Birisi Galatasaraylı futbolculara şampiyonluk yarışında son viraja girildiğini hatırlatsın Allah aşkına! Sadece oyunculara değil Fatih Hoca dahil tüm teknik ekibe.
Yani liderden 6, ikinciden 3 puan geridesin ama ortada ne şampiyonluğa yakışır sistem, ne futbol ne de refleks var.
Yani son haftalarda galibiyet alınan maçlar da dahil olmak üzere Galatasaray tatmin eden bir mücadele ortaya koymuyor. Zaten "iyiymiş gibi" gözüken maçlarda bile başrolde takım oyunu değil, rakibin taktik anlayışı var.
Dünkü karşılaşma da Galatasaray adına çaresizliklerle dolu bir maçtı! Yani Konyaspor'un oyun anlayışı belli... Katı ve disipline bağlı bir defans, olursa kontratakla gol!
Zaten daha başlamadan orta sahayı da, topu da sana bırakmış. Çözülmesi gereken konu Konya'nın bu defans disiplinini nasıl bozacağın. Yani maç öncesi rakibini çalışmışsan bütün konsantrasyonun buna yönelik olmalı.
Ama yine ezber kadro ezber bir oyun anlayışıyla sahadaydı Galatasaray. Rakip gelmiyordu ama Sarı Kırmızılı futbolcular, bir mehteran bölüğü hızında, iki ileri bir geri, bir sağa bir sola top yapmaktan şut çekmeye, orta yapmaya fırsat bulamıyordu.
Düşünün ilk yarı kaleyi bulan tek şut, 40+1'de geldi.
İkinci şut da zaten 70. dakikada Babel'in ayağından kaleyi buldu.
Fatih Hoca, ikinci yarı bu kısırlığa çözüm olarak Etebo, Emre Kılınç ve Mohamed'in yerine Babel, Emre Akbaba ve Taylan'ı sahaya sürdü. Babel ve Emre Akbaba'nın nispeten istekli mücadelesi takımı biraz olsun hareketlendirdi ama bu istek Konya'nın katı savunmasını delmek için yeterli değildi.
Yani galibiyet adına umutların tükendiği anda Babel bir kez daha kaleyi yokladı. Seken topu Emre Akbaba tıpkı Trabzon maçında olduğu gibi ağlara göndermeyi başardı ve takımının yarışta erken havlu atmasını önledi.
Biri lider Beşiktaş'la olmak üzere kaldı 4 maç! Bu oyunla zor ama futbol da zaten mucizeler oyunu değil mi!