyimdir. Çok konuşmam, hüznümü de mutluluğumu da anlayamazlar. Bana ‘poker surat’ derler bu nedenle. Fakat insan olarak çok benzer noktamız var, huy olarak farklıyız. Dedikodu kısmı uymuyor ve bu nedenle o sahneleri oynarken zorlanıyorum.
Enişteden, EDHO setinin dedikodusunu yapmasını istesek! Sette neler oluyor? Enişte en çok hangi rol arkadaşını kendine yakın buluyor?
Setten size verebileceğim en büyük dedikodu şu; 6 sezon önce nasıl bir heyecan ve mutluluk ile el ele başladıysak 6 sezondur bu hiç değişmedi. Sette gerçekten büyük bir takım oyunu oynanıyor. Ve herkes birbirini her an sırtlamaya hazır. O sette hata yapmaktan korkmazsınız çünkü hemen sizi toplayan biri vardır. Bu işe emek veren her emekçiyle aram çok iyidir. Elbette ki hem arkadaş hem meslektaş olarak hepsinin kendine özgü kıymeti ve değeri var gözümde. Elbette ki enişte rolü olarak 6 sezondur İlyas ile beraber ve tabi eşi Hatice ile. Sanırım en çok onlarla daha fazla anımız var. Ama hepsi, emek veren herkes harika insanlar. İyi ki diyorum...
EDHO izleyicisine bir mesajınız var mı?
Dizimizi severek izleyen, bizleri bağırlarına basan herkese sonsuz teşekkürlerimi sevgimi sunuyorum. Saygıyla selam ederim. Onlar bizlere her fırsatta söylüyor. Sizin aracılığınızla ben de cevaplamış olayım: 'Biz de sizi seviyoruz. Siz olmasanız biz de bu kadar şevkle çalışamazdık.'
Kurgu: Berat Cilan / arif.cilan@turkmedya.com.tr