Türk dünyasını heyecanlandıran keşif... Gobi'de sürpriz iki buluntu

Moğolistan'daki Gobi Çölü'nde Türklere ait üç yeni Paleolitik yerleşme yerinde mamut figürlerine rastlanması bilim dünyasını heyecanlandırdı.

DHA

Dünyanın en büyük çöllerinden biri olan Moğolistan'daki Gobi Çölü bölgesinde, temmuz-ağustos aylarında Ön-Türk Akademisi adına araştırmalar yapan Prof. Dr. Semih Güneri ve doktora öğrencileri, Altaylar ile Gobi arasında kültürel bağlantılara tanık olan arkeolojik belgelere ulaştı. Araştırmacılar, bölgede Üst Paleolitik Çağ yani eski taş çağı yerleşim izleri ile birlikte farklı dönemlerde Türklere ait mamut figürlerine rastladı.

Arkeolog ve yazar Prof. Dr. Semih Güneri başkanlığında, doktora öğrencileri Ahmet Bayburt ve Ayça Avcı'dan oluşan bilim takımı, 1995'ten itibaren uygulanan 'Orta Asya'da Türk Kültürünün Arkeolojik Kaynakları' (OTAK) projesi kapsamında Gobi Çölü'nde çalışmalarını sürdürdü. Rusya'daki Irkursk Devlet Üniversitesi'nde Tarih Fakültesi'nde çalışan Prof. Dr. Güneri, dağlık alanın geniş çevresine yayılan çalışmalarda yoğun kaya resimlerinin varlığıyla karşılaştıklarını, bölgede Üst Paleolitik Çağ yani eski taş çağı yerleşim izlerine rastladıklarını söyledi. Sibirya ile Göbeklitepe arasında binlerce yıl öncesinde kültürel ilişkiler geliştiğini daha önce maddi kanıtlarıyla ortaya koyduklarını ifade eden Prof. Dr. Güneri, "Çöl bölgesinde bu tür erken yerleşme yerlerinin varlığı heyecan vericidir. Moğolistan bölgesinde ilk kez Paleolitik dönemle ilgili araştırmalar yapıyoruz. 'Bu topraklarda Türkçe konuşan halkların tarihi bu kadar erkene gidiyor olabilir mi?' sorusuna yanıtlar arayacağız" dedi.

ÇİN-TÜRK İLİŞKİLERİ

"Petroglifler yazıya eş değer kayıtlar değildir, buna karşılık yerel toplulukların gündelik yaşantılarını, ölü gömme adetlerini, konut biçimlerini (ger, çadır vs.) ve hayata dair pek çok olayı canlandırması bakımından muhteşem bilgi kaynağıdır" diyen Prof. Dr. Güneri sözlerini şöyle konuştu:

"Altay Dağları zirvelerinden itibaren geniş alanlara yayılan kaya resimlerinin çalışmalarını 13 yıllık araştırmalar sürecinde tamamladık. 2019'da Lena Nehri bölgesi kaya resimlerini çalıştık. Eksik parça Gobi'ydi. Bu yaz aylarında yürüttüğümüz çalışmalarla bu konuda ciddi yol aldık. 2023 çalışmalarımızın sonunda Kuzey Asya Türk kaya resimleri çalışmamızı tamamlamış olacağız. Gobi bölgesinde tahminlerimizin çok ilerisinde petroglif kaydı yaptık. Altaylardan itibaren doğu-batı yönde yaklaşık iki bin kilometre mesafeye yayılan kaya resimlerinin Ulanbator'dan itibaren güneye yönelerek yaklaşık 700 kilometrelik hat üzerinde yoğunlaştığını izledik. Bu hat Paleolitik'ten itibaren kuzeyli Bozkır Kavimleri'nin Sarı Nehir boylarına, Helan Dağları üzerinden Çin ovalarına yönelen akınları sırasında kullandıkları en işlek yoldur. Petrogliflerin yoğunluğu bunun en somut kanıtıdır. Gobi üzerinden geçen bu petroglif hattının Çin (İç Moğolistan) tarafındaki uzantısını 2013 Çin Halk Cumhuriyeti araştırmalarımız sırasında izlemiştik."

'GOBİ'DE İKİ MAMUT FİGÜRÜ BULDUK'

Çalışma koşullarının ağır olması nedeniyle araştırmacılar tarafından ilgi gösterilmeyen Gobi Çölü alanında daha önce birkaç araştırma yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Güneri, Türk bilim takımının uzun vadeli çalışmalarının bir parçası olması bakımından bu araştırmaların anlamlı olduğunu söyledi. Son beş yıldır Paleolitik Çağ araştırmalarına ağırlık verdiklerini belirten Prof. Dr. Güneri, "Gobi bölgesi araştırmalarımız sırasında biri mağara içinde, ikisi açık alanda üç yeni Paleolitik yerleşme yeri saptadık. Topladığımız, incelediğimiz taş alet örnekleri M.Ö.15000-12000 arasını işaret ediyor. Sürpriz buluntu ise Gurvan Sayhan Uul bölgesinde bulduğumuz iki mamut figürüdür. Son Üst Paleolitik Çağda (yukarıda verilen tarihlerin sonunda) nesli tükenen bu iri memelilere ait kaya resimleri Üst Paleolitik Çağı tarihleyen en ilginç tasvirlerdir. Toplamda bu tür erken arkeolojik bulguların bölgedeki mevcudiyeti araştırmalarımızı gelecek yıldan itibaren Gobi bölgesine kaydırmamızı gerektirmiştir" dedi.

Prof. Dr. Semih Güneri, Türkiye Cumhuriyeti'nin yüzüncü yıl dönümünde Avrasya'da yürüttükleri çalışmanın 25'inci yılını tamamlayacaklarını da belirterek, "Türk tarihini kaynak topraklarda araştıran OTAK projesi çalışmaları çeyrek asırdır aralıksız devam ediyor. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında Türk bilim takımı olarak bunun kutlamalarını hem Moğolistan'da hem de Sibirya bölgesindeki kazılarımız sırasında yapmayı planlıyoruz. Bu arada, 104 yıllık İrkutsk Devlet Üniversitesi'nin tarih fakültesinden aldığım teklif üzerine, üniversitede uzmanlık alanlarım ile ilgili dersler vereceğim, doğal olarak araştırmalarımı da bu üniversite adına sürdüreceğim" diye konuştu.