Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Burdur'da toplu açılış töreninde konuştu.

1

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Burdur'da toplu açılış töreninde konuştu.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları;

Kadeşlerim; Burdur merkezde 200 yataklı hastanemizin inşaatı sürüyor. Talep var biliyorum ve TOKİ'yle bunları inşallah tekrar konuşacağım. Bölünmüş yol uzunluğu biz göreve geldiğimizde 45 km iken biz bunun üzerine 180 km ekledik. Türkiye'nin en önemli projelerinden birinin 78 kilometresi Burdur'dan geçiyor. Antalya-Eskişehir hızlı tren hattı Burdur'u da içine alıyor. Tüm bu demiryolu projeleri tamamlandığında Burdur, tüm Türkiye'ye ulaşabilecek. Burdur'a 840 bin lira yatırım yapıldı, bunu biz yaptık.


BURDURLU VATANDAŞIMIZ ŞAHSIMA YÜZDE 54 OY VERMİŞTİR

Hizmetin ne olduğunu çok iyi biliriz. 2006 yılında Burdur'a kazandırdığımız Mehmet Akif Üniversitesi bölgemizin seçkin eğitim kurumlarından biri olma yolunda ilerliyor. Sağlıkta merkezde 200 yataklı hastanemiz hizmetine girdi. Gölhisar'da 200'er yataklı hastanelerimizin inşaatı sürüyor. Burada 200 toplu konut inşa edildi. Talep var bunu TOKİ ile inşallah konuşacağız. Ulaştırmada 850 trilyon lirayı buldu. Türkiye'nin en önemli projelerinden biri olan Ankara-Afyonkarahisar-Antalya karayolunun 78 km. otoyoldan geçiyor. Bir başka otoyol projesi de Aydın-Denizli-Burdur güzergahıdır. Antalya-Eskişehir hızlı tren hattı Burdur'u da içine alıyor. Tüm bu projeler tamamlandığında Burdur hem karayolu hem demiryolu üzerinden Ankara ve İstanbul'a kadar Burdur tüm Türkiye'ye bağlanmış olacaktır. Baraj, gölet, sulama tesisinde Burdur'a 13 yılda 840 trilyon liraya aşkın yatırım yapııldı. Laf değil iş iş. Bizim karakterimizde bu var. Tarımda aynı dönemde Burdur'a verilen destek 774 trilyon. Bundan sonra Burdur'da devam eden yeni başlayacak olan projelerin inşallah takipçisi olacağız. Çünkü Burdur herşeyin güzeline layıktır. Burdur 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan ülkemizin ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminde Türkiye ortalamasının üzerinde yüzde 54 oranında şahsıma oy verdi. Karşıda da 14 siyasi parti vardı. Hepsi bir araya geldi ama bu kardeşinize yüzde 54 oy vermek suretiyle işbaşınıza getirdiniz. Koşacağız, koşturacağız, ülkemizin dört bir yanına. Diyorlar ki, Cumhurbaşkanı neden külliyeye muhtarları çağırıyor. Muhtarsız cumhur olur mu? Şimdi benim salı günü 450 muhtarımla bir araya geleceğim. Her ay bin 700 civarında muhtarımızı Türkiye'nin değişik yerlerinden davet edeceğim. Şu parti, bu parti yok. Çünkü muhtar halka en yakın demokratik organdır. Bunun için daha çok çalışacağız, sorunları hallediceğiz. Köy, belde, ilçesiyle Burdurlu kardeşlerimize destekleri, sevgisi ve coşkusu için şükranlarımı sunuyorum. 

ÖLEN DE KÜRT ÖLDÜREN DE KÜRT HANİ SEN TEMSİLCİSİYDİN?

O güzel Burdur Türküsünde Yüce dağ başında ekin ekilmez, yağmur yağmayınca ekin sökülmez, ellerin köyünde kahır çekilmez, doldur doldur ağuları içelim Hatçam. Burdurlu sevdasında da samimidir, mücadelesinde de samimidir. Bunun için Burdurlu kahır çekmektense ağu içmeyi tercih eder. Burdurlu bir koca Mustafa vardır. Kendisi Sarıkamış'ta Ruslara karşı savaşmıştır, dedemle orada savaştı ve şehit oldu. Çanakkale'de yedi düvele karşı mücadele etmiştir Koca Mustafa. İstiklal Savaşı'nda her aşamada çok büyük kahramanlıklar göstermiştir. Savaş bitince köyüne dönmüş, çiftine çubuğuna bakmış. Sonra bir zaman sonra askerler gelip kendisine iskiklal madalyası ve birikmiş maaşlarını vermek için. Koca Mustafa madalyayı alır ama parayı iade eder. Ben Allah için mücadele ettim, parayla değil diye parayı iade eder. 1968 yılında vefat etmiştir. Köyü Ambarcık'ta vefat etmiştir. Ambarcıklı analar size çok koca Mustafalar doğurmak yakışır. Bu milleti yıllarca doğum kontrolü yaptılar, bu milletin nesli kurusun diye. İnşallah bunu tersine çevireceğiz. Biz istiklalimizi ve istikbalimizi işte Burdurlu koca Mustafalar gibi Allah rızası için vatanına hizmet eden kahramanlara borçluyuz. Bu vesile ile geçtiğimiz yılın Ağustos'da jandarma uzman çavuşumuz Burdurlu Hakan Aktürk'ü de rahmetle anıyorum. Şehidimizin annesine, eşine, yakınlarına bir kez daha başsağlığı dileklerimi ifade ediyorum. Burdur bundan sonra da tek millet, Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Lazıyla, Romanıyla tek millet. İki tek bayrak. Bayrağımızın dışında bir bayrak asla kabul etmiyoruz. Karşımızda paçavralarla çıkanlara gerekli cevabı bu millet askeriyle, korucusuyla polisiyle verdi veriyor. Tek vatan. 780 kilometre kareyle tek vatan. Şu anda yapılan operasyonları izliyoruz değil mi. Gerekli cevabı veriyor muyuz. Bak akıllı olun, yanlış yapmayın; yoksa size bu işi dar ederiz diyoruz. Şu anda benim Kürt kardeşlerimi sokağa döktüler. İki tane eş başkan dökülün sokağa diyor. Orada 52 vatandaşımız öldü. Ölen Kürt, öldüren Kürt. Hani sen Kürtlerin temsilcisiydin, yalan. Bunlar benim Kürt kardeşlerimin kanını emdiler. Bu ülkeyi maalesef adeta kendi içinde birbirine düşman ettiler. Çözüm sürecine saygı duymadılar. Çözüm süreci artık buzluğa konmuştur. Adımlar atıldı mı, atıldı. Ciğerimiz kanıyor, şehitler veriyoruz. Şunu unutmayın; şehitlik sıradan bir olay değil. Her yiğidin de karı değil. Bu vatan toprakları unutmayın şuheda kanıyla yoğrulmuştur. 

BAŞBAKANKEN 'BUNLARIN İNİNE GİRECEĞİZ' DEMİŞTİM VE GİRDİK

Bu vatanda operasyon yapamazsınız. Yapanlar da bedelini ödüyorlar. O şehitlik makamı ki peygamberlikten sonra en yüce makam. Şehit analarına milletçe sabır diliyoruz. Rabbim onları da evlatlarıyla, evli olanlarını eşleriyle, çocuklarını babalarıyla inşallah cennetülfirdevste beraber haşretsin. Dördüncüsü neydi; tek devlet. Devlet içinde devlet yok. Türkiye Cumhuriyeti devleti o kadar. Paralel devlet yapılanması, yok böyle bir şey. Bunlar sahtekar, bunlar cambaz. Bak bütün iğneler ortaya çıkıyor. Yok neymiş, basın hürriyetiymiş. Düşünebiliyor musunuz gazeteleri var, suç üstü yakalanıyorlar. Emniyet görevlileri oraya girecek, oraya başı açık, başı örtülü kardeşlerimizi toplamışlar. Bunlar o başörtülü kardeşlerimizi Güneydoğu'da PKK ile sırt sırtı seçimlerde biraraya getirdiler. Bunları gözlerimle gördüğüm zaman yazıklar olsun, ne günlere kaldık. Gazetelerine girildi içeride ne makina kalmış, ne bilgisayar hepsini götürmüşler. Devletin bütün kurumlarına sızmışlar. Ne yaparsanız yapın kaçamayacaksınız. Başbakanlığımda ne dedim, bunların inlerine gireceğiz dedim. Girdik mi? Girmeye devam ediyor muyuz? Sadece onlar değil; bir de öbürleri; PKK, YPG, PYD bunların birbirinden farkı yok. Ne dediler Sur temizledi. Arkadaşlarımıza dedim ki aman ha, rehavete kapılmayın. Ertesi gün bodrumdan 8 terörist çıktı. Onlar da etkisiz hale getirdiler. Elleri dert görmesin. Dünya ne derse desin, Allah ne diyor. Bizim için aslolan odur. Zulm ile abad olunmaz, biz şuna inanıyoruz, alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Biz masumların sesi olacağız dedik. Biz mazlumlar adına koşacağız, konuşacağız dedik. Onun için tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek vatan. Bizim rabiaımız bu. Milletimiz tarihinin her dönemide hem içeride hem dışarıda çok cephede mücadele etmek zorunda olmuştur. Malazgirt'ten buralara Teke yöresine kadar geler ardından Avrupa'nın içlerine ilerleyen ecdadımız elde ettiği her kazanımı bileğinin hakkıyla kazanmıştır. Anadolu Selçuklu ve Osmanlı devletlerin büyümesi, milletimizin birliği sayesiinde olmuştur. Kardeşlerim, şimdi birileri Güneydoğu'da, Diyarbakır'da, Hakkari'de, Mardin'de, Şırnak'ta buralardaki operasyonlar sebebiyle sürekli istismar ediyor. Bak, evleriniz yıkıldı, yıkıldı diyor. Buradan sesleniyorum, osmanlı İnebahtı'nda bir yenilgi yaşamıştı. Ali Paşa o yenilgiyi yaşadığında üzgündü. Sokollu oradan bir gürledi. Ne dedi, 'Paşa sen bu devleti ne sanırsın. Bu yeklenlerin direklerini gümüşten, o yelkenleri atlastan yapmak suretiyle yolumuza devam ediyoruz. İnşallah Güneydoğu'da bütün buralarda hükümetimiz şu anda Bakkanlarını, memurlarını gönderdi ve o direkler, yelkenlilerin gümüşten inşallah yelkenleri de atlastan nasıl ecdat yaptıysa, şimdi orada da tüm planlar yapılıyor, projeler yapılıyor. İnşallah o yıkımların olduğu yerden çok daha modern bir şekilde kentsel mimariyle uygun olmak süretiyle çok kısa bir zamanda inşallah, süre vermek yanlış olur ama ben belediyecilikten geldiğim için buradan Güneydoğu'ya sesleniyorum, inşallah içme suyu kanallarıyla, yağmur suyu kanallarıyla, doğalgazıyla, elektrik şebekesiyle bunların hepsi yeraltında yapılacak, oradaki vilayetlerimizde düzenlemeler yapılacak. Dün Başbakanımızla beraberdik. Bu konudaki atılacak adımları kendileri de kararlı bir şekilde bakanlarımızla görüşüyoruz, memurlarımızla görüşüyoruz, arazide dolaşıyorlar, yer tespitleri yapılıyor, projeler yapılıyor. İnşallah leş kargalarına yeni düzenle cevap verilecektir. Bir yılı bulmadan bir kısmı bir yıl sonra diğer kısmı ile yeni bir Güneydoğu inşa edilecektir. Hiç şüpheniz olmasın. Aman birliğinizi kaybetmeyin. Birliğimizi kaybedersek gerileriz. Bu millet Edirne'ye Enver gireceğine Bulgur girsin kadar iktidar mücadelesinde dengesini kaybedenleri de gördük. Şimdi de Rus gelsin, Suriye gelsin diyenler var bu ülkede. Maalesef buradan kalkıp Moskova'ya gidip Rus Dışişleri Bakanı ile görüşüp ardından PYD'ye, YPG'ye Rusya'ya ofis açtıranlar var bu ülkede. 

AYM YANLIŞ YÖNE GİRERSE MİLLETİM ADINA MÜDAHALE EDERİM

Paralel örgüt, bölücü örgüt. Hepsi de farklı yöntemlerle farklı amaçlar için öyle görünüyorlar ama hedef aynı. Milletimiz bunun gerçek niyetini gördüğü için hiçbirine prim vermedi, vermeyecek. Maalesef bu mücadelede ciddi zorluklarımız var. Kamu kurumlarında görev yapanlar arasında sorumluluğun mahiyetini kavramayamayanları görüyoruz. Kamuoyununda MİT tırları hadisesi olarak bilinen büyük bir ihanet olayına şahit olduk. Ülkemizin güvenliğine, milletimizin beraberliğine yönelik saldırının failleri bugün adalete hesap veriyor. Bu meseleyi farklı biçimlerde sürekli gündeme getirme çabası içindeler. Son olarak bir gazetede aynı oyunda figüranlık yapmaya kalkınca sorumluları adalete hesap verdi. Casusluk gibi çok ağır bir iddia var. Sorumlularla ilgili soruşturma yapılmış, savcılar tutuklama talebinde bulunmuş, mahkeme de tutuklama kararı vermiş. Bu arada Anayasa Mahkemesi, anayasayı açıkça hiçe sayarak kendini mahkemenin yanına koymuş, bireysel başvuru hakkıyla ilgisi olmayan bir karar vermiş. Yargı süreci bitmemiş. Bitmediği halde tutukluluk süreci içinde bu kişiler için AYM bir karar vermiş. Çok daha önceden yapılmış binlerce başvuru görüşmeyi beklerken bu davada yargılanan kişilerin tutukluluk halleriyle ilgili çok hızlı bir süreç işletilmiştir. Bu aceleniz ne? Ne oldu ki acele ettiniz. Mahkeme yetkisi olmadığı halde işin esasına girerek karar vermişmiştir. Önce kararı günler sonra da gerekçeyi açıklamıştır. Sayın Başkan bana daha önce söylemişti, gerekçeyi hazırlamadan asla karar vermeyiz. Bu olayı yaşayınca gerçekten çok üzüldüm. O makamda olana dürüstlük yakışır. Çünkü önceki başkanı gerekçe hazırlanmadan alelacele kararlarda eleştiren bu arkadaşımız bu defa alelacele böyle bir kararı açıklama konumuna getirmiştir. Geç de olsa kamuoyuna ilan eden gerekçede her şey var ama yapılan bu tutukluluğun izahı yok. AYM başkanın da içinde yer aldığı son dönemde en büyük saldırılardan birinin somut örneği olan bir konuda ülkesinin ve milletinin aleyhinde karar almakta çekinmemiştir. Mahkeme casusluktan tutuklamış, siz ne diyorsunuz peki? İlk mahkeme kararında direnebilirdi. O zaman AYM ne yapacak, bir de onu görelim. Bence o verdiği kararda direnmiş olsaydı, inanıyorum ki, dengeler çok daha farklı gelişecekti. Bu konunun yargının bağımsızlığıyla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Anayasadan o maddede bir yeri okuyorlar. AYM'nin verdiği karar herkesi bağlar. Doğru, seni de bağlar. Ben Cumhurbaşkanı olarak vatana ihanetin dışında hiçbir suçla suçlanmam. Ama Anayasa'yı korumak benim de görevim. Ben de diyorum ki, Anayasanın 104. maddesine uy. İlk fıkrasını alıp diğer fıkrasını üstüne koyma. Geçmişte nasıl paralel örgüt tarafından çökertildiğinde karşısına dikilip mücadele ettiysek bu konuda da aynı şekilde mücadele etmeliyiz. Cumhurbaşkanı olarak bunu gözetmekle yükümlüyüm. Bu konuya kim karşı çıkarsa karşısında beni bulur. AYM böyle bir yola girerse milletim adına itimadına layık hareket ederim. Yoksa layık olmamış olurum, mesele bu. Milletin, ülkesinin çıkarlarına saygı duymayan kuruma ben de bu karara saygı duymuyorum. Anayasa Mahkemesi'nin kendi varlığını, meşruiyetini tartışmaya açacak bu tür yollara temenni ederim ki bir daha tevessül etmez. Biz eleştirilen değil takdir edilen bir AYM istiyoruz. 

BU NASIL BİR TERBİYEDİR? BUNLARDAN HİÇBİR ŞEY OLMAZ

Ana muhalefetin başındaki adam ne diyor 'diktatör bozuntusu' diyor. Bu nasıl bir terbiyedir? Siz nasıl bir siyasetçisiniz. Nasıl böyle bir ifadeyi kullanırsınız. Bunlardan bir şey olmaz. Bunlar bu ülkede siyaset yapamaz. Tutturmuşlar biz başkanlık istemiyoruz diyorlar. Şimdi dert başka. Onlar 'bu millet bizden çıkarmaz' diyorlar. Ondan dolayı da hiç olmazsa parlamentoya girelim diyorlar. Biri masadan kaçıyor, öteki o yoksa ben de masada kalmam diyor. Çocuk oyuncağı mı? Yeni Anayasa milletimizin geleceğine ışık tutacak bir neticeyi alacağız inşallah.