
Şeker mi, şaka mı, yoksa para mı?
Cadılar Bayramı, tarihsel süreçte değişime uğradı ve milletsiz, her kültürün kendi unsurlarını eklemleyebileceği ve kabul edebileceği bir “bayrama” dönüştü. “Şeker mi, şaka mı?” sorusunun cevabının para olduğu bu kadar belirginken sizce soruya farklı bir perspektiften cevap vermekte geç kalmadık mı?
“Şeker mi, şaka mı?” Pazar günleri ailece izlemek için başına geçtiğimiz televizyonda gösterilen Amerikan yapımı “aile” filmlerinin Noel’den sonra en çok atıf yaptığı kültürel olgudur Cadılar Bayramı. Bu aile filmlerinde mutlaka kostüm giyip kapıyı çalan ve “Şeker mi, şaka mı?” sorusunu soran çocuklara denk gelmişizdir. Türkçeye “Cadılar Bayramı” olarak çevrilen “Halloween”, her yıl 31 Ekim’de kutlanıyor. Esasında tarım kültürünün bir ürünü olan bu bayram; yaz sonuna rastlayan zamanlarda hasadın kaldırıldığı, kış için gereken hazırlıkların gerçekleştirildiği günlerde yapılan oyunları temsil eder. Şalgam, fındık, elma veya bal kabağı gibi tarım ürünleri bu esnada değerlendirilir ve bir nevi gelecek soğuk kış günleri öncesinde ortama neşe katılması istenir. İnsanlar evlerinin dışına astıkları korkutucu figürler ve giydikleri korkunç maskelerle ekinlerini kötü ruhların tasallutundan kurtarmayı ümit ederler.
Keltlerden insanlığa miras
Ancak Cadılar Bayramı’nın en eski kökeni, Keltlerin kutladıkları “Samhain Festivali”ne dayanır. Keltler bu festivali, her sene kasım ayının başında kutluyorlardı. Bu tarih yaz mevsiminin bitişini ve kış mevsiminin başlamasını temsil ediyordu. Sürüler bu dönemde yaylalardan hanelere dönüyor, çiftçiler son ürünlerini hasat ederek kışa hazırlık yapmaya başlıyorlardı. Ayrıca yine aynı günlerde ölen kişilerin ruhlarının hayattayken yaşamını sürdürdükleri evleri ziyaret ettiklerine inanılıyordu. Böylelikle mevsim değişikliği ile ruhların da eski hayatlarına özlem duyması arasında bir bağ kuruluyordu. Bu sebeple kötü ruhları uzak tutmak amacıyla büyük ateşler yakılıyor, etrafta gezen ruhların onları tanımasından korkan ahâli de kostümler giyerek ruhları şaşırtıyordu. Keltleri hâkimiyetleri altında alan Romalılar, bu eğlenceli “Samhain” kültürünü kendi festivalleri olan “Feralia” (Ölüm Festivali) ve “Pomona”yı (Hasat Festivali), birleştirmeyi tercih ettiler. Hristiyanlığın hızla yayıldığı dönemde ise 13 Mayıs tarihinde kutlanan Azizler Günü, Papa Gregory III’ün kararıyla 1 Kasım’a alınacaktı. Böylelikle Aziz Günü’nün bir önceki günü olan 31 Ekim de kutsal gün kimliğine kavuştu. İngilizlerin tarih boyu sahip çıktığı bu bayramın etkisi kıta Avrupası’nda yıllar içinde azaldı. Protestanlığın yükselişi ile birlikte neredeyse unutulmaya yüz tuttu.
Bayram, yeni kıta ile buluşuyor
Hiç şüphesiz Amerika’nın keşfedilmesi dünya tarihindeki en büyük kırılmalardan biriydi. Bu keşifle Avrupalılar ferç ferç yeni kıtaya akın ediyordu. Elbette bu akın sırasında yalnızca kendilerini değil, kültürlerini ve inanışlarını da yeni taşındıkları coğrafyaya götürüyorlardı. Amerika’da 1800’lü yıllarda hasat bayramı hüviyetinde kutlanmaya başlanan bugünkü Cadılar Bayramı konsepti çok değil iki asır sonra Amerika coğrafyasının her yerine yayılacak ve neredeyse “millî” bir bayram hâline gelecekti.
Cadılar Bayramı kutlamalarında birçok ikonik unsur göze çarpsa da bal kabağı ve elma şekeri zaman içinde âdeta bu bayram ile özdeşleşti. Çocukların ürkütücü kıyafetler ve korkunç maskeler ile kapı kapı gezmeleri ve ev sahiplerine “Şaka mı, şeker mi?” diye sormaları ise sinema filmlerinden edebiyat dünyasına kadar birçok alanı etkiledi. Bu seremoniye göre; ev sahibi “şaka” derse çocuklar türlü muziplikler yapıyorlar, büyükler çocuklara şekerleme ikram ediyor ya da harçlık veriyorlar. Bu uygulamanın kökeni de yine İngiltere’deki yoksulların özellikle kış ayları öncesi evleri gezerek “ruh keki” toplama adetine dayanıyor.
Endüstrileşen “bayram”
Zaman içinde Cadılar Bayramı, kar topu misali büyüyerek büyük bir endüstriyi meydana getirdi. Artık Cadılar Bayramı markaların reklam faaliyetlerine yön veriyor ve özellikle bu dönemlerde “canavar pazarlaması” olarak isimlendirilen reklam fırsatlarına başvuruluyor. Günümüzde billboard, afiş, gazete, dergi reklamları gibi basılı yayınlarda, televizyon ve dijital yayın yapan reklam organlarında sık sık Cadılar Bayramı’na dair unsurlarla karşılaşılıyor. ABD’den yayılan Cadılar Bayramı’na dair unsurların çılgınlığı Avrupa, Asya ve son yıllarda İslam coğrafyasında da kendine alıcı buluyor. Cadılar Bayramı temalı çizgi filmler ve oyuncaklar çocukların bu kültürle çok küçük yaşlarda tanışmasına sebep oluyor. Artık dünyanın hemen hemen her ülkesinde 31 Ekim akşamı evler özel aksesuarlar ile süsleniyor, o güne has üretilen çikolatalar ve şekerlemeler satın alınıyor. Böylelikle Pagan devirlerden kalan ritüeller inanç fark etmeksizin hemen hemen her kültüre sirayet ediyor. Cadılar Bayramı, tarihsel süreçte değişime uğrarken bugün gelinen noktada milletsiz, her kültürün kendi unsurlarını eklemleyebileceği ve herkesin kabul edebileceği bir “bayrama” dönüşüyor.
Hristiyanların içinde de bu geleneğin bir sapkınlık olduğunu öne süren görece daha muhafazakârlar olmasına rağmen genel kabul bu bayramın inançlar üstü bir gelenek olduğu ve her yerde kutlanmasının insanlık mirası olarak görülmesi gerektiği yönünde şekilleniyor. Şüphesiz bu görüşün yaygınlaşması kostümlerden bal kabaklarına Cadılar Bayramı’nın, iktisadi yönden çok önemli bir pazar olmasından ileri geliyor. 1952’de UNICEF’in Cadılar Bayramı’na özel olarak çocuklara dağıttığı yardım kutularıyla bir gecede 118 milyon dolar gelir elde etmesi bu pazarın ne denli büyük olduğunu da gözler önüne seriyor.
Paranın gücü adına…
ABD'nin Ulusal Perakende Federasyonu’nun (NRF) yayımladığı rakamlar, Cadılar Bayramı’nın Noel’den sonra en fazla harcama yapılan tatil dönemi olduğunu ortaya koyuyor. National Retail Federation’a (NRF) göre, Cadılar Bayramı’nda 2023’te 12,2 milyar dolarlık harcama yapıldı. 2024 yılında ise Cadılar Bayramı harcamalarının 11,6 milyar dolara ulaşması ve işletmelerin kişi başına yaklaşık 104 dolar kazanması bekleniyor. Tüketici harcamalarının; kostümlere 3,8 milyar dolar, şekerlemeye 3,5 milyar dolar, dekorasyona 3,8 milyar dolar şeklinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor.
Tüm bu gerçeklerden hareketle bal kabakları ve korku unsurlarıyla bir Pagan kültürün şekil ve mahiyet değiştirerek dünyayı etkisi altına aldığı apaçık önümüzde duruyor. Bu kültür emperyalizminin direnç noktalarında ise muhafazakâr birkaç kısık sesten başka bir şeyle karşılaşmak ise mümkün değil. “Şeker mi, şaka mı?” sorusunun cevabının “para” olduğu bu kadar belirginken soruya farklı bir perspektifle yeniden cevap vermenin zamanı sizce de gelmedi mi?

Sesler ve Ezgiler
“Sesler ve Ezgiler” adlı podcast serimizde hayatımıza eşlik eden melodiler üzerine sohbet ediyor; müziğin yapısına, türlerine, tarihine, kültürel dinamiklerine değiniyoruz. Müzikologlar, sosyologlar, müzisyenler ile her bölümü şenlendiriyor; müziğin farklı veçhelerine birlikte bakıyoruz. Melodilerin akışında notaların derinliğine iniyoruz.

Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyetine miras kalan darbeci zihniyete odaklanarak tarihi seyir içerisinde meydana gelen darbeleri, ihanetleri ve isyanları Doç. Dr. Hasan Taner Kerimoğlu rehberliğinde değerlendiriyoruz.