Hikmet GENÇ
Havalimanından otele varır varmaz buluştuk. Kırmadı bizi, ayağının tozuyla sohbet etmeye başladık…
AK Parti Ankara adayı Mehmet Özhaseki’nin öylesine yoğun bir programı var ki, sohbet esnasında telefonu susmuyor. Bir taraftan danışmanları diğer taraftan kendisi tamamen dolu olan bir sonraki gün için yeni görüşme, randevu taleplerini programına sığdırmaya çalışıyor…
Eskiden adayların “suyunuz akacak, yolunuz yapılacak, çöpünüz toplanacak..vs,” gibi vaatleri önemliydi. Ama artık çıta çok yukarılarda. Beklentiler yüksek.
7 BİN YATAKLI HASTANE
Özhaseki, Ankara’nın üstü örtülü bir hazine gibi olduğunu söyleyerek başlıyor sohbete. Neden böyle düşündüğünü de açıklıyor:
“Ankara aslında değerlerini açığa çıkaramamış bir başkent olarak gözüküyor. Mesela turizmden gerektiği kadar payını alamıyor Ankara. Termal turizminde en az beş tane ilçede müthiş sular var bunlardan istifade edilemiyor. Sağlık turizmi Ankara’da önemli. Şu anda iki tane hastane açılacak 7 bin yatak kapasiteli. Yurtdışında onlarca uçak geliyor insanlar tedavi olup gidiyorlar. Böyle bir ortamdan daha fazla pay alabileceği bir ortam var, bundan istifade edilemiyor. Doğa turizmi aynı şekilde.”
11 KM'LİK YOLDA 411 TARİH
“Bir kültür yolu projesi hazırladım Ankara’dan başlıyor Hacı Bayram’a teleferik hattıyla bağlıyoruz. Oradan Roma hamamına giden oradan Ulus’a giden Anıtkabir’e giden hat 8 km, bir de Atakule’ye çıkan 11 km’lik hat hazırladık. 411 tane. Bu hat üzerinde tarihi binalar var. Cumhuriyet döneminin güzel mimari eserleri var burada, cumhuriyetin ilk yıllarına ait bu önemli eserlerden kimsenin haberi yok. 72 tane müze var üç tanesini gezen Allah’ın kulu yok. Bunları cazip hale getireceğiz.”
SANAYİDE LİDER ŞEHİR
Ankara sanki bürokrasi şehri gibi gözüküyor memur kenti gibi anlaşılıyor. Ankara, önemli sanayi şehirlerinden biri. Kimse bunun farkında değil. İletişim bilişim sanayiinde savunma sanayiinde aynı zamanda iş makineleri sanayiinde bir de raylı sistem ve vagon üretiminden öncü bir şehir. Milyarlarca dolar ihracatı var. Fakat bunları dışarı pazarlayacak bir fuar merkezi bile yok. Dört beş alanda Türkiye’nin lider sanayi şehirlerinden biri Ankara, ama fuar alanı yok. Bunun gibi 11 ana başlıkta belirlediğim projelerim var. Hiçbirini diğerinden ayırmıyorum…
Dikkatimi çeken bir proje vardı, onu sordum Sayın Özhaseki’ye. “Uyanık kütüphane projesi nedir?..”
24 SAAT AÇIK OLACAK
Ankara aynı zamanda öğrenci kenti 17 tane üniversite var. Belli yoğunluk olan yerler var, üniversiteli öğrencilerin çok olduğu semtler var. Buralarda çocuklara yapılacak en güzel şey nedir diye düşündüm. Uyanık kütüphane 24 saat açık olan nöbetçinin olduğu ufak tefek atıştırmalıkların bulunduğu, ihtiyaç anında dışarı çıkmaya gerek kalmadan öğrencinin huzurla çalışabileceği ortamlar.
3Ç= ÇAY, ÇORBA,ÇAMAŞIR
“3 Y”.., “3 G”, vesaireyi biliyoruz da, “3 Ç” nedir Mehmet Bey?” diye sordum…
Gençlere yönelik projelerimizden biri de; 3 Ç.., Yani Çay Çorba Çamaşır… Bunun formülü şu; üniversitenin girişinde (Erciyes Üniversitesi'nde yaptığımız gibi) araçlarla servis edilecek. Çayını ya da çorbanı (üzerlerinde yazılı) kupayla gelip alıyorsun. İstiyorsan ekmek de veriliyor. Ve çamaşır… Öğrenciler elinde çamaşır poşetiyle gelecek. Okulların içinde hizmet için büyük binalar yaptırmaya gerek yok. Bodrumlarda bize iki üç yüz metrelik bir yer yetiyor makineleri koymak için. Sabah poşetiyle gelsin bıraksın çamaşırlarını, akşam giderken götürsün.
Bütçeyi sıkı tutarsanız her proje yapılır
Velhasıl ciddi yatırım gerektiren, büyük projeleri var Sayın Özhaseki’nin. Velhasıl en damar soruya geldik. Sordum; “Peki bütçe nasıl sağlanacak?..”
Sayın Özhaseki; “Kayseriliye para mı sorulur!..” dedi… (Odadaki herkes güldü…)
Ardından çok net bir şekilde açıkladı.
“Tabii ki bu işin esprisiydi. Kayseri’de göreve başladığımda kasası tam takır her taraf borç, maaş ve ikramiye ödeyemeyen bir belediye vardı. O kadar hizmet yaptım, ayrılırken de kasası dolu teslim ettim. Bu işin formülleri var. Özellikle şunu söylemek isterim, belediyeler en çok organizasyon yapabilme kabiliyetine sahip olan kurumlar, onlar vasıtasıyla birçok projeyi bir lira ödemeden yapabilirsiniz. Bakın mesela ben size bedava yaptığım tesisleri söyleyeyim. 33 bin kişilik UEFA stadını yaptırdım devletin kesesinden bir lira çıkmadı. Olimpik yüzme havuzu yaptırdım devletin kesesinden para çıkmadı. 10 bin kişilik kapalı spor salonu ve kongre merkezi yaptırdım devletin kesesinden para çıkmadı.
20 YILDIR YAPIYORUM
Kızılırmak üzerinde baraj yaptırdım devletin cebinden bir lira çıkmadı. Terminal yaptırdım yeni devletin cebinden para çıkmadı. Bunların hepsinin formülleri var. Bunlar zaten siyaset akademilerinde, şimdiki görevim zaten yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısıyım belediyelere tek tek anlatıyorum bunları. Yani bütün bunlar mümkün. Yeter ki çalışın ve doğru formülleri uygulayın. Elbette bazı büyük projeler var, bunları devletle beraber yapmanız lazım. Ve tabii ki elinizdeki kısıtlı bütçe. Bu bütçeyi damlatmayacaksınız sıkıca tutacaksınız, onu da doğru yerlerde önceliklerini iyi belirleyerek kullanacaksınız. O zaman emin olun her proje yapılıyor. Ben bunu 20 sene denedim. 20 sene neticesinde her tarafa borcu olan bir belediyeden kasası para dolu değerleri olan, dağda kayak merkezi, barajlar, raylı sistemler, stadyumlar yapmış alt yapı üst yapıyı yenilemiş, su kanal arıtma dertlerini bitirmiş, yüz binden fazla gecekonduyu yıkıp yeni konut yapmış insanlara teslim etmiş birisi olarak çıktım…”
Velhasıl Özhaseki durup dinlenmeden çalışıyor. Kendinden emin. Ankara’ya güveniyor… Belediyecilik, proje, yatırım, bütçe onun işi…