Türk okçu ve olimpiyat şampiyonu Mete Gazoz'la ilgili bilinmeyen bir hikâyeyi babası ve antrenörü olan Metin Gazoz paylaştı. Gazoz, Mete'nin şampiyonluğunun önünün 9 yaşında gittiği Türkiye şampiyonasının açıldığını belirterek, "Şampiyonaya 54 kişi katılmıştı, Mete 54. oldu. Başladı ağlamaya, kâğıdı ters çevirdim, 'bak sondan birincisin' dedim. Önce 18, sonra 8, sonra 3, sonra 1 olacaksın dedim. Mete gülmeye başladı ve önünde bir yol açıldı" dedi.
Okçular Vakfı Genel Koordinatörü ve Okçuluk Federasyonu eski Başkanı Metin Gazoz, Gaziosmanpaşa İmam Hatip Lisesi öğrencileriyle bir araya geldi. Öncü Gençlik ve Spor Kulübü tarafından düzenlenen Sporun Hafızası isimli programda konuşan Gazoz, hem oğlu olimpiyat şampiyonu Mete ile ilgili bilinmeyenleri anlattı hem de öğrencilerin spor ve okçuluğa yönelik sorularını cevaplandırdı. Programın moderatörlüğünü ise Öncü Spor Kulübü Başkan Vekili Zafer Şahinoğlu yaptı.
Okçulukta işin felsefesi önemli
Gençler için eğitim öğretimle birlikte spor hayatının da devam edebileceğini belirten Metin Gazoz, planlı programlı çalışmayla mutlaka başarının geleceğini aktardı. Mete'nin sırt kasları kuvvetlensin diye yüzmeye, bakma ile görme arasındaki farkın ortaya çıkması için resim kursuna, iki elini birlikte kullanabilmesi için piyano kursuna gittiğini söyledi. Okçulukta kişisel gelişimin yanında manevi gelişimin de etkisinin olduğunu belirten Metin Gazoz, "Okçuluğu iki şekilde inceleriz. Birincisi elle tutulur, gözle görülür kaynaklar. İkinci kısmı, işin felsefesi ya da hikayesi. Mağaralarda taş devrinden ok ve yay çizimleri vardır. Mamut dediğimiz hayvanları avlamışlar, geyik avlamışlar. O kadar eski yani. Yontma Taş Devrinden ok uçları var. Bu kadar eski olunca işin feslefesi devreye giriyor" diye konuştu.
İnsan icadı değil, ilahi bir araç
Üç büyük semavi dinde de okçuluğun olduğunu ve ilk ok atan kişinin Hz. Âdem olarak kabul edildiğini belirten Metin Gazoz, "İnsanoğlunun icat ettiği bir araç değildir okçuluk, ilahi bir araçtır. Allah'ın insanlara bahşettiği bir ilimdir" dedi. Yayın "Allah'ın gücü", okun ise "Allah'ın şiddeti"ni iade ettiğini kaydeden Gazoz sözlerini şöyle sürdürdü: "Türk askeri de oka benzetilir. Zamanında padişahlar sefere giderken beylerbeyine, komutanlara ok gönderirmiş 'askerlerini topla gel' anlamında. Türk kelimesinin geçtiği ilk yazılı kaynak olan Orhun Abidelerinden de ok ve yay bir harfi temsil ediyordu. Türk kelimesini yazmak için yay harfini kullanmanız gerekiyordu."
Siz ne yaptınız da bizi geçtiniz?
Mete Gazoz'un olimpiyatlarda ok attığı hedefle durduğu yerin arasının 70 metre olduğunu hatırlatan Metin Gazoz, "Burada hedefi her gören 70 metreyi vurabilir mi? Bu Mete Gazoz'un 10 yıldır günde 10 saat çalışmasıyla ilgili. Burada görmekle hissetmek arasında farkı görüyoruz" dedi. Yarışmalarda Mete'nin gözlük kullandığını ancak bunun da yeterli olmadığını belirten Gazoz sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir yerden sonra hissederek atmanız gerekir, evet görsel olarak görüyorsunuz sarı kırmızı bir hedef var ama çok uzak. Eskiden oku atarken Ya Rab nidasıyla atarlarmış. Yani senin kısmetindeki neyse odur." Gençlere bir branşta en iyisi olmak istiyorlarsa herkesten bir adım önde olmaları gerektiği çağrısını da yapan baba Gazoz, "Mete şimdi İngiltere, Almanya ve Fransa milli takımlarıyla birlikte kampta. Siz ne yaptınız da bizi geçtiniz diye soruyorlar. Altı sene önce 20-25 yıl gerideydik, şimdi 10 yıl öndeyiz" diye konuştu. Okçulukta bugün ilk üç Türkiye, ABD ve Kore arasında dolaştığını ancak önümüzdeki beş yılda Türkiye'nin bir numarada olacağını aktardı.
3 yaşında yayı eline aldı
Sporun büyük bir azim, konsantrasyon ve çalışma istediğini aktaran Metin Gazoz, yine Mete Gazoz'dan örnek vererek, "2013 yılından beri Mete kampta. Ben oğlumu yalnızca yılda 10 gün görebiliyorum. Aile olarak bu büyük bir fedakârlık. Çünkü o hepimiz adına bayrağımızı dalgalandırmaya çalışıyor" dedi. Mete'nin 3 yaşında yay çektiğini, 5 yaşında ok atmaya başladığını hatırlatan Gazoz, bir anısını da paylaştı: Mete'yi 9 yaşındayken Türkiye şampiyonasına götürdüm. 54 kişi katıldı, Mete 54. oldu. Başladı ağlamaya. Kâğıdı ters çevirdim, bak sondan birincisin dedim. Sonra 18, sonra 8, sonra 3, sonra 1 olacaksın dedim. Gülmeye başladı. Yavaş yavaş 11 yaşında ilk üçe girdi. 12 yaşında Türkiye rekorları kırmaya başladı. 13 yaşında kamplara, 14 yaşında da milli takıma girdi ve bugünkü başarı geldi.