Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca TSK'daki "kripto" Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarını tespit etmek için yürütülen "Ankesörlü telefon soruşturması" kapsamında gözaltına alınan dönemin MGK Genel Sekreter Yardımcısının emir astsubayı Recep Uyan, darbe girişimi sırasında örgütteki mahrem 'abi'sinin kendisini arayıp, "Görev yerine git ve verilen emirlere uy." talimatı verdiğini söyledi.
FETÖ'nün TSK'daki yapılanmasına yönelik operasyonda gözaltına alınan Uyan, Cumhuriyet Savcısı Erdoğan Güleç tarafından yapılan sorgusunda, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirterek, itiraflarda bulundu.
FETÖ ile 1992'de Ankara'nın Sincan ilçesinde ortaokul öğrencisiyken tanıştığını ifade eden Uyan, askeri okulların sınavlarına başvurduğunu, ilçedeki Öğretmenler Vakfı Kütüphanesi'nde görüştüğü örgüt mensubu "abilerin" kendisine ders çalıştırdığını anlattı.
Çankırı Astsubay Hazırlama Okulundan 1996'da mezun olduğunu, ardından Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Sınıf Okulunda eğitim görmeye başladığını belirten Uyan, "Bana ders çalıştıran Yusuf, bir gün eğitimden sonra eve giderken mahallede karşıma çıktı, 'Görüşelim.' dedi. Ertesi gün Sincan'daki bir pastahanede buluşmak üzere randevulaştık. Buluştuğumuzda Yusuf'un yanında Mehmet isimli bir 'abi' vardı. Gülveren Mahallesi'nde oturuyordu. Yusuf, 'Bundan sonra seninle Mehmet abin ilgilenecek.' dedi. Ayda bir evci çıktığım zaman Mehmet'in evine gidiyordum. Rutin cemaat sohbeti yapardı. Fetullah Gülen'in kitaplarını ve risale okuturdu." diye konuştu.
Zırhlı Birlikler Sınıf Okulundan mezun olduktan sonra Tekirdağ'a tayin edildiğini bildiren Recep Uyan, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Hayrabolu 8. Mekanize Piyade Tugayı'nda göreve başladıktan 2-3 ay sonra iş çıkışı servis aracından indiğim sırada yanıma ilk defa gördüğüm biri geldi. İsmimin Recep olup olmadığını sordu. Adının Bahadır olduğunu söyleyen bu kişi bana, 'Ankara Gülveren'den Mehmet'in sana selamı var.' dedi. Gülen cemaatinden olduğunu anladım. 'Arada bir seninle görüşeceğiz. Hayrabolu merkezde bulanan caminin önünde cumartesi ya da pazar günleri saat 11.00'de buluşuruz.' diyerek randevu verdi. Ayda bir Bahadır ile o cami önünde buluşuyorduk. Bu kişinin doktor olduğunu ve benimle görüşmek için İstanbul'dan geldiğini tahmin ediyorum. 1998'de Hayrabolu'dan Tekirdağ merkeze tayinim çıkıncaya kadar bu şahısla görüştüm."
Tekirdağ'a tayin olunca Bahadır'ın kendisini Nihat isimli örgüt mensubuna devrettiğini belirten Uyan, "15 günde bir Nihat'ın evine gidiyordum. Eve benimle astsubaylar Ümit A, Engin A. ve Latif Ç. de geliyordu. Birlikte sohbet yapıyorduk." diye konuştu.
"Örgüt dışından evlendiğimi duyunca tepki gösterdi"
Şırnak ve KKTC'de görev yaptıktan sonra 2005'te Çanakkale'ye tayin olduğunu anlatan Uyan, burada Harun isimli bir mali müşavir ile Metin isimli bir İngilizce öğretmeninin kendisiyle ilgilendiğini söyledi. Uyan, Çanakkale'de astsubay Yücel G. ile aynı evde kaldıklarını, Metin'in zaman zaman evi ziyaret edip sohbet toplantısı yaptığını bildirdi.
Bu dönemde örgüt mensubu bir kadınla evlendirilmek istendiğini fakat kabul etmediğini, 2008'de örgüt dışından tanıştığı eşiyle evlendiğini belirten Uyan, Metin'in, örgüt dışından biriyle evlendiğini duyunca kendisine tepki gösterip, "Senin çetelene işliyorum. Sen sorunlu bir öğrencisin." dediğini aktardı.
Soruları vermişler
Mardin'e 2011'de tayin olduğunu ve burada Salih isimli bir örgüt mensubunun kendisine ulaştığını aktaran Recep Uyan, şu bilgileri verdi:
"Midyat'ın Estel bölgesinde Salih ile buluştuk. Bu şahıs doktordu. Evine gidiyordum. Evde astsubaylar Bülent O. ve Hasan Hüseyin K. ile tanıştım. Hep beraber cemaat sohbeti yapıyorduk.
Salih'in evinde Bayram isimli başka bir abi ile de tanıştık. Bu şahıs Midyat Toptepe Köyündeki ilkokulda müdür yardımcısıydı. O dönem internette bazı hesaplar vardı. Bu hesaplardaki bazı profillerden, örneğin 'TSK Kulis' profilinden rütbeli personel hakkında bilgiler paylaşılırdı. Salih bize burada çıkan haberleri diğer askeri personelin takip edip etmediği, takip ediyorlarsa bu haberlerle ilgili düşüncelerinin ne olduğu hakkında araştırma yapmamızı istedi. Bölük ve garnizon komutanlarım hakkında bu sayfada bazı haberler çıkmıştı. Bu haberlerle ilgili çalıştığım yerdeki diğer rütbelilerin ne düşündüğünü merak ediyordu. Kendisine bu sayfaların çoğu askeri personelce takip edildiğini ve herkesin burada çıkanlarla ilgili konuşmalar yaptığını söylemiştim.
2012'de ALES ve KPDS'ye hazırlanıyordum. Salih abinin de bilgisi vardı. Bir gün ben ve astsubay Mehmet E, Salih'in evindeyken bilgisayarı açtı. KPDS'den 15, ALES'ten de 20 soru ile cevaplarını bize gösterdi. Not almadan sadece bilgisayara bakarak bu soru ve cevapları ezberlemeye çalıştım. Sınavlara girdiğimde Salih'in gösterdiği sorular ve cevapların birebir çıktığını gördüm.
Yine Salih'in evine sohbet için gittiğim bir gün eve 4-5 kişilik bir grup geldi. Bunlar asker değildi. Birinin elinde dizüstü bilgisayar vardı. Bu kişi kendisinin din kültürü öğretmeni olduğunu söylemişti. Salih abi bu kişiye 4-5 sayfalık el yazısı ile hazırlanmış not verdi. Bunun Fuat Avni ya da cemaate ait diğer hesaplarda yayınlanmak üzere yazılmış bir metin olduğunu düşünüyorum.
Salih'in evindeyken Bayram ile Salih'in konuşmalarına da kulak misafiri oluyordum. Şırnak da Cizre de bizde diyorlardı. Ulaşmaya çalıştıkları 3-4 kişiden bahsediyorlardı."
"Adil Öksüz'ün astı"
2014'te Ankara'da göreve başladığını bildiren Recep Uyan, burada MEB'de daire veya şube başkanı olan Orhan ve bir bakanlıkta bilgi işlem biriminde çalışan İsmet isimli örgüt mensuplarının kendisiyle ilgilendiğini bildirdi.
Uyan, şöyle devam etti:
"İsmet ile 2-3 sefer evinde görüştüm. Son görüşmemizde İsmet beni Erkan isimli özel okulda öğretmenlik yapan biriyle tanıştırdı. Erkan'la 15 günde bir evinde görüşüyordum. Son görüşmem 20 Haziran 2016'da olmuştu. Erkan bana söylediğine göre Genelkurmay Başkanlığı'nda çalışan astsubaylardan sorumlu kişiydi. Son görüşmemizde izinli olarak Mersin'e gideceğini 17 Temmuz 2016'da döneceğini söylemiş, 'Dönünce görüşürüz.' demişti. Benimle birlikte astsubaylar Selami D. Mustafa A. ve soyadını hatırlayamadığım Alaaddin isimli kişiler Erkan ile görüşüyordu.
Bir gün Erkan'ın evine Selahattin isimli bir şahıs geldi. Anladığım kadarıyla bu kişi Erkan'ın üst abisiydi. Bir şeyler konuştular. Selahattin bana hal hatır sorduktan sonra evden ayrıldı. Selahattin'i darbeden sonra araştırdım. Adil Öksüz'ün astı konumunda cemaat abisi olduğunu anladım.
Darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz 2016'da babam anjiyo olmuştu. Babamı hastaneden alıp Eryaman'daki evine götürdüm ve yanında kaldım. O gece darbeyi televizyondan öğrendim. Beni herhangi bir komutanım çağırmadı, ancak gece saat 04.00 sıralarında cep telefonuma kayıtlı olmayan bir numaradan arandım. Arayan Erkan abiydi. Bana 'Görev yerine git, verilen emirlere uy' dedi. Telefonu kapattıktan sonra hiçbir yere gitmedim. Evde bekledim. Ertesi gün kendi evime geçtim.
O dönem Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Yardımcısı olan Tümgeneral Şenol Alparslan'ın emir astsubayıydım. Bana darbe günü herhangi bir emir veya talimat gelmedi. O gece komutanıma mesaj atarak 'İyi misiniz?' diye sordum. O da bana 'Ben emniyetteyim, sen olduğun yerde kal.' dedi.
15 Temmuz gecesi cemaat abisi Erkan ile yaptığım telefon görüşmesinden sonra kimseyle irtibatım olmadı."
Gözaltına alınana kadar bir tümgeneralin emir astsubayı olarak görev yaptığını belirten Recep Uyan, dini duygularla örgüte girdiğini, gerçek yüzünü gördükten sonra örgütten ayrılmaya çalıştığını, ancak örgüt mensuplarının peşini bırakmadığını söyledi.
(AA)