SONER KAN - ADANA
Adana’da kendisine şiddet uygulayıp, fuhşa sürüklemek isteyen 33 yaşındaki eşi Hasan Karabulut’u öldüren ve aldığı 15 yıl hapis cezasına rağmen, 50 bin liralık kefaletle serbest bırakılan bir çocuk annesi Çilem Karabulut, “Eşimin ailesinin tehditlerinden dolayı açıkçası hayatımdan endişeliyim. Bu konuda koruma talep edeceğiz” dedi. Genç kadın, kızlık soyadını almak için de Nüfus Müdürlüğü’ne başvuracağını açıkladı.
348 günlük esaretin ardından yeniden özgürlüğüne kavuşan 24 yaşındaki Çilem Karabulut, ailesi ve 2.5 yaşındaki kızı Mira Su ile kendisine yeni bir hayat kurmaya çalışırken, eşinin ailesinin kendisine yönelik tehditleri nedeniyle endişeli. Avukatı İsa Ayanoğlu ile birlikte ortak bir açıklama yapan Karabulut, kendisi ve ailesine yönelik tehditlerin, sırf üzülmemesi için kendisinden bir süredir saklandığını anlattı.
Çilem Karabulut, “Ailem ve avukatım, ben üzülmeyeyim diye bu tehditleri benden gizlemişler. Bu gelişmeden sonradan haberim oldu ve açıkçası huzursuz da oldum. Konuyla ilgili olarak avukatım aracılığıyla ‘koruma’ talep edeceğim. Hayatımdan endişe ediyorum. Korku hala mevcut. Eşim öldü diye korkularım bitmedi. Sadece bir kişi öldü ve onun ailesi ve yakınları var. Onların da acısı var ve ben onların acısına da her zaman saygı duydum” dedi.
GEÇMİŞİN İZLERİNİ SİLİYORUM
Geçmişin tüm acı izlerini silmekte kararlı olduğunu dile getiren genç kadın, kızı ve ailesiyle yeni bir hayat kurmak istediğini de anlattı. Bu noktada ‘Karabulut’ soyadını artık kullanmak istemediğini ifade eden Çilem Karabulut, “Kızlık soyadım olan; ‘Doğan’ soyadını kullanmak için Nüfus Müdürlüğü’ne başvuru yapacağım. Babamın soyadını almak, benim için büyük bir gurur ve şeref olduğu karar büyük bir mutluluk. Bu adım, geçmişin izlerini silmek için de önemli. Artık bir şeylerin değişme vakti geldi” yorumunu yaptı.
SİYASETLE HİÇBİR İŞİMİZ YOK
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın kendisini ziyaret etmesi ve sonrasında gelişen tepkileri de değerlendiren Çilem Karabulut, ne kendisinin, ne de ailesinin herhangi bir siyasi partiyle bağlantısı olmadığı gibi siyasetle de işlerinin olmadığını dile getirdi. Karabulut, “Bu ziyaretten haberimiz yoktu. O kadar çok ziyaretçi geliyor ki, kimin kim olduğunu dahi sonradan öğreniyoruz. Figen Yüksekdağ’ın ziyaretini de sonradan öğrendik” diye konuştu.
TEDİRGİN VE HUZURSUZ OLDUK
Ziyaret esnasında herhangi bir görüntü ya da fotoğraf alınmamasını istediklerini anlatan Karabulut, şöyle devam etti; “Açıkçası tedirgin ve huzursuz olduk. Özgürlüğümü doya doya yaşamak isterken, kamuoyundan bu yönde tepkiler almak çok üzücü. Bunlar hiç hoş şeyler değil. Bizim onlarla hiçbir ilgimiz ve alakamız yok. Evimize de haberimiz olmadan geldiler.
Siyasi bir amaç için kullanılmak hiç hoşumuza gitmedi, böyle bir şeyi de asla kabul etmeyiz.”
SİYASİ BİR RANT SAĞLAMA ÇABASI
Avukat İsa Ayanoğlu da, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın ziyaretinin amacını aşarak, bir siyasi rant sağlama çabasına dönüştüğü yorumunu yaparak, “Müvekkilimin özellikle terörle bağlantısını kesmemiş, HDP gibi bir partiyle hiçbir bağlantısı olamaz. Ne ailesinin, ne de kendisinin böylesi bir ilgisi yok. Ancak ziyaret esnasında çekilen görüntüler, kamuoyuna öyle yansıtıldı ki, sanki Çilem ve ailesi HDP’li ve HDP onlara sahip çıkıyormuş gibi lanse edildi. Bu doğru değil” ifadesini kullandı.
DAVAMIZIN LEKELENMESİNE İZİN VERMEYİZ
Ayanoğlu, “Davamızın siyasi bir amaç uğruna kullanılıp da lekelenmesine asla izin vermeyeceğiz. Bu bir ceza davasıdır, hukuk çerçevesinde kalmalıdır. Yargılama, mahkeme ve bizler nezdinde siyaset dışında bir mecrada devam edecektir. Biz bunun siyaset mecrasına çekilmesine asla izin vermeyeceğiz. Biz asla bunun siyasi bir amaç için kullanılmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
HİÇ KİMSE PİRİM YAPMASIN
İsa Ayanoğlu, şöyle devam etti; “Hiçbir bir siyasi parti, bu olay üzerinden pirim yapma çaba ve gayreti içine girmesin. Ne yazık ki, bu bir hastalık haline geldi. Her olaydan ve her acıdan siyasi rant elde etme çabası var. HDP’lilerin davranışlarını da doğru bulmuyoruz. Siyasi kimliklerini gizleyip, ziyaret esnasında herhangi bir görüntü ya da fotoğraf alınmayacağını belirtip, sonrasında bunu siyasi şova çevirmeleri kabul edilemez. Müvekkilimin, bu olay üzerinden adeta bir linç kampanyasına tabi tutulmasını da doğru bulmuyoruz.”