Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun konuşması

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu MYK toplantısının ardından kameraların karşısına geçti. 22 Mayıs'ta olağanüstü kongreye gidileceğini açıklayan Başbakan Ahmet Davutoğlu görevde bulunduğu sürede yaptığı icraatları anlattı. İşte Türkiye'nin büyük bir merakla beklediği o konuşmanın tam metni.

Başbakan Ahmet Davutoğlu AK Parti MYK toplantısı sonrası basın açıklamasında bulundu. Tüm Türkiye büyük bir merakla beklediği konuşmada Başbakan Ahmet Davutoğlu önemli açıklamalarda bulundu. Başbakan Davutoğlu, "Yoldan önce yol arkadaşı sözü vardır. Ben yola çıktığım arkadaşlarımın benimle olmalarını isterim. Olmadıklarında da bana söylemelerini isterim. Son MKYK'da yaşananlar çok önem arz etmiyor. İlk imzayı ben attım. Ancak takip edilen yöntemi refik olarak düşünmedim. Bu anlamda yaptığım istişareler neticesinde AK Parti’nin birliği için refik değişmesindense genel başkanın değişmesinin daha doğru olacağını düşündüm. Bu şartlar altında aday olmayı düşünmüyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Davutoğlu yorumu

BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU'NUN O KONUŞMASI 

Bir akademisyen, Başbakan Danışmanı, büyükelçi, başbakan olarak aziz milletimizin huzurunda olmak benim için en büyük gurur vesilesi olmuştur. Allah bu hizmetlerimizin karşılığını hakettiğimiz şekilde versin diyerek sizlerin huzurunuzdayım. Partimizin olağanüstü kongresinde kurucu genel başkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan kutsal bir emanet devraldım. Bu emaneti devralırken kendime şiar edindim. Bu hususlardan hiçbir şekilden ayrılmadığımı, canla başla çalıştığımı düşünüyorum. Bunun şahidinin de aziz milletim olduğunu bir kez daha belirtmek istiyorum. 

Geldiğimiz noktada birlikte muhasebe yapmak gerektiği inancındayım. 20 aylık süreç üç döneme ayrılabilir. İlk dönem 62. hükümet dönemi. Bu dönemin en önemli meydan okuması, kurucu karizmatik liderlerden sonra AK Parti'nin geleceğe hazırlanmasıydı.  Benim bu dönemde kendime hedef olarak tayin ettiğim husus AK Parti'nin birliğinin, beraberliğinin muhafazası olmuştur. 

O günden bugüne hamdolsun gururla ifade ediyorum ki, benim AK Parti Genel Başkanlığımda tek bir istifa yaşanmamış, tek bir kardeş ihtilafı görülmemiş, partimizin omurgasından hiçbir şey eksilmemiştir. Geçmiş ANAP, DYP'yi bilenler bugün elde ettiğimiz başarıyı elbette görürler. Bu çerçevede bütün arkadaşlarıma teşekkürü borç biliyorum. 

İkinci hedefim suhuletle ülkeyi seçime götürmekti. Önümüzde 7 Haziran seçimleri vardı. Paralel yapı faaliyetleri, Suriye'de ortaya çıkan görüşmeler gibi birçok husus meydan okumaları beraberinde getiriyordu. Hamdolsun 62. Hükümetimiz 7 Haziran seçimlerine ülkeyi suhuletle götürdü. 

Üçüncüsü Kobani olaylarını bahane edilerek yürütülen 6-7 Ekim olaylarıydı. Kapsamlı bir güvenlik planlamasını arkadaşlarımızla birlikte hayata geçirdik. 

Dördüncü hedef, sayın Cumhurbaşkanımız döneminde başlatılan yatırımların eksiksiz sürdürülmesi ve ekonomik istikrarın muhafaza edilmesidir. Başında bulunduğum Bakanlar Kurulu döneminde hiçbir yatırımda aksama sözkonusu olmamıştır. 

2014 sonlarında öncelikli dönüşüm programında ekonomimizin çerçevesi çizilmişti. 

İkinci dönemimiz en kritik dönemiydi. 7 Haziran-1 Kasım arası. Bu süreçte puslu havayı seven bütün çakallar ortaya çıkmıştı. Partimizde hüzün vardı. Ana muhalefet partisinden iki misli oy almamıza rağmen 'yeniliyor muyuz' havası vardı. O zaman 'hiçbir teşkilat mensubumuzun başını öne eğmesini istemiyorum' demiştim. 

7 Haziran'dan sonra iç muhasebemizi yaptık. 7 Haziran'da seçim neticeleri dolayısıyla başlarımızın öne eğilmesini gerektirecek hiçbir şey yaşanmadı. Yine bu dönemde verdiğim bir söz de, 'biz bu ülkeyi 1 saniye dahi hükümetsiz bırakmayız' demiştim. 

Kaos bekleyenler, kriz bekleyenler, çelikleşmiş bir iradeyi karşılarında buldular. Hiçbir kararı almakta 1 saniye bile tereddüt etmedik. Zor bir dönemdi. Meclis'te çoğunluğu olmayan bir hükümetin en radikal, en zor kararları alması gerektiği bir süreçti. Suruç saldırısının ardından DAEŞ, DHKP/C, PKK saldırıları kapsamlı bir savaş ilanıyla ülkemizi karşı karşıya bırakmıştı. 

Bütün güvenlik birimlerimize şu talimatı verdik; "Madem ki Türkiye'ye savaş ilan edilmiştir. Ülkemizin bütün dağları, ovaları, vadileri, şehirleri, köyleri, mezraları terörden temizleninceye kadar mücadele edeceğiz' hamdolsun bu mücadeleden hiçbir taviz vermedik, önümüzdeki dönemde de AK Parti iktidarları hiçbir taviz vermeden devam edecektir. 

1 Kasım seçimlerine Ankara'da terör saldırılarına, tahriklere rağmen suhuletle gittik. Dünyada hiç kimsenin tartışamadığı gurur duyacağımız bir tablo ortaya çıktı. Yüzde 49,5'la gelen AK Parti iktidarı. Bu süreçte AK Partililere ve seçmenlere teşekkürü borç buluyorum. 

Biz bu yeni dönemin çerçevesini arkadaşlarımızla birlikte çizdik. Vaatlerimizi 4 yıla yaymayacağız, 3 ayda bütün vaatlerimizi yerine getireceğiz. 3 aylık dönemde bütün vaatlerimizi yerine getirmiş olmanın huzurunu ve onurunu yaşıyorum. 

1 Kasım öncesi 81 vilayeti dolaşarak seçim meydanlarında verdiğim hiçbir söz ortada kalmış değildir. Reformlarımızın en büyüğü olacak olan sivil, özgürlükçü anayasa için kurullar oluşturduk, gerekli adımları attık. Muhalefet liderleri ile görüştük, uzlaşma komisyonu oluştu. Komisyondaki ana muhalefetin tutumu sebebiyle yarım kalan çalışmalarımızı partimizde sürdürdük. Ümit ederim en kısa zamanda tamamlanacaktır. 

1 Kasım'dan sonra terörle mücadele bağlamında Türkiye'nin bütün kritik ilçelerinde kapsamlı operasyonlar başladı. Sur, Nusaybin, Derik, Varto ve birçok ilçede bu operasyonlar büyük başarıyla yürütüldü, yürütülüyor. Bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Ailelerine başsağlığı diliyorum. 

64. hükümet döneminde ekonomide güven ve istikrarı hakim kıldık. Son aydaki veriler herkesin önünde var. Her an ekonomik bakımdan kriz çıkabilir denilen Türkiye bugün bütün ekonomik verilerle son derece sağlıklı işaretler veriyor. Özellikle enflasyonun sün 3 yılda en düşük düzeydedir. Hepsinde son derece parıltılı bir bahar dönemi yaşıyoruz. 

Özellikle dün akşam aldığımız karar çerçevesinde kimse ekonomiyle ilgili iç dengeleriyle oynamaya kalkmasın. Hiç kimse şüphe de etmesin. Bütün yatırımcılara, ekonomi çevrelere güven ve istikrar ortamının devam edeceği konusunda tereddüt etmemeleri lazımdır.

Bu dönem güçlü Cumhurbaşkanı güçlü Başbakan dönemi idi. Ben o gün sayın Cumhurbaşkanımızın prensibi hayata geçirdim, sayın Cumhurbaşkanımız 'emanetçi başbakan istemiyoruz' demişti. Ben emaneti üstlendim, koltuğumun hakkını vermek için gece gündüz çalıştım. Hiçbir yerde, son tartışmalardan bahisle söylüyorum, herhangi bir il ve ilçe teşkilatları atamasında dahil şahsı müdahalem olmamıştır. 12 yıl içinde nasıl olmuşsa, öyle olmuştur. 

81 vilayetimize gittim. Adımımı basmadığım vilayetimiz kalmadı. Bazı vilayetlerimize 7,8, 9 kere gittim. Bu bir muhasebe yapma zarureti itibarıyla yapmış olduğum faaliyetlerin kısa bir özeti.

Partimiz yeni bir dönemin eşiğindedir. Son MKYK toplantısında gelişmeler çerçevesinde tüzüğün 70. maddesi gereğince partimizin olağanüstü kongreye gitme kararı aldık. 22 Mayıs 2016 günü kongremizi yapacağımızı buradan ilan ediyorum. 

'Peki 20 aylık bu çalışmalara rağmen seçimleri 1 Kasım'da kaybeden muhalefet liderleri genel başkanlık koltuğunu muhafaza ederken neden siz 24 milyonun desteğini almışken kongrede aday olmamayı düşünüyorsunuz?' haklı bir sorudur. Milletimizin huzurunda şunu ifade edelim, bizim dönemimiz bir başarı dönemidir. Bu kararı almam da bir başarısızlık duygusu ve pişmanlık sözkonusu değildir. 

Hayat insana birçok şey öğretiyor. Benim akademik hayattan bugüne hiç terketmediğim prensiplerim var. Doktora yaparken profesör olmayı hedefledim ama hiçbir zaman hak ettiği an gelmeden peşinden koşmadım. Hiçbir zaman hak etmediğim makamı istemedim. Hiçbir makamı talep etmedim. Hiçbirisi için bir an dahi lobi yapma talebinde bulunmadım. Her iki olağan ve olağanüstü kongrede mutabakatla genel başkan seçildim. 

Bazen bana sorarlar 'en güçlü insan kimdir?' Benim için kendisiyle barışık olanlardır. Hayatta inanmadığım hiçbir şeyi savunmadım, inandığım hiçbir yerden geri adım atmadım. Kimseyle pazarlık yapmadım, pazarlık esasına dayalı bir mevkii ve makam vizyonu içinde de olmadım. 

Ben yola çıktığım arkadaşlarımın birlikte olduğumuzdan emin olmak istedim. Benimle olmadığı andan itibaren bunun bana söylemelerini arzu ederim. Son MKYK'da yaşananlar, takip edilen yöntemi refik olmak özelliğini kendimle bağdaştıramadım. Refik önemliyse hedef önemliyse hepimizin bir muhasebe yapması gerekiyordu. 

Yaptığım muhasebe, istişareler, cumhurbaşkanımız dahil siyasi tecrübesine güvendiğim dostlarımla yaptığım istişare neticesinde refik değişmesindense genel başkanlığın değişimi kanaati bende hasıl oldu. Bu bağlamda önümüzdeki olağanüstü kongrede bu şartlar altında aday olmayı düşünmüyorum. AK Parti'nin kaderi Türkiye'nin kaderidir, gönül coğrafyamızın kaderidir. 

Nefsimi ayaklar altına alırım, bir faninin terketmeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim, bu ak yürekli insanların üzülmesine sebebiyet vermem. 

Bundan sonrasıyla ilgili 5 temel hukuku gözeteceğim:

- Cumhurbaşkanı ile aramızda olan insani kardeşlik hukuku. Bu bağlamda hiçbir spekülasyonun, yorumun yapılmasını doğru bulmam. Ben birçok vesilelerle omuz omuza oldum. Bu dostluğu her şeyden daha öne aldım. Daha önce partimizin kuruluş aşamasında birçok görüşmemiz oldu. Ben verdiğim söze sadığım, Cumhurbaşkanımızla son nefesime kadar vefa ilişkisini sürdüreceğim. Sayın Cumhurbaşkanı aleyhinde tek bir söz şimdiye kadar duyulmadı bundan sonra da duyulmayacak. Onun onuru benim onurumdur, onun ailesi benim ailemdir. 

- Ben akademisyen olarak yürüttüğüm çalışmalar yanında, doğrudan siyasete girme kararını 2007 seçimlerinde sayın Cumhurbaşkanımız lütfedip milletvekili teklifinde bulunmuştu. Siyasete girme kararını ben AK Partimizin kapatılma davası açıldığı gün verdim. Sonuna kadar yanınızdayım demiştim. Bundan sonra da Türkiye'ye içeriden ve dışarıdan tehditler sözkonusuyken AK Parti milletvekili ve neferi olarak yürütmekte olduğum siyaset ve demokrasi mücadelesini son ana kadar sürdüreceğim. 

- AK Parti artık Türkiye'nin kaderiyle ilgili bir parti değildir. Gönül coğrafyamızın kaderiyle ilgili bir partidir. Kim ki partimizde bir gedik açmak, şu veya bu olay sebebiyle partimizden yolunu ayırmaya kalkarsa onun karşısında ben dururum. Hiç kimsenin partide bir ayrışmaya izin vermemesi talebinde bulunuyorum. Teşkilatlarımıza minnet borçluyum. Şu anda fotoğrafik olarak bütün mitingler zihnimdedir. Oraya gelenlerin hepsi gözümün önünde. Bütün bu coşkuyu yaşatan AK kadrolara teşekkür ediyorum. Onlara diyorum ki, bugüne kadar önünüzdeyim bundan sonra da içinizdeyim. 

- Seçmenlerin hukuku neyse atmaya gayret ettik. Bize oy veren seçmenlere teşekkür ediyorum. Size olan vaadlerimizin hepsi yerine getirilmiştir.

- Konyalılar'ın hiç kimseye sitem duymamasını istirham ediyorum. Herkese hakkımı helal ediyorum. 

- Ülkemin hukukunu bir akademisyen, büyükelçi, baş danışman, başbakan olarak hiçbir zaman taviz vermediğim husus ülkemin onurunu, gururunu korumak ve savunmaktır. Hiçbir yerde ülkemin hukukunun çiğnenmesine asla müsaade etmem. Hiçbir yerde milletimizin vakarını rencide edecek bir tutuma izin vermedim. Bana oy veren vermeyen bütün vatandaşlarımızın hukuku da ülkemin hukukun bir parçasıdır. Bize oy vermeyen vatandaşlarımıza sesleniyorum; ola ki bizden sadır olmayan bir söz sadır olmuşsa haklarınızı helal ediniz. 

- Gönül coğrafyamızın hukukunda Bosna'dan Kaşkar'a, Filistin'den Yemen'e Arakam'dan Somali'ye kadar bütün bir gönül coğrafyası Türkiye'nin kaderiyle özdeştir. 1 Kasım günü mağdur, mazlum halkın temsilcisi olarak bir Şam'lı alim mesaj gönderdi: Sayın başbakanım merak etmeyin Türk kardeşlerimiz oylarını elleriyle attılar, biz ise Rabbimize ellerimizi semaya kaldırarak oy kullandık... Ben bu hukukun zedelenmesine hiçbir arkadaşımın izin vermeyeceğine inanıyorum. 

Bundan sonra AK Parti'nin en temel hususuyetlerinden biri bu gönül coğrafyasının yüreği olmak ve evrensel bir parti olmaktır. Bu bağlamda önümüzdeki kongrenin kardeşliğimizin önününü açacak bir kongre olması temennisinde bulunuyorum.

AHMET DAVUTOĞLU KİMDİR?

Türk siyasetçi, uluslararası siyaset uzmanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı. Ahmet Davutoğlu, 26 Şubat 1959 tarihinde, Taşkent, Konya’da dünyaya geldi. Annesi Memnune Hanımdır. Babası Mehmet Bey tekstil ve ticaretle uğraşıyordu. Annesi Memnune Hanım o 4 yaşındayken öldü. Annesinin vefatı üzerine babasıyla birlikte İstanbul Fatih'e taşındı. Babası kısa zamanda Sefure hanım ile ikinci evliliğini yaptı. Ahmet Davutoğlu yeni annesini kısa zamanda benimsedi. İlkokulun ilk dört yılını İstanbul'da Hacı Süleyman Bey İlkokulu'nda okudu, ardından ilkokulu İstanbul Bahçelievler'de bitirdi. Orta öğrenimini İstanbul Erkek Lisesinde, yüksek öğrenimini ise Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi ve Siyaset Bilimi alanlarında tamamladı. 1984 yılında, üniversite eğitimini bitirmesinin ardından, gene Boğaziçi’nde Kamu Yönetimi alanında yüksek lisans, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler’de ise doktorasını tamamladı.

Doktorasını tamamladıktan sonra 1990 yılında Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak çalışmaya başladı. Bu üniversiteye kazandırdığı Siyaset bölümünde, bölüm başkanı olarak göreve atandı ve de 1993 yılına kadar bu görevi sürdürdü. Ahmet Davutoğlu, Eşi Sare hanım ve iki kızı ile beraber 1990`ın ilk aylarında gittikleri Malezya’da Kuala Lumpur`da, Çin mahallesinde bir ev tutup yerleştiler. 1995 yılında Türkiye`ye döndüler.

1993 yılında doçent oldu, 1995 – 1999 yıllarını Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde akademik eleman olarak geçirdi.

1998-2002 arasında, Harp Akademisi’nde misafir öğretim üyeliği yaptı. 1999–2004 yılları arasında Profesör unvanı ile Beykent Üniversitesi’nde senato üyeliği ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanlığı görevlerinde bulundu. Aynı yıllarda Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde de misafir öğretim üyeliği yaptı.

1980lerde tanıştığı Abdullah Gül başbakan olmasıyla Başbakanlık Başdanışmanı oldu. Yine İstanbul Belediye başkanlığından tanıştığı Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olduktan sonra da bu görevine devam etti. O dönemde `gölge dışişleri bakanı` gibi dış temasla müzakereleri, Irak savaşı gibi her alanda rol aldı.

Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve dönemin Başbakanı Abdullah Gül tarafından, 18 Ocak 2003'te Resmî Gazete'de yayımlanan kararla büyükelçi ünvanı verildi. 11 Mayıs 2009 tarihinde, meclis dışından yapılan bir atama ile T.C. Dışişleri Bakanı ünvanını kazandı.

İngilizce, Arapça ve Almanca bilen Davutoğlu, aynı zamanda pek çok akademik eseri olan bir yazardır.

Ahmet Davutoğlu, 1984 yılından beri Kadın doğum uzmanı Dr. Sare Davutoğlu ile evlidir. Sefure, Memnune (d.1986), Mehmet, Hacer Büke adlarında 4 çocuğu vardır. Kızı Sefure, Yıldız Holding'in kurucusu Sabri Ülker'in kızı Ahsen Özokur’un oğlu olan 3. torunu Ahmet Özokur ile evlidir. Ahmet Özokur ile Sefure Davutoğlu 9 Mart 2015 tarihinde boşandılar. Ortanca kızı Meymune ise İstanbul Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Dursun Topçu'nun oğlu Talha Topçu ile evli.

12 Haziran 2011'de yapılan genel seçimler sonucunda 24. Dönem Konya AKP. Milletvekili olarak TBMM'ye girdi. Dışişleri Bakanlığı görevine devam etti.

10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan seçimde 12. Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan'dan boşalan AK parti genel başkanlığına ve Başbakanlığa aday olarak 21 Ağustos 2014 tarihinde yine Recep Tayyip Erdoğan tarafından Ahmet Davutoğlu'nun aday olduğu açıklandı.

27 Ağustos 2014'te, Adalet ve Kalkınma Partisi 1. Olağanüstü Büyük Kongresinde Genel Başkan seçildi. 28 Ağustos 2014'te cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 62. Türkiye Hükûmetini kurmakla görevlendirildi. 6 Eylül 2014 Cumartesi günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılan güven oylaması sonucunda 133 ret oyuna karşılık alınan 306 kabul oyuyla göreve başladı.

7 Haziran 2015 tarihinde yapılan genel seçimlerde Konya'dan AKP milletvekili seçildi. Seçimlerden sonra Başbakan olarak istifasını Cumhurbaşkanına sundu. Cumhurbaşkanın Hükümet kurmakla görevlendirdiği Ahmet Davutoğlu, CHP ve MHP ile koalisyon kuramaması neticesinde görevi iade etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçici Hükümeti kurması için görevlendirmesi sonrasında 28 Ağustos 2015 tarihinde yeni Bakanlar Kurulu üyelerinin listesini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sundu ve onaylanarak 63. Türkiye Hükûmetini kurmuş oldu.

12 Eylül 2015 tarihinde yapılan Adalet ve Kalkınma Partisi 5. Olağan Kongresi'nde Parti Genel Başkanı seçildi. Kayıtlı 1445 delegeden 1360'ının oy kullandığı seçimde sandıktan 1353 geçerli, 7 geçersiz oy çıktı. Ahmet Davutoğlu geçerli oyların tamamını alarak yeniden genel başkanlığa seçildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Kasım seçiminin ardından yeni hükümeti kurma görevini, seçimden birinci çıkan Ak Parti'nin Genel Başkanı ve Konya milletvekili Ahmet Davutoğlu'na 17 Kasım 2015 tarihinde verdi.

17 Kasım 2015 tarihinde aldığı görev üzerine Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan 64. Hükümet kabinesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 24 Kasım 2015 tarihinde onaylandı.

Eserleri

Alternative Paradigms: The Impact of Islamic ve Western Weltanschauungs on Political Theory. University Press of America, 1993

Civilizational Transformation and the Muslim World. K.L., Quill, 1994

Tarih idraki oluşumunda metodolojinin rolü: Medeniyetlerarası etkileşim açısından dünya tarihi ve Osmanlı. Divan Dergisi, 1999/2

Rewriting of Muslim Politics in the 20th Century: A Retrospective. Border Crossings (ed. Fred Dallmayr, Lexington, 2000, 91-112)

Stratejik derinlik: Türkiye'nin uluslararası konumu. Küre Yayınları, 2001

Küresel Bunalım. Küre, 2002.

Osmanlı Medeniyeti: Siyaset İktisat Sanat. Klasik, 2005

"Teoriden Pratiğe:Türk Dış Politikası Üzerine Konuşmalar". Küre Yayınları, 2013