Algı kelimesini çok duymaya başladık spor medyasında bu günlerde... Kime bulaşsan “Algı”diyor... Bunların en başında ve dikkatimi çokça çeken Beşiktaş, Kadıköy’de 15 senedir kazanamıyor çalgısı... Pardon algısı... 15 senede 9 galibiyeti var Fenerbahçe’nin... 6 beraberlik... “Çal”gı dan yola çıkarsak eğer En başa İsmet Arzuman’ın yönettiği son dakikada Higuain’in attığı golün neredeyse soyunma odasında iptal kararını duyduğumuz maç diyebilirim... Negredo’nun sayılmayan golü var ofsayt diye herif neredeyse evden çıkıp gol atıyor saymıyorlar abi dönüyor Cenk’in penaltısı ı-ıhh.... Quaresma, Atiba kırmızılar havada uçuşuyor öyle yeniliyoruz… İki bir ya da iki de bir! Bilica’nın inşaat işçisi gibi çukur kazdığı maçı hatırlıyorsunuz herhalde... Emenike’nin formayı çıkarışı Fırat Aydınus beyefendinin gözünün önünde ki olayı "görmedim" demesi Emre’nin, Biliç’le dalaşması... Piiiiiiiiiiiiiii! Bir Samet Aybaba döneminde var hakkaniyetle kazandıkları... Zaten dönüşünde Olcay’ın son dakikasıyla ödeşiyoruz... Haa! Bu tarihe netice olarak böyle mi geçiyor Tabii ki hayır ama görün diye yazıyorum çalgıyı şey algıyı.... Öte yandan İnönü’deki maçlara geçtiğimizde Sıkı durun son 10 senede 5 galibiyetimiz var 4 beraberlik... Aldıkları beraberliklerde Emenike’nin Fabri’ye kündesi falan var son dakikada.. Onlara girmiyorum artık... 1 maç mağlubiyet var o da olimpiyatta.... Peki hiç duydunuz mu Fenerbahçe 10 senedir İnönü de kazanamıyor diye... Hayır. Duymazsınız tabii... İşleri bu algı... Ve-l hasılı, her önünüze konulana inanmayın ve inanın ki size dayatılanın aksine gerçekler her zaman başkadır...
ABOUBAKAR VE EREBOS...
Aboubakar geçen hafta Kadıköy’de gol atınca sol eliyle yüzünü kapatıp diğer elini göklere uzattı... Gol sevinciydi... Ya da mesajdı... Rıdvan tebrik etmeye biraz geç kalsa daha net anlaşılırmış ya, anlık coşku işte çocuktaki.. Neymiş biliyor musunuz mevzu? Bende sosyal medyada bir arkadaş paylaşmış oradan öğrendim... Efendiiiiiimmm, mitolojik çağda Yunan tanrılarından Erebos hastalanınca iş yapamaz diye Zeus tarafından yer altı karanlığına gönderiliyor. İçerliyor içten içe tabii bizimki... Sevenleri üzülüyor ama ses etmiyor ya da edemiyor... Düşenin dostu olmaz modeli... Neyse gel zaman git zaman sevgilisinin desteğiyle iyileşiyor Erebos ve âdeta küllerinden doğuyor... Tam iyileştiği zaman yeryüzüne çıkıp diz çöküyor ve sol eliyle yüzünü kapatıyor ki bu hareket karanlığı temsil ediyor.... Öbür elini gökyüzüne doğru uzatıyor ki bu da, artık yeryüzü benim karanlıklar senin diyerek Zeus’a meydan okumayı işaret ediyor... Ve sembolikleşiyor... Artık doğru mu uyarlama mı bilmiyorum... Ama böyle rivayet var... Haaa Abdubakar sakatlığından dolayı onu istemeyip iş yapamaz diyenlere mi mesaj yolladı yoksa Fener’e gol attı diye buralar benim mi dedi bilmem... Orasını Abou’ya sormak lazım...
FIKRANIN KRALI
Yazıma Fenerbahçe kalecisi Altay’ı, Denizlispor karşılaşmasında yaptığı kurtarışlardan dolayı tebrik ederek başlamak istiyorum genç bir kardeşimiz, Allah yolunu açık etsin.... Gelelim o Altay’ın geçen hafta Beşiktaş maçındaki son dakika hatasınaaaaaaaa! Yani Altay’ın yarı sahaya yarı belinde çıkıp yarı koluna kadar topla oynaşmasına. O oyuncu, hata yapar hakem de cezasını keser zaten onun için var... Kesti mi? Hayır... Niye? Orasını MHK’ye sorun sosyal medya yıkıldı kırmızı gösterse hakem oynayamayacak Denizli maçında Altay... Oralı olan oldu mu? Neredeeeee? Altay, Denizli maçında olmasaydı Fenerbahçe en az beşlik olur muydu? Olurdu... Nasıl olacak şimdi? Fenerbahçe’yle rekabette olan herkesin avantajını aldınız elinden... İşin komiği ne biliyor musunuz? Geçen hafta Altay’ı oyunda tutarak Bu haftaki Fenerbahçe galibiyetine zemin hazırlayan hakem camiası yerden yere vuruluyor kim tarafından? Kim olacak Tabii ki Fenerbahçe camiası tarafından.... Nasıl mevzu ama?
TEKZİP!
Geçen hafta bu köşemde Beşiktaş’ın yarınları diye bir yazı kaleme aldım.... Sebep ne sponsorluktu ne de skor... Sebep sadece armaydı.... Sebep şu an amatör branşların içinde bulunduğu durumdan rahatsız olmamdı... Sebep çözüm üretmek istememdi. Ve fakat... Başarısızlığın nedenlerini niçinlerini yazımda ifade etmeme rağmen anlaşılmamak beni üzdü... Kaygılarımızın ortak olduğu bir coğrafyada anlamsız geliyor her şey.... Şubelerin futboldan ayrılması gerektiği tezini ısrarla savunuyorum ayrıca.... Sebeb-i neticeyle Beşiktaş’ın basketbolunda şube sorumlusu vardır her Beşiktaşlı arma için o mevkiye yardımcı olmalıdır.... Gerisi lafı güzaftır...