Beşiktaş'ın hiç beklenmedik 2 puan kaybından sonra F.Bahçeli dostlar bugün beni soru yağmuruna tuttu "Abi bu maç ne olur?" diye... "F.Bahçe ikinci sırada, şampiyonluk potasında, Başakşehir ise 18. sırada. Yarın lig bitse küme düşer" cevabını verdikten sonra inanın iki takımın da birbirine su bile vereceğini düşünmüyordum. Hani derler ya "Kasap et derdinde, koyun can derdinde" diye...
Açıkçası ben de bu maçın ne olacağını merak ediyordum. Merakım, Başakşehir'in değil F.Bahçe'nin ne yapacağıydı. Ancak ilk yarının ortalarına kadar ev sahibinin akıllı futbolu ve oyunun başlarında 6 kişi ile kontraya çıkmasını izledim. Ömer Ali'nin uzaktan atmış olduğu gole şapka çıkarırken gözlerim Caner kardeşimin nerede olduğunu aradı. Sonrası bildik senaryo. F.Bahçe yine duran toptan dengeyi kurdu. İrfan Can sağ kanattaydı, Pelkas kötüydü, Mert Hakan durgun ve sinirliydi. Orta alanda yine Ozan çalışıyor derken ilk yarı bitti.
Sonra ikinci devrede Pelkas'ın harika golünü izledik. Ancak 60. dakikada 10 kişi kalan Başakşehir'e karşı çok iyi bir futbol oynandığını söyleyemeyiz. Zaten bu saatten sonra da iyi futbol değil sonuç önemli. F.Bahçeli futbolcuların ayrıca Visca'ya teşekkür etmesi gerekiyor. Hem Başakşehir'i 10 kişi oynattı hem de penaltı kaçırdı. Bir ara baktım, Emre Belözoğlu ve Aykut Kocaman yan yana maç izliyordu. Penaltı kaçmasa herhalde "Bizim çocuklar" kol kola soyunma odasına girecekti. Sonuçta "Bizim büyük çocuk Aykut Kocaman" üzüldü. "Küçük çocuğumuz Emre Belözoğlu" ise sevindi. F.Bahçe eğer şampiyon olacaksa, atanlardan çok tutanlar önemli olacak. Tutanlar derken sadece kaleciden bahsetmiyorum. Bütün savunma hattının ekstra işler yapması gerekiyor. Çünkü ligin boyu kısaldıkça, hücumdan çok defansın omuzlarına yük biner.