Bakan Ersoy, İstanbul'un simge yapılarından Kız Kulesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, kulenin tarihinin milattan önce 410 yılına kadar uzandığını belirterek, "Yaklaşık 2 bin 400 yıllık tarihi yapıdan bahsediyoruz. Çok eski bir yapı. Bu süreçte birçok kez yıkılıp tekrar yapıldı. Cumhuriyet tarihindeki restorasyonları 1944 ve 1960'lı yıllarda yapılmıştı. Son olarak 1999-2000 döneminde gerçekleştirilmiş. Bugün de en son restorasyonu tamamlanmış oldu." diye konuştu.
Kulenin geçmiş fotoğraflarına bakınca farklı Kız Kulesi formlarının görüldüğüne dikkati çeken Ersoy, şu bilgileri verdi:
"1944'teki restorasyonu inceledik önce. Aslında yapının özgün kısmı kule ve kale kısmı. Haricinde gördüğünüz bütün her şey sonradan yapılmış eklentiler. Birçok eklenti aslına uygun olmayacak şekilde yapılmış. 1940'lı yılların gözde malzemesi olan ama günümüz restorasyon çalışmalarının yasaklı malzemesi olarak kabul edilen beton kullanılmış. Çünkü betonun içinde bulunan kimyasal malzeme ve tuzlar özgün malzemenin zaman içinde yıpranmasına sebebiyet veriyor. Yine aynı şekilde statik hesapları da altüst edilmiş oluyor. Beton ağırlık bindirildiği için statik yapısı bozuluyor. Bu tadilat çalışmaları sırasında yaptığımız en önemli konulardan bir tanesi sonradan yapılmış gereksiz eklentilerin kaldırılması bir diğeri de binanın özgün malzemesiyle tekrar restore edilmesidir. Hem restorasyon hem de rekonstrüksüyon çalışmaları sırasında binanın yıllar öncesindeki özgün malzemeleri kullanıldı."
Ersoy, restorasyonun Prof. Dr. Feridun Çılı, Prof. Dr. Zeynep Ahunbay ve Ağa Han Mimarlık Ödülü sahibi mimar Han Tümertekin'den oluşan bilim kurulunun rehberliğinde gerçekleştirildiğini, yapının sağlam şekilde gelecek kuşaklara aktarılması için depreme karşı güçlendirildiğini ve çevresindeki platformun da tamamen yenilendiğini söyledi.
Kulenin 2. Mahmud dönemindeki orijinal haline sadık kalınarak restore edildiğinin altını çizen Ersoy, "Kız Kulesi, bu akşam 21.00'den itibaren ışık ve lazer şovuyla açılıyor. Galata Kulesi ile Kız Kulesi'nin bir aşk hikayesi var. Bu aşk hikayesinin senaryolandığı bir ışık ve lazer gösterisi yapılacak. Gösteri her akşam tekrarlanacak. İkonik yapıları restore ederken özellikle turizm bölgelerindeki ikonik yapıların işlevselliklerini değiştiriyoruz. Vatandaşın kullanımına açık hale getiriyoruz. Turizmden pay almasını istiyoruz. Anadolu yakasının turizmden hak ettiği payı alması bakımından bu ışık gösterilerini her akşam düzenli bir şekilde yapacağız." şeklinde konuştu.
Mehmet Nuri Ersoy, restorasyonun ardından İstanbulluların Kız Kulesi'nden İstanbul'u seyredebileceğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bir anıt müze şeklinde olacak. Vatandaşlarımızın rahat seyredebilmesi için mayıs ayı sonuna kadar ücretsiz yaptık. Buraya ulaşım da ücretsiz olacak. 1 Haziran'dan itibaren de müzekart geçerli olacak. Şimdiden hepimize hayırlı olmasını diliyorum."
"Doğu tarafında kapalı olan Fatih dönemi kapısı ortaya çıkarıldı"
Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, restorasyon sürecinde yapıyı daha iyi tanıma fırsatı bulduklarını belirterek, "Üstü kapalı olan avlu açıldı. Seğirdimlerde dolaşma, tarihi yarımadayı izleme imkanı doğdu. Katlara daha iyi bir şekilde çıkılabiliyor. Üst seviyeden şehre rahatlıkla bakılabilecek. Restorasyonun amacı, var olan tarihi bilgileri pekiştirmek ve bilinmeyenleri açığa çıkarmaktı. Bu süreçte de böyle bir tarihi deneyim kazandık. Özellikle doğu tarafında kapalı olan Fatih dönemi kapısı ortaya çıkarıldı. Bu da bizim için bir kazanç oldu." değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Feridun Çılı da restorasyon çalışmalarıyla yapıya sonradan eklenmiş unsurların kaldırıldığına dikkati çekerek, "Kale kısmındaki çelik yapı, seyir kotu üzerindeki ağır betonarme yapı tamamen kaldırıldı. Yerine betonarmeye göre çok daha hafif bir yapı oluşturuldu. Yapı hafifletildi. Yapılan hiçbir şey saklı gizli değil. Her şey açıkta. Her şeyi göreceksiniz." ifadelerini kullandı.
Mimar Han Han Tümertekin ise yapının içinde bir yaya dolaşım alanı kurguladıklarına işaret ederek, yapının her kullanımında cephesinde farklı pencereler açıldığını ve merdivenleri de bu pencerelerin kullanımını engellemeden tasarladıklarını sözlerine ekledi.
2. Mahmud dönemindeki orijinal haline kavuştu
Çalışmalar sırasında, zaman içerisinde kulenin geçirdiği onarımlarda kullanılan beton ve çimento içeriğindeki tuzlar ve diğer kimyasallar nedeniyle zarar gördüğü, taşıyıcı kolon ve kirişlerin birbirine bağlı olmadığı anlaşılmıştı.
Yapının tarihi beden duvarları, paslanmaz çelikten görünmez gergilerle güçlendirildi ve kale bölümünün özgün duvarları ortaya çıkarıldı.
Balkon döşeme karkası üzerinde ahşap taşıyıcılarla duvar ve kubbe aslına uygun olarak oluşturuldu. Duvarların ahşap kaplamaları tamamlandı ve dekoratif ögelerin imalatı yapıldı. Kubbe özgün malzemesi olan kurşun ile kaplanırken bakır alem ise konservasyon çalışmaları yapılarak altın varak ile kaplandı. Özgün aleme zarar vermeden, yanına yıldırımdan korunma amaçlı paratoner yapıldı.
Yapılan çalışmalar sonucu ziyaretçilerin avluda bulunan ahşap seğirdim terasında da dolaşarak merdivenlerden kuleye çıkabileceği ve İstanbul'u diledikleri gibi izleyebilecekleri alanlar oluşturuldu. Tüm bu çalışmalar sonucunda bugüne kadar İstanbulluların İstanbul'dan izlediği Kız Kulesi, artık kuleden İstanbul'un izlendiği bir anıt müze olarak yoluna devam edecek.
Depreme karşı tüm önlemler alındı
Aynı zamanda restorasyon çalışmaları sonucu, olası bir deprem veya zemin hareketinde yapının zarar görmemesi için ada etrafına çelik-beton bütünleşik kazıklar da yapıldı. Yapı çevresi betonarme destek kirişleri ve donatılı saha betonarme döşemesiyle ada etrafındaki ana kayaca ankre kazıklardan destek alarak güçlendirildi.
Ayrıca kuleye giden temiz su hattı elden geçirildi, enerji hatlarının yenilenmesi yapıldı. Eski durumda pis su arıtma ünitesi ya da kanalizasyona erişim bulunmadığı için bununla ilgili yer altı biyolojik arıtma sistemi de yapıldı.
Çevre düzenlemesi kapsamında ziyaretçilerin oturup dinlenebileceği, aynı zamanda dalgalara karşı set oluşturan ve aydınlatma cihazlarına sahip deniz ortamına dayanıklı prekast üniteler yerleştirildi.