aksam.com.tr
Ağırlıklı olarak Atlantik'e odaklandığı varsayılan NATO donanmalarının, Avustralya ve Japonya gibi müttefik ülkeleriyle Hint-Pasifik'te daha görünür ve aktif olmayı planladığı uzmanlar tarafından ifade ediliyor.
NATO'nun Hint-Pasifik ortakları Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore, Çin tehdidine karşı güvenlik önlemlerini artırmayı hedefliyor.
NATO 2030: Yeni Bir Çağ için Birliktelik başlığını taşıyan raporda Çin'in ulusal yetenekleri, ekonomik ağırlığı gibi değerlendirmelere dayanarak Çin'e karşı daha fazla siyasi kaynak, zaman ve eylem ayırılması gerektiği belirtilmişti.
"ÇİN TEHDİT UNSURU"
NATO liderlerinin Madrid Zirvesi'nde kabul ettiği yeni Stratejik Konsept belgesinde Çin ilk defa tehdit unsuru olarak zikredilirken, stratejik ortak sayılan Rusya ise bu kez "en önemli ve doğrudan tehdit" olarak sınıflandırıldı.
Yeni Stratejik Konsept belgesinde Çin'e ilk kez yer verilerek, "Çin'in hırsları ve zorlayıcı politikaları, çıkarlarımıza, güvenliğimize ve değerlerimize meydan okuyor. Çin küresel ayak izini ve proje gücünü artırmak için geniş bir yelpazede siyasi, ekonomik ve askeri araçlar kullanırken, stratejisi, niyetleri ve askeri birikimi hakkında belirsizliğini koruyor." değerlendirmesi yapıldı.
NATO'DAN HİNT-PASİFİK HAMLELERİ
2021'de NATO üyeleri Asya sularına 21 savaş gemisi gönderdi ve burada artan Çin hegemonyasından endişe duyan tüm bölgesel donanmalarla ortak operasyonlar yürüttüler.
İngiliz deniz kuvvetleri, Fransa, Japonya, Singapur ve ABD ile birlikte bölgede tatbikatlar yaptı.
Fransa ayrıca Tayvan Boğazı'ndan savaş gemileri gönderdi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Çin'i Hint-Pasifik bölgesindeki en önemli zorluk olarak gördüğü ifade edildi.
ALMANYA ROTAYI HİNT-PASİFİK'E ÇEVİRDİ
Almanya da dikkatini Hint-Pasifik bölgesine çevirdi. Uzmanlar, geçen yıl Avrupa'dan Hint-Pasifik'e yapılan en önemli donanma konuşlandırmasının Alman firkateyni Bayern'in kısa süreli ikameti olarak değerlendirdi.
Berlin, Avustralya ile ikili ilişkilerini genişletti ve Kanberra ve Tokyo ile güvenlik ve dış politika istişareleri yaptı.
Hollanda'nın, Hint-Pasifik bölgesi için bir strateji benimseyen dördüncü NATO ülkesi olduğu belirtilirken Lahey, Çin'i dengelemek ve dizginlemek için daha iddialı bir yaklaşımı savunuyor.
Hint-Pasifik'teki uluslararası hukuk ihlalleri hakkında "daha sık ve daha güçlü bir şekilde" seslerini yükseltiyor.
NATO'YA ASYA TEHDİDİ: GENETİĞİNDEKİ RUSYA VE YÜKSELEN ÇİN
NATO'nun kuruluş amacı olan Sovyetler Birliği'nin yıkılması, Soğuk Savaş'ın bitmesi ve farklı tehditlere uyum sağlama süreci devam etse de Rusya, ittifakın metinlerinde yer almaya, politika belirlemede etkin olmaya devam etti. Bir süredir sürdürülen o tanıdık, diyalog ve caydırıcılığın karışımından oluşan iki yönlü yaklaşım, Moskova'ya karşı koymanın en etkili yolu olarak görülmeye devam ediyor.
Rusya NATO'nun tehdit odaklarından biri olarak teyit edilse de rapor, ittifakın Moskova ile "barış içinde bir arada yaşama konusunu tartışmaya açık olduğunu" ancak herhangi bir düşmanca harekete derhal yanıt verme yeteneğinden mahrum kalmadığını ileri sürüyor.
Çin ise Batı'nın umduğu iyi huylu ticaret ortağı değil, bu yüzyılın yükselen gücü olarak görülüyor. Raporda Çin, yalnızca ABD için değil, Avrupa için de potansiyel bir askeri tehdit olarak tanımlanıyor ve bu da Pekin'i NATO'nun 30 Batılı ülkesinin toplu savunma sistemine bir meydan okuma haline getiriyor. Rapora göre, Çin'in askeri gücünü uzun vadede yalnızca Avrupa-Atlantik bölgesine değil, aynı zamanda küresel olarak yansıtma olasılığı giderek artıyor.
İttifakın Çin'e karşı artan dikkati, esas olarak Çin'in barışçıl bir şekilde küresel bir süper güce evrilme girişiminin kabullerini yerine getirememesinden kaynaklanıyor. Rapor Çin'in hem askeri modernizasyonunun hızını hem de Hint-Pasifik bölgesindeki komşularına karşı ekonomik baskı ve diplomasi yoluyla güç kullanımını sorguluyor. Çin'in Kasım 2020'de bölgedeki 15 ülke ile imzaladığı Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) serbest ticaret anlaşmasını düşündüğümüzde, hissedilen riskin kaynağı anlaşılmış oluyor.