1
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle;
Adaletli, hızlı, şeffaf ve hesap verebilirlik ilkesi doğrultusunda çalışan bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Güvenlik Konseyinin temel işlevini yerine getirebilmesini temin edecek bir reforma tabi tutulması aciliyet arz ediyor. Bilhassa veto hakkının kullanımının sınırlandırılması yönünde ortaya konulan girişimleri desteklemeyi sürdüreceğiz. Medeniyetler ittifakı, barış için arabuluculuk girişimleri küresel barış için çok değerli toplantılardır. BM verilerine göre dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkeyiz. Bunun maddi, manevi, güvenlik ve sosyal boyutları itibarıyla getirdiği yükü eminim sizler çok iyi biliyorsunuz. Ülkemizin üstlenmiş olduğu bu ağır sorumlulukta gereken desteği ve katkıyı alamamıştır. Artık daha adil yük paylaşımına gidilmesini bekliyoruz. Türkiye kalkınma odaklı insani yardım çalışmasını sürdürüyor. Tüm donörleri insani yardım konusuna daha esnek bir anlayışla yaklaşmasına davet ediyorum. Türkiye uluslararası insan hakları ve mülteciler hukukunun uygulanması noktasında hassasiyetini sürdürecektir. İnsani yardım çalışanların güvenli biçimde görevlerini yerine getirmelerine yönelik her türlü çabayı destekleyeceğiz. Terör örgütün insani yardımları engelleme çalışmalarının her adıma karşı çıkacağız. Burada açıklanan taahhütlerin somut adımlara dönüştüğü gün inşallah farklı bir dünyanın temellerini atmış olacağız.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Dünya İnsani Zirvesi'nde açılış konuşmasında konuştu.
ACININ RENGİ, IRKI, DİLİ VE DİNİ OLMADIĞINI ÇOK İYİ BİLİYORUZ
Güzel İstanbul'da en kalbi duygularımla selamlıyorum. Ülkemize hoşgeldiniz. Tarihin ilk insani zirveye ev sahipliği yapmaktan, sizleri İstanbul'da ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyduğumu özellikle ifade etmek istiyorum. Sıkıntı içinde hayatlarını sürdürmeye çalışan insanlar için zirvenin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Acının rengi, ırkı, dili, dini olmadığını çok iyi biliyoruz. Türkiye, dünyanın 140'ı aşkın ülkesinde insani yardımlarını yürütüyor ve binlerce proeyi hayata geçiriyor. Aynı zamanda 3 milyon Suriyeli ve Iraklı mülteciyi ülkemizde misafir ediyoruz. Varil bombalarından kaçan ister Suriyeli olsun, ister Iraklı olsun kapımızı hiçbir zaman insanlara, insanlığa kapamayacağız, bunu özellikle belirtmek istiyorum. Küresel insani yardım sisteminin tüm yönlerini görme, aksaklıklarını, eksikliklerini bizzat tecrübe etme imkanı bulduk. Mevcut sistem insanlığın acil durumları karşısında ne yazik ki yetersiz kalıyor.
KANLI DİKTATÖRLERİN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ
Artık bu konuda herkes elini taşın altına koymalıdır. Öncelikle insanı merkeze alan küresel yardım sistemini yeniden ele almamız gerekiyor. Birkaç dolarlık sıtma örtülerini dahi ihtiyaç sahiplerine ulaştıramayan, basit aşıları tedarik edemeyen, binlerce çocuğun hayatını kaybetmesine seyirci kalan sistemde sıkıntı var demektir. Bizler ancak ortak çalışırken başarılı olabiliriz. Sayın Genel Sekreter'in sunduğu insani gündem ve sorumluluk alanları bu bakımdan son derece önemlidir. Herşeyden önce mevcut çatışmaların sona erdirilmesini, yenilerin önlenmesini sağlamalıyız. Türkiye olarak arabulucuk çalışmalarını sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Suriye'de şahit olduğumuz gibi uluslararası hukuk ihlallerinin sona erdirilmesi için daha fazla gayret göstermeliyiz. Bu anlayışla elikanlı diktatörlerin peşini bırakmayacağız, insanlığa karşı işlenen suçların cezasız kalmaması için elimizden geleni yapacağız. Yerlerinden edilen kadınlara, çocuklara, engellilere ve tüm mazlumlara daha fazla yardımcı olacağız.
YARDIMLARDA EZBER BOZAN ÇALIŞMALARA İHTİYAÇ VAR
Yardımlara bağımlılığın azaltılması için her milletin kendi ayaklarının üzerinde durmasını temin edebilecek ezber bozan bir çalışmaya ihtiyaç var. AFAD, TİKA, Türk Kızılayı diğer kurumlarıyla insani kalkınma yardımları elele yürüterek farklı bir model sunmaya çalışıyor. İhtiyaçlar her geçen gün artarken maalesef kaynaklar aynı oranda artmıyor. Yardımların finansmanında uluslararası toplum açısından bazı sorumluluklardan kaçma eğilimleri görüyoruz. Bunu çok acı şekilde tecrübe eden ülke Türkiye'dir. Ülkemizdeki sığınmacılar için yaptığımız 10 milyar doları aşmışken, uluslararası katkılar 450 milyon dolarda kaldı. Gözlerini ve gönüllerini İstanbul'dan gelecek mesajlara, taahhütlere kilitlemiş insanlara karşı sorumluluklarımızı bir an olsun aklımızdan çıkarmamalıyız. Bu tarihi zirveyi onurlandıran misafirlere hoşgeldiniz diyor, zirvenin başarılarla dolu olmasını temenni ediyorum. Saygılar sunuyorum.