18 Mart Çanakkale Zaferi şiirleri sözleri! Çanakkale Zaferi şiirleri, tarihi nedir?

Önemli gün ve haftalarda vatandaşlar günün anlam ve önemine uygun paylaşımlarda bulunuyorlar. Okullarda öğretmenler öğrencilerine günün anlam ve önemini anlamaları için ödevler veriyorlar. Çanakkale Savaşı ile ilgili şiirlere haberimiz içerisinden ulaşabilirsiniz.

Çanakkale Savaşı, Birinci Dünya savaşı esnasında 1915-1916 yılları arasında Çanakkale/Gelibolu Yarımadası'nda İtilaf Devletleri ve Osmanlı İmparatorluğu arasında geçmiştir.

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? 579

En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,

-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-

Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.

Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!

Nerde -gösterdiği vahşetle- "bu: bir Avrupalı!"

Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,

Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!

Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,

Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer. (1)

Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da, (2)

Ostralya'yla berâber bakıyorsun: Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;

Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.

Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...

Hani, tâ'ûna da züldür bu rezîl istîlâ!

Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,

Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyle sefîl,

Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;

Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. 580

Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...

Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.

Sonra mel'undaki tahrîbe müvekkel esbâb,

Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;

Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;

Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,

Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;

O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,

Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,

Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.

Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,

Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre. 581

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler...

Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;

Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat îman?

Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?

Çünkü te'sis-i İlâhî o metîn istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,

Beşerin azmini tevkîf edemez sun'-i beşer;

Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;

"O benim sun'-i bedî'im, onu çiğnetme" dedi.

Âsım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...

O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,

Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, (3)

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!  582

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...

Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

"Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...

Seni ancak ebediyyetler eder istîâb.

"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;

Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,

Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, (4)

Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;

Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,

Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,

Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;

Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...

Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana. 583

Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,

Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i,

Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...

Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;

Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;

Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,

Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...

Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,

Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.

MEHMET AKİF ERSOY

18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ ŞİİRLERİ

18 Mart Çanakkale

Bulutlar sarmıştı her yanı,

Kapkara bir geceydi,

Yağmur,bardaktan boşalırcasına,

Sağnak gibi yağıyordu,

Yedi düvelin gemilerinden yükselen,

Top,tüfek sesleri,

Her yanı inletiyordu,

Mustafa Kemalin askerleri,

Aslanlar gibi dövüşüyordu,

Ve Çanakkale kahramanca,

Düşmana selam veriyordu,

Kükrüyordu tepeden,

Mustafa Kemal,

Vatanıma ayak basacaksa düşman,

Yaşamanın ne gereği var,

En son nefer ölünceye kadar,

Dövüşeceksiniz aslanlar,

Görecek bütün dünya,

Ne aslanlar doğururmuş,

Emineler,Hatçeler,Ayşeler,Fatmalar.

Ali Osman Yılmaz

Çanakkale

Gün geçmiş,yıl geçmiş ne yazar.

Her karış torağında bin,şehit bir mezar.

Yeryüzünde yaşadıkça,tek dişi canavar.

Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Sen rahat uyu ey şanlı şehit.

Gölgesinde gölgelen al bayrağın.

Hangi kem göz sana edebilir nazar.

Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Yedi cihana yeter yazdığın destan.

Gök kubbe ay,yıldız sana verir selam.

Çanakkaleyi düşmana yaptınya mezar.

Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Dünya döndükçe Çanakkale yine geçilmez.

Kanınla suladın toprağı hangi canlı seni bilmez.

Sen yazdın cihana şanlı tarihi artık kim bozar.

Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Şefik Aydemir

YİĞİDİM / ŞEHİDİM

Bakmakla bilinmez kıymetim/kadrim

Her karşı toprağım kutsaldır benim

Uğruma binlerce şehitler verdin

Al kanla yazıldı tarih defterim

Vurulup koynumda yatan yiğidim

Kıyamette elbet sana şahidim

Bu vatan uğruna gitti gençliğin

Göklerden verildi rütben şehidim

Vatan bir cehennem gibi yanıyor

Dünya bizi mağlup olmuş sanıyor

Suskun duran millet bir uyanıyor

İttifaklar Mehmetçiği tanıyor

Kahramanlar burda çoktur seçilmez

Şehitlik şerbeti kolay içilmez

Bir nefes anında umman geçilir

Bilinir ki Çanakkale geçilmez

Burası Türklerin ebedi yurdu

Her Mehmet bir tabur düşman vurdu

Böylece tüm dünya şanın duydu

Yedi Düvel mecbur selama durdu

Dinle beni dinle anla ey gencim

Yiğitler koynumda artar direncim

Atanın yazdı takvime göre

Seninle akranım ben de çok gencim

Huzurla şad olsun ruhu atanın

Pişman oldu soyu bana çatanın

Sonsuza dek sana kutsal vatanım

(Bu)Övünç binlerce kefensiz yatanın

Ey gencim ecdadın bedel ödedi

Uğratma namerdi yurduma dedi

Üzme sen Ata’nı incitme emi

Görevi ilahi bilincindendi

Şöhreti saygıyla söylenip geldi

Zeki İ. KIZILIŞIK

Çanakkale Destanı (2)

Yıl 1915

18'indeyiz Martın.

Kendine gel biraz!

Pek tekin değildi Çanakkale'nin suyu,

Geçilmez bu boğaz...

Geçilmez bu boğaz...

Bizi

Ne topun yıldırır,

Ne kurşunun.

Çünkü artık

Başladı cengimiz.

Er meydanında bulunmaz dengimiz...

Sen misin Mustafa Kemal'im ileri diyen?

İşte fırladık siperden.

Sırtına yüklenmiş kahraman

Seyit 276 kiloluk mermiyi,

Koşuyor bataryasına ateşler içinden.

Bu mermi denizlere gömecek Elizabet'i Buvet'i...

Yanıyor bugün Anafartalar yanıyor,

Denizler yanıyor,

Dağlar yanıyor.

Zafer bizimdir artık

Düşman zırhlıları batıyor...

Türk'üm,

Muzaffer olarak doğmuşuz bir kere.

Bir karış toprak uğruna Kimimiz şehit oluruz.

Kimimiz gazi.

Hiç değişmez bu yazı.

Dünyada her yer geçilir belki

Lâkin geçilmez Çanakkale Boğazı...

Fahri ERSAVAŞ

Çanakkale Geçilmez

Çanakkale dediğin manasızdır sanma sen

Ordaki şehitlerdir tarihlere şan veren

Vatan toprağı için can ile serden geçen

Korkuyor bu kafirler tüyleri diken diken

Su üstü mayın dolu nusret toplar mayını

Bir yandan Elizabeth düşünüyor canını

Komayacağız yerde şehitlerin kanını

Korku bilmez bu millet artıracak şanını

Mehmedoğlu Seyyid'in mermiyi kaldırışı

Dünya durdu, dönmüyor seyreyliyor yarışı

Anlayacak kafirler bucağı ve karışı

Türküm başkaldırdı ki zaferdir haykırışı

Gaza, cihad nasib et Türk milletine ya Rab!

Anzak, Hindu, İngiliz... Hepsi harab ve bitab

Her renk, her dil, her kıta bilsin ki bu kutlu ab

Çanakkale suyu bu ne Rum dinler ne Arab

Anafarta, Dardanos, Boğalı, Seddülbahir

Türktedir bu topraklar dünyada evvel ahir

Kayboldu İngilizler bilinmiyor nerdedir

'Çanakkale Geçilmez' bu da açık gerçektir

Samet Mehmet Bora

Çanakkale Kahramanları

Malım, mülküm

Eşim, dostum

Yarim demediniz

Hiç tereddütsüz

Gidip can verdiniz

Elimde bardağım

Çayımı rahat içebiliyorsam

Çünkü siz orda öldünüz

Daha onbeşinde, onaltısında

Kurşunlara yürüdünüz

Helal edin hakkınızı

Yapabildiğim tek şey bugün

Bir Elhamla, iki damla gözyaşı

Ruhunuz şadolsun

Çanakkale Kahramanları

Ayşe Adlım

Çanakkale Zaferi

Her şeyi hesaplayıp yurdumuzu böldüler

Bizi yok etmek için sürülerle geldiler

Türk’ü tanımadılar gafletlere daldılar

Mehmetçiği görünce kanı dondu kurudu

Mehmetçik şehit oldu vatanını korudu

Düşmanlar tekniğiyle işini kolay sandı

Her taraf cehennemdi ateş barut ve kandı

Çanakkale geçilmez; o ne müthiş destandı

Can verdi Mehmetçikler vatanını korudu

Ya ölüm Ya istiklâl; buydu şartı şurutu

Cephede her yer müthiş, kan barut kokuyordu

Mehmetçik mermisizdi süngüyü takıyordu

Ölüme emir almış dualar okuyordu

Taarruz için değil ölmek için yürüdü

Düşmana dehşet saldı vatanını korudu

İşte böyle ölümü ölümsüzlük bilmişler

Ne engin iman gücü, ölürkende gülmüşler

Anladı ki düşmanlar yanlış yere gelmişler

Onları aynı anda büyük korku bürüdü

Bizim şehitler ölmez onlar öldü çürüdü

Der Mikdatî askerin her biri bil ki zahit

Cengaverce savaştı vatan uğrunda şehit

Kazanmayı bildiler imanlarıydı ahit

Şadolsun ecdadımız vatanını korudu

Ölen düşmanları da Mehmetçikler kürüdü

Mikdat Bal

Zafer Marşı

Tarihi çevir, nal sesi kısrak sesi bunlar

Delmiş Roma'nın kalbini mızrak gibi Hun'lar

Göktürkler, Uygurlar, Oğuzlar, Peçenekler

Türk'ün tarihine binbir zafer ekler

Dünya atımın nalları altında ezildi

Kaç haçlı sefer göğsüme çarpınca kesildi

Bir gün gemiler dağlara tırmandı denizden

Kudret ve zafer bizlere miras dedemizden.