Başbakan Yıldırım'ın konuşmasından satır başları şöyle;
Konuşmacılar kadınların haklarını elde etme yönünde ne kadar büyük bir mücadele verdiğini ifade ettiler. Mücadele edilerek, bedel ödenerek kazanılan şeyler çok daha kıymetli, çok daha makbuldür. Türkiye, Anadolu topraklarında genç cumhuriyeti kurarken Kurtuluş Savaşımızda kadın, erkek, yaşlı, genç hep beraber mücadele etti. İşte Halide Edip Adıvar'ın Sultanahmet Meydanı'nda istiklal mücadelesinin ateşini adeta yakan kahramanlarımızdan. Bebeğim anasız olur vatansız diyen Nene Hatun'un memleket sevdası, istiklal sevdası erkeğin bu hasletlerinden daha az değil. Sevinçte de beraberiz, üzüntüde de beraberiz. Çünkü erkek kadın birbirini tamamlıyor. Kadın erkek eşit eyvallah, ama bir bütünün iki parçası. Bakan, Başbakan olabilirsiniz sonunda size bir bakan olmazsa hiçbir şey yapamazsınız. Kadınlarınız sadece erkeklere bakmıyorlar, kadınlarımız çocuklarımızı da hayata hazırlıyorlar. Kadınlarımız iş hayatında da önemli yerlere gelmeye başladı. Üst düzey yönetici olmuş çok başarılı kadınlarımız var.
BENİM KİŞİSEL TERCİHİM KADINA KOTA DEĞİL ALAN AÇMAKTIR
Siyasette adından söz ettiren kadınlarımız gittikçe artıyor. Demokrasimiz geliştikçe kendilerini ifade etme, özgüvenlerini kazanma yönünde önemli gelişmeler katettiğini görüyoruz. Kadınlar için en büyük mücadeleyi, hakları kendileri elde etti şüphesiz. Ama adım atılmadan olmaz. Onu da demokrasiyi özümseyen ve kadınlarımızın beklentilerini yerinde, zamanında gören idarecilerle olur. Burada bir korumacılık, bir ayrımcılık asla kabul edemeyiz. Kadına esasında kota ayırmak belki bilinçlenmemiş, yeterince demokrasi anlayışını geliştirmemiş ülkelerde düşünülebilir. Benim kişisel tercihim kadına kota değil, mücadele edeceği alanlar açmaktır. Doğru olan budur. Kota bir korumacılıktır. Korumacılık da gelişmenin önündeki en büyük engeldir. Kadın erkek bir olacağız, beraber olacağız, hayatın zorluklarını birlikte göğüsleyeceğiz, güzelliklerini de birlikte yaşayacağız.
KADINLARIN KÜRESEL ANLAMDA SORUNLARINI ELE ALDIK
Kadınların haklarının güçlenmesi için anayasa değişikliğini biz yaptık. Medeni Kanun'da cinsiyet ayrımcılığına son veren düzenlemeleri biz gerçekleştirdik. Aile reisi tanımlamasında erkeklerin pabucunu dama atan da yine bizim iktadırımızdır. Şimdi aile reisi kadınlar da, erkekler de olabiliyor. Aynı zamanda soyadlarını rahatlıkla kadınlarımız kullanabiliyorlar, kızlık soyadlarını. Miras taksiminde eşit olmayan uygulamalar vardı, erkek çocuğa daha fazla hak tanınıyordu, bunları biz kaldırdık. Eşit işe eşit ücret düzenlemesini de yapan yine AK Parti iktidarımız oldu. Kadın girişimcilere özel destekler hükümetlerimiz tarafından sağlandı. 2010 yılında kadınlara pozitif ayrımcılık uygulayan kararı da aldık. Buraya kadar iyiydi ama bu iyi değil. Pozitif ayrımcılık uyguladığımız zaman erkeklerin hali ne olacak, onu düşünmek lazım. Şimdi hanımlarımız der ki, "Bu kadar yıl siz öne çıktınız, biraz da biz öne çıkalım" diye düşünebilirler, haksız da değiller. Sigortalıların doğum nedeniyle çalışmadıkları süre boyunca dışarıdan çalışmaları, engelli kadınlarımıza erken emeklilik, doğum hediyesi vs. G-20'de ilk defa Kadın-20 başlığı ile kadınların küresel anlamda sorunlarını ele alan ve 2025 yılına kadar 100 milyondan fazla kadının iş hayatına dahil edilmesini sağlayan kararları da yine Türkiye'nin dönem başkanlığında biz aldık.
GELİN HALEP'TEKİ KADINLARIN ACILARINI DUYURALIM
Tüm kadınlarımıza çağrıda bulunuyorum; gelin Türkiye'den yola çıkarak bir vicdan hareketi başlatalım. Devlet, siyaset, STK'lar elele verelim Halep'deki acı çeken kadınların acılarını duyuralım. Hiçbir coğrafyada kadınlarımız ağlamasın diyerek yola çıkalım. Yanıbaşımızda yaşanan insanlık dramına dikkat çekelim. Kin, nefret ve yıkıma karşı gönül diliyle konuşan sevgiyi ve birlikteliği yayan bir hareket içinde olalım.