Psikiyatrik hastalıkların dağılımı cinsiyetlere göre farklılık gösteriyor mu?

Cinsiyetlere göre hastalık dağılımları sadece psikiyatrik hastalıklarda değil, birçok hastalıkta farklılık gösterebilir.

Psikiyatrik hastalıkların dağılımı cinsiyetlere göre farklılık gösteriyor mu"

DR. SEVDA SARIKAYA / sevda.sarikaya@stargazete.com

Kadın ve erkeğin fizyolojisindeki farklılıklar, hormon farklılıkları ve daha birçok etkenden dolayı cinsiyetlere göre kanser türleri, kalp-damar hastalık oranları, Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıkların dağılımı değişkenlik gösterebilir. Örneğin kalp-damar hastalıkları erkeklerde daha fazla görülürken, Alzheimer hastalığı kadınlarda daha sık gözlenir. Aynı durum psikiyatrik hastalıklar için de geçerlidir. Depresyon, anksiyete ve somatik şikâyetler (psikolojik durumun bedensel rahatsızlık olarak yansıması) kadınlarda erkeklere kıyasla daha fazla gözleniyor. 2020 yılında yapılan istatistiklerde depresyonun tüm hastalıklar içinde toplumda yarattığı engellilik yükünde ikinci sırada olduğu saptanmış. Ve depresyon kadınlarda iki kat daha sık gözleniyor. Engellilik denildiğinde fiziksel engel olarak algılamayın. İş gücü kaybı, ertelemeler, aile içi ek sorunlar bunların hepsi topluma yük olarak geri dönüyor. Alkol bağımlılığı da bir psikiyatrik bozukluk. Alkol bağımlılığı erkeklerde kadınlara nazaran yaklaşık iki kat daha yüksek görünüyor. Antisosyal kişilik bozukluğu da aynı şekilde erkeklerde daha yüksek gözleniyor.

Depresyonun erkeklere kıyasla kadınlarda daha sık gözlendiğini söylemiştik. McGill Üniversitesinden Mirko Diksic ve arkadaşlarının yaptığı bir PET görüntüleme çalışmasında, seratonin üretiminin erkeklerde kadınlara oranla yüzde 52 daha yüksek olduğu saptanmış. Depresyonun nörobiyolojisinde seratonin eksikliği görüldüğü düşünüldüğünde, bu iki bilgi birbirini destekler nitelikte. Depresyonun ortaya çıkma şekli, kadın ve erkekte biraz farklı. Kadınlarda yoğunluklu olarak üzüntü, kederlenme ile kendini gösterirken, erkeklerde sinirlilik, huzursuzluk daha ön planda olabiliyor. Erkeklerde depresyonu tanımak kadınlara oranla biraz daha güç olabilir. Bu nedenle aile ve arkadaş çevresi durumun farkına kolay varamayabilir. Depresyon oranı kadınlarda erkeklere oranla iki kat fazla olmasına rağmen, depresyonda intihar oranı erkeklerde kadınlara oranla 4 kat daha fazla. Bunda erkeklerin depresyon şikâyetleri ile daha az doktora başvurmalarının payı olabilir. Ergenliğe ulaşana kadar depresyon oranları kız ve erkek çocukta tam tersi durumda. Ergenlik dönemine kadar depresyon oranı erkek çocuklarda yüksekken, ergenlikten sonra kız çocuklarında daha fazla gözlenmeye başlanıyor. Burada da östrojen seviyesinin artmasının stres hormonu olan kortizol seviyesini artırdığını, bunun da anksiyete ve depresyona yol açabileceği düşünülüyor.

Kadınlarda depresyon, anksiyete ve somatik şikâyetlerin daha fazla görülmesinde, toplumdaki cinsiyet eşitsizliklerinin rolünün yüksek olduğu düşünülüyor. Kadına şiddet, sosyoekonomik dezavantajlar, düşük gelir ve gelir dağılımda eşitsizlik, sosyal statüdeki eşitsizlikler anksiyete ve depresyon olasılığını yükseltiyor.

Peki kadın zihinsel sağlığı neden daha fazla risk altında?

Rakamlarla gerçekler;

Nöropsikiyatrik hastalıklar içinde depresyon, kadında yüzde 41.9 erkekte yüzde 29.3 fonksiyonellik yitirilmesine neden oluyor

Dünya üzerinde şiddet, felaketler, iç savaştan etkilenen 50 milyon insanın yüzde 80'i kadın ve çocuklardan oluşuyor.

Yaşam boyu bir kadının şiddete maruz kalma oranı yüzde 16- yüzde 50 arasında değişiyor.

Her beş kadından birisi hayatında en az bir defa tecavüz ya da tecavüz tehditine maruz kalıyor.

Tüm Cumartesi haberleri için tıklayın