1
Yozgat Bozok Üniversitesi'nde kendisine fahri doktora ünvanı verilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada yaptığı konuşmada gündeme ilişkin konulara değindi. Son 14 yılda Türkiye'nin geldiği noktaları örnekleyen Erdoğan "Dedem Fatih kadırgaları karadan yürüttü biz de treni Marmaray'la denizin altından geçirdik" diye konuştu.
Diğer yandan hukuk fakültesiyle ilgili çalışmaların sonlanmak üzere olduğunu biliyorum. Sadece fakülte kurmak, yüksekokul açmak elbette yetmez. Bunların akademik ve teknolojik olarak güçlü bir altyapıyla tesis etmesi şarttır. Bilimsel araştırmalara, projelere, yayınlara ağırlık verilmesi de gerekiyor. Bunları gerçekleştirdiğimizde Bozok Üniversitesi ülkemizin önde gelen üniversiteleri haline gelecektir. Olay kemiyet meselesi olmamalıdır keyfiyet meselesi olmalıdır. 13-14 bin öğrenci keyfiyet ağırlıklı bir üniversite için önemli bir sayı. Üniversite yönetimi bir vizyon işidir. Bozok Üniversitesi'nin Türkiye'nin ilk 20 ilk 10 üniversitesi arasına sokma gibi bir hedefiniz yoksa bulunduğunuz yeri muhafaza etmek gibi bir durumunuz yoktur.
BİZ HAVALİMANI YAPTIK ONLAR MOLOTOFLA YIKTILAR
Bugün ülkemizde 193 üniversite var. 76 üniversite ile bu yola çıktık. Bizim asıl hedefimiz Muş'taki, Hakkari'deki bir gencim üniversiteye girmek isterse nasıl olur? Ailesinin mali imkanları yeterli mi? İstanbul'a, Ankara'ya nasıl gelecek? Orada kalma imkanları var mı? Şimdi artık Hakkari'deki öğrenci benim şehrimde üniversitem var diyor. Biz üniversiteyi inşa ederken bölücü terör örgütünün mensupları o ayrımcılar bu güzelim üniversitelerimizi molotoflarla, taşlarla, sopalarla cam çerçeve indirmişlerdir. Selahaddin Eyyubi havalimanı yaptık Hakkari'ye. Havan toplarıyla bu havalimanını vurdular.
GEÇMİŞTE 2 GÜNDE GİDİLİYORDU ŞİMDİ 1 SAAT 40 DAKİKA
Havalimanını Hakkari'ye getiriyorsun, İstanbul'la Hakkari arasını 1 saat 40 dakikaya indiriyorsun. Ama bunlarda medeniyet insanlık anlayışı yok ki! Biz buna rağmen Hakkari'de Selahaddin Eyübi havaalanını bitirdik. Çünkü bizim bir derdimiz vardı. Ben Tayyip Erdoğan olarak ülkemimin dört bir yanına bir insan olarak gitmeyi arzu ediyorsam, Hakkarili kardeşim de ülkenin dört bir yanına rahatlıkla gitme imkanına sahip olmalıdır. İnsana insan olarak değer vermek budur. Atalarımız vakit nakittir demiş ya. Vakti nakde çevirmek buradan geçiyor. Geçmişte Hakkari'den otobüse bindiğinizde İstanbul'a iki günde varılıyordu. Şimdi 1 saat 40 dakikada varıyorsun. Nakde dönüştürmek bu
81 VİLAYETİMİZDE 193 ÜNİVERSİTE AÇMIŞ DURUMDAYIZ
Artık modern dünyanın, medeni olmanın imkanlarından istifade edebilmenin yolu buradan geçiyor. Şu anda 57 havalimanı var Türkiye'de. Buralara bir azimle, gayretle geldik. 76 üniversite bu ülkeye yetmez dedik, 81 ilimizin her birine en az bir üniversite yapacağız dedik ve 193 üniversiteyi 81 vilayetimize yaptık. Bu aynı zamanda inancın işi. Gençler; başarının altyapısında inanmak, çalışmak, araştırmak vardır. Ondan sonra takip, takip, takip. Neticeye böyle ulaşırsınız. Şu anda 193 üniversitemiz arasında bilimsel bir rekabetin yaşanıyor olması ülkemiz için bir kazançtır. Bu yarışta Bozok Üniversitesi'nin hiç de küçümsenemeyecek bir aşamada olduğunu biliyorum ama hocam daha fazlasını bekliyorum.
YOZGAT'I İSTİHDAM VE CAZİBE MERKEZİ HALİNE GETİRECEĞİZ
Tüm çalışmalarında Bozok Üniversitesi'nin yanında olacağımı bizzat belirtmek istiyorum. İnşallah Yozgat'ı hakettiği yere getirmekte kararlıyız. Yozgat'ta en büyük tehlike göç. Bunu durdurmanın yolu yatırımlardan geçiyor. En önemli atılımlardan bir tanesi üniversite idi. Şimdi de yatırımlarla göçü engellemenin gayreti içerisindeyiz. Yozgatlı işadamları başta olmak üzere burayı yatırımlarla bir çekim haline getirmemiz gerekiyor. Yozgat'ı istihdamı, üretimi, hayat kalitesi ile cazip bir şehir haline dönüştüreceğiz. Bu mücadelede üniversitemize çok önemli görev düşüyor. Rektörümüzden, hocalarımızdan, idari personelimizden çok daha fazla gayret ortaya koymalarını bekliyorum.
BİN YILDIR KESİNTİSİZ BİR MÜCADELEDEN GELİYORUZ
Türkiye çok yoğun bir terör saldırısı altında. Terör eylemlerinin sadece bölgenin dinamikleriyle ilgili olmadığının aynı zamanda küresel güç mücadelesinin yansımalarını da içinde barındırdığını biliyoruz. Bugün Şefatli ilçemizde bir şehidimizi daha toprağa verdik. Yozgat 10 şehit verdi. Bin yıldır kesintisiz süren bir mücadeleden söz ediyoruz.
BU MİLLET BU RAKAMI DAHA ÜST SEVİYELERE TAŞIR
Kuru toprağa vatan diyemezsiniz. Taputa bir arsa vardır bir de arazi vardır. Bir toprağın vatan olması için onun şehit kanıyla sulanması lazım. Bizim bayrağımızın renginin kırmızı olması da tesadüf değildir. Rengini şehitlerin kanından almıştır. Ülkemizi ve milletimizi hedef alan saldırıların bu derece artması Türkiye'yi hedeflerinden kopartıp, yeniden kendi içine kapatma amacına yöneliktir. 13 sene önce Türkiye'nin milli geliri 230 milyar dolar civarındaydı şu anda 700 milyar doların üstündeyiz. Hamdolsun şu anda kişi başına milli gelire bakarsak 10 bin dolar gibi bir rakamı yakalamışız. Ama bu Türkiye'ye yakışmıyor. Bu millet daha da üste bu rakamı taşır.
FATİH DEDEM KADIRGALARI KARADAN YÜRÜTTÜ BİZ DENİZİN ALTINDAN
Planlarımızı, programlarımızı adım adım uygulamaya devam edeceğiz. Bizim 2023 hedefimiz dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri haline geleceğiz. Milli gelirimizi 2 trilyon dolara, kişi başına milli gelire de 25 bin dolara çıkartacağız dedik. Savunma sanayimizde dışa bağımlılıktan kurtulacağız dedik. Kendi uçağımızı üretebilen bir ülke olacağız. İhracatımızı 500 milyar dolara çıkartacağız. Bozok Üniversite rektörümüz gözünü uzaya dikmiş vaziyette. Aynı şekilde savunma sanayinin Ankara'yı üs merkezi haline getirme çalışmamız var. Cari açığı kapatma hedefimiz var. İşsizliği tek haneli rakama indirme hedefimiz var. Yoksulluğu azaltma hedefimiz var. İstanbul'u en en önemli bölgesel ve küresel bir merkez haline getireceğiz. Olmaz böyle şey dedikleri tüm projeler gerçekleşiyor. İşte Marmaray Projesi. Boğazın altında Marmaray geçiyor.
KANAL İSTANBUL DEDİĞİMİZDE BİRİLERİ DALGA GEÇTİ
2,5 yılda yaklaşık 125 milyon yolcu taşıyor Marmaray. Hiçbir zaman bir aksama olmadı. Şimdi hamdolsun Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü bitirdik. Hedefimiz 26 Ağustos'tan önce köprünün açılışını yapmak. Bunlar sıradan olaylar değil. Kanal İstanbul'la birileri dalga geçti. İnandık, çalıştık, sağolsun Ulaştırma Bakanımla beraber buna kafa yorduk. Gittik, geldik güzergah takibi yaptık. Biz bunu yapar mıyız, yaparız. Şu anda inşallah çalışmalar başlıyor, kısa bir zaman sonra ihalesi yapılır. Karadeniz'i Marmaray'a bağlamak suretiyle biter. Bu proje aynı zamanda siyasi bir projedir. Sadece gelir amaçlı bir proje değil.
TÜRK MİLLETİ BU PROJEYLE TARİH YAZACAK
Türk Milleti bu projeyle bir tarih yazacak. Dedimiz Fatih kadırgaları karadan yürüttü, biz de Marmaray'ı denizin altından yürüttük. Bir de bu yıl Avrasya Tüneli'ni açıyoruz. Avrasya Tüneli'nden herkes aracıyla geçecek denizin altından. Bu aşılmakta zorlanan İstanbul trafiğini aşmak için yapıyoruz. Atalarırımız hazıra dağ dayanmaz der. Siz milli bütçeden bunları yapacağım dersen çoğu zaman yapamazsın. Aslolan siz bütçe oluşturabiliyor musunuz, çeşitlendirebiliyor musunuz? Acaba bu dev projeleri gerçekleştirebiliyor musunuz? İşte biz bunu yaptık. Bunu yaparken bazı arkadaşlarımız, dostlarımız 'olmaz' dediler ama biz yaptık. Havalimanların çoğu devletin kasasından bir kuruş çıkmadan yapılan projelerdir. Yavuz Sultan Selim projesinde bizim cebimizden çıkmadı.
MİLLİ GELİRE BAZ ALINDIĞINDA DÜNYADA BİRİNCİYİZ
Yeni enerji, ulaşım, haberleşme projelerini suratle hayata geçerirek Türkiye'yi çok güçlü bir altyapıyı oluşturacağız. Cumhuriyetimizin 100. yılı için tam 100 ayrı hedefi hayata geçireceğiz. Terör örgütlerinin sokaklara, evlere döşedikleri bombalar bu vizyonumuzu da hedef alıyor. Ankara'da, İstanbul'da patlayan bombalar oradaki masum insanlarla birlikte bu hedeflerimize de zarar vermeye yöneliktir. Türkiye'nin bu kadar dayanaklı, basiretli, soğukkanlı olacağını bunlar hesaba katamadılar. Onun için bugün işler farklı istikamette gelişti.
İSTER VERSİNLER İSTER VERMESİNLER BİZ ENSARIZ ONLAR MUHACİR
Ülkemize gelen 3 milyon göçmen için kimseden para istedik mi? Hayır, tam aksine kapılarımızı açtık. Bir taraftan çadır kentleri, bir taraftan konteynerler oluşturduk. Niye, gücümüz ve güvenimiz vardı. Bugün de var gücümüz, güvenimiz. Biz göreve gelmeden önce 2002'nin sonunda veren el değildik, alan eldik. Ama şimdi veren el konumundayız. Veren el alan elden hayırlıdır, bunu biliyoruz. Dünyada dönor ülkeler arasında üçüncü ülkesiyiz. Bir Amerika, iki İngiltere, üç biziz. Eğer milli gelire göre hesaplarsak birinci ülkeyiz. Onların cebinde bir şeyler var ama çıkmıyor. Şu anda yılda 3 milyar avro vereceğiz vs. diyorlar. İnşallah verirler. Verseler de vermeseler de biz ensarız, onlar şu anda muhacir, gereğini yaparız.
NE KADAR ALFABEYİ KISALTSALARDA BUNLARIN HEPSİ AYNIDIR
Terör örgütü şehit ettiği asker, polis, korucu, sivil vatandaşlarımızla bizim canımızı yakıyor. Ama emin olun, güvendikleri dağdan birer birer devrilmeye ve arkalarından çekilmeye başladı. Yaşanan her hadise terörün yüzünü uluslararası kamuoyuna bir kez daha gösteriyor. Buradan onlara sesleniyorum; bölücü terör örgütü alfabadeki tüm harfleri tüketircesine sürekli farklı isimlerle dünyayı aldatmaya çalışıyor. Hangi kısaltmayı kullanırsa kullansın hepsi aynı. İster PKK, ister KCK, YPG, TAK, DHKP/C olsun ne olursa olsun. DAİŞ, El Kaide, Eşşebab, Boko Haram bunlar insanlık düşmanı, demokrasi düşmanı, özgürlük düşmanı yapılardır, bunu böyle bilin.
BATI DEVE KUŞU GİBİ KAFASINI KUMA GÖMMEYİ BIRAKSIN
Bunların dini, vatanı, ırkı, milleti yoktur. Günahsız bir insana silah doğrultuyorsanız sizin insanlıktan nasibiniz yoktur. Yaptıkları ortada. PYD terör örgütü değildir derseniz sadece kendinizi kandırıyorsunuz. Geçen sayın Barzani yaptığı açıklama bunların ikisinin de aynı olduğunu açıkça söyledi. Bu örgütünün mensupları da, biz de bu tavrınıza güler ey Batı. Deve kuşu gibi kafayı kuma gömmek ortadaki gerçeği değiştirmiyor.
BU TERÖR ÖRGÜTÜ BUMERANG GİBİ DÖNER SENİ DE VURUR
Geçen Belçika'ya koynunuzda yılan besliyorsunuz diye ikaz etmiştim. Bugün Belçika'nın durumu ortadır. Biz Gaziantep'te yakalıyoruz, Belçika'ya iade ediyoruz ve maalesef serbest barıkıyorlar. Aynı ikazı PYD terör örgütü değildir diyenler için de yapıyorum. Belçika'da DAEŞ'in bombalaması kimseyi yanıltmasın. Şimdi Moskova bunlara ofis açtırdı. Bunu da biliyorum, bumerang gibi döner seni de bulur. Ankara'da masum halkı hedef alan örgüt zaten hiçbir insani, ahlaki ölçüsü kalmamış bir yapıdır.
TERÖRÜN KARŞISINDA İLKELİ DURUN BİZE DE FAYDANIZ OLSUN
Siz teröristlere şu veya bu gerekçe ile kucak açar, birlikte yol yürümümeye kalkarsanız o terörist eninde sonunda silahını size de çevirir. Damdan düşenin halinden ancak damdan düşen anlar diye bize Nasrettin Hoca'dan miras kalan bir söz var ya. Biz neredeyse dünyadaki neredeyse tüm terör örgütlerinin hedefi olan bir ülkeyiz. Terör konusunda bizden daha gerçekçi tavsiye alacak bir başka ülke bulamazsınız. Terör örgütleri karşısında ilkeli durun, kendinizi de kurtarın bize de faydanız dokunsun.
BU KONUDA EN BÜYÜK DESTEĞİ ÜNİVERSİTEDEN BEKLİYORUZ
Avrupa'da sadece bir ülkeye 4 bin dosya teslim ettim. O günden bugüne en ufak bir gelişme yok. O ülke başkanı bana 'o dosyaların sayısı 4 bin 500 oldu, hepsi yargıda' dedi. Hani geciken adalet adalet değildir diyordunuz. Şu anda onlar da 'yandım' diyenlerden. Ama terör orada onları da vuracak. Akılsız başın cezasını ayaklar çeker diye bir söz var. Biz de dirayetsiz yöneticilerin cezasını masum insanlar çekmesin diye bu ikazları yapıyoruz. Bu konuda da en büyük desteği üniversitelerden bekliiyoruz.
BU TÜR BAĞNAZLIĞI AKADEMİSYENLERE YAKIŞTIRMIYORUZ
Bazı üniversitelerimiz ve bazı akademisyenleri koruyan üniversitelerimiz var. Terör örgütlerinin yanında yer almayı tercih ediyorlar. Bu tavrın hakla, hukukla, demokrasiyle, özgürlükle alakası yok. Düşünce, inanç özgürlüğünün elde edilmesinin yolu terör olamaz. Terör örgütünün yanında yer almak ancak ideolojik körlükle izah edilebilir. Terörün gözü kördür. Böyle bir bağnazlıkla yaklaşım tarzını akademisyenlere yakıştıramıyoruz. 150 bin akademisyen içinde bu tür düşünce içerisinde olan akademisyenlerimizin sayısı 3-4 bini geçmez.
AKADEMİSYENLERİMİZDEN ÇANAKKALE RUHUNU BEKLİYORUZ
Aynı şekilde paralel yapılanmaya sempatiyle bakan akademisyenlerin sayısının da az olduğunu biliyorum. Ancak sütün içindeki kıl gibi rahatsızlık bir tablodur bu. Ben akademisyenlerimize çağrıda bulunuyorum. Düşüncenizi, tavrınızı, endişelerinizi gür bir sesle kamuoyuna duyurmalısınız. Bunu bilimsel çalışmalarınızla ve eserlerinizle yapacaksınız. Güçlü kampanyalar yürütmelisiniz. Burada cumhurbaşkanı olarak konuşuyorum. Siyasi bir tavır almadan konuşuyorum. Tıpkı Çanakkale'deki gibi akademisyenlerimizi en önde görmek arzusuyla bunları söylüyorum.