1
Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti'nin Grup toplantısında coşkulu kalabalığa seslendi. Yıldırım'ın ilk sözleri 'Bismillah' demek oldu.
Çok değerli dava arkadaşlarım. Çok değerli misafirlerimiş, saygıdeğer hanımefendiler, değerli basın mensupları bismillah diyerek ilk günkü aşkla, yeni dönemde millet hizmetine başlıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun. Pazar günü gerçekleştirdiğimiz grup toplantısında, kongreden sonra yaptığımız ilk grup toplantısında sizleri, saygıyla, sevgiyle muhabbetle selamlıyorum. Aynı muhabbeti bütün vatandaşlarımızı bağrımıza basarak buradan tekrar ediyoruz. Erzincan, İzmir tüm mazlum coğrafyanın bu ortak iradesiyle gurur duyuyoruz. Biz sadece bu Anadolu topraklarında Türkiye'nin bağımsızlığı için, güvenliği için, huzuru için gece gündüz demeden, sınır boylarında bekleyen kahraman güvenlik güçlerimizi, polislerimizi, korucularımızı buradan muhabbetle selamlıyoruz. Türkiye'nin bağımsızlığı, toprak bütünlüğü için hayatını seve seve veren kahraman şehitlerimizi şükranla anıyoruz, onları bağrımıza basıyoruz. Gazilerimize Allah'tan acil şifalar diliyoruz.
DAVUTOĞLU'NA MİLLETİM ADINA TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM
Değerli yol arkadaşlarım. Bugün yeni hükümetimiz kuruldu, az önce ilan edildi, ülkemize milletimize hayırlı olsun. Cenab-ı Mevlam'dan yeni dönemde güzel hizmetlere, insanımıza milletimize yapmayı bizlere nasip eylesin. Değerli yol arkadaşlarım, Kaymakçı'yı belgi bizim grup çok bilmez. Ama Kaymakçı demek İzmir demek. Sizler bizim herşeyimizsiniz. Siz olmadan bizim ne günümüz olur. Milletimiz mutluysa, memnunsa biz ondan ancak ve ancak gurur duyarız, sorumluluğumuz daha da artar, daha da güzel hizmet hizmetleri yapmak için canla, başla çalışırız. Kıymetli yol arkadaşlarım, sizlerle birlikte aynı yolda omuz omuza yürümek benim için şereflerin en büyüğüdür, en onurlusudur. Türkiye'ye hizmet etmek bize Allah'ın en büyük lütfudur. AK Parti emaneti, sorumluluğu bize veren rabbime hamdediyorum, şükrediyorum. Partimizin ikinci genel başkanı, değerli yol arkadaşım sayın Ahmet Davutoğlu'nu bir kez daha bu vesile ile ülkemiz, milletimiz için yaptığı güzel hizmetlerden dolayı grubum, milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum.
VESAYETİN KARŞISINDA RECEP TAYYİP ERDOĞAN VARDI
Anlamlı mesajıyla kongremizi onurlandıran AK Partimizin kurucusu, genel başkanımız, liderimiz, Türkiye'nin ilk seçilmiş cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a buradan sevgilerimizi, saygılarımızı iletiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanım, buradan AK Parti Grubu olarak bir kez daha diyoruz ki, yolun yolumuzdur, davan davamızdır, sevdan sevdamızdır. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle, gelecekte de böyle olmaya devam edecektir. 15 yıl önce beraber çıktığımız bu yolda, millet yolunda, ülkemize çok güzel hizmetleri hep birlikte kazandırdık. AK Parti yeri geldi vesayet odaklarının tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Partimizi kapatmaya kalktıklarında karşılarında Recep Tayyip Erdoğan ve yol arkadaşları vardı. Hükümetimize muhtıra verdiklerinde karşısında 'Biz iradeden başka hiçbir güç tanımayız' diyen Recep Tayyip Erdoğan vardı. 'Biz halktan ve haktan başka hiçbir güç tanımayız' diyen Recep Tayyip Erdoğan vardı.
Arkadaşlar heyecanınızı anlıyorum, ancak sesim zaten arıza moduna geçiyor, onun için biraz bana müsaade edin, bir 10 dakika meramımı anlatayım, ondan sonra istediğiniz kadar, coşkuya serbestsiniz. AK Parti son 15 yılda Türkiye'yi nereden aldı, nereye götürdü? Bu salonda bulunan arkadaşlarımızın hepsi buna şahittir, milletimiz buna şahittir. 2001 kriziyle yerle bir olmuş bir Türkiye, insanlar artık geleceğe yönelik ümitlerini kaybetmişti. Esnaf siftah yapmadan dükkan kapatıyordu. Öyle bir hal almıştı ki, Başbakanlık'ın önüne getirip kasasını, masasını bırakanlar vardı. AK Parti milletimizin teveccühüyle böyle bir zamanda işbaşına geldi. Kalkınma dedi, hemen Türkiye'nin kriz sonrası bozulan ekonomisini süratle düzeltti. Öylesine reformlar, öylesine dönüşümler gerçekleştirdik ki, 2013 yılı Mayıs'ı geldiğinde IMF'ye olan borç bitmişti. Düşünün bir ülke, Türkiye gibi bir ülke, Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar'ın istikrar merkezi Türkiye IMF'nin memurlarından talimat alacak konuma gelmişti.
BİZİM SANDIK VE MİLLETTEN BAŞKA DAYANAĞIMIZ YOK
Bu olay bu milletin onuruna dokunan bir işti. Bugün IMF'yi göndermekle kalmadık, IMF'ye dedik ki "İhtiyacınız varsa, ihtiyacı olan ülkelere kredi açmaya hazırız". Nereden nereye gelen bir Türkiye var? AK Parti bütün bunları yaparken bazıları da boş durmadı. Yeri geldi Cumhurbaşkanlığı seçimi yapacağız hatırlayın, bir icat çıkardı. 367 garabeti! Hukuk icadı. Bugüne kadar Cumhuriyet tarihinde Cumhurbaşkanının nasıl seçileceği belli. Defalarca uygulaması var. Bütün bunlar bir kenara bırakıldı, yeni bir içtihat, bir hukuki bir formül geliştirildi. Aslında bu vesayetin başka bir şekliydi. Milli iradenin gücünü arkasına alan AK Parti'nin, millet iradesinin gereğini yapmasını önleyen bir girişimdi. Ne dedik, madem öyle işte böyle, buyrun sandık, dedik. Ve AK Parti gerçek sahibine gitti. Sandığa gitti. Bizim sandıktan başka, milletten başka dayanağımız yok. Biz hatırlı, etkili çevrelere boyun eğen, onların işaretleriyle istikamet belirleyen bir parti değiliz. Biz milletin partisiyiz. AK Parti 2007 seçimlerinde tekrar güçlenerek, çünkü davamız haklıydı, yolumuz doğruydu. Yolumuz milletin yoluydu.
CUMHURBAŞKANIMIZ SORUMLULUĞUN GEREĞİNİ YAPIYOR
Bu sefer Cumhurbaşkanlığı seçimi bu şekilde kilitlenince, dedik ki yine çözüm millettir, millete gidelim. Millete müracaat edelim. Millet kararını verdi. Cumhurbaşkanı madem benim gönderdiklerime seçtirmiyorlar, artık bundan böyle Cumhurbaşkanını ben seçeceğim kardeşim, dedi. Ve Cumhurbaşkanımız Türkiye'nin cumhuriyet tarihinde ilk defa milyonlarca vatandaşımızın oylarıyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanıdır. Bu gerçeği bazıları kabul etmese de cümle alem, dost düşman herkes bunu böyle biliyor, böyle kabul ediyor. Şimdi diyorlar ki, efendim Cumhurbaşkanı memleket meselelerine karışıyor. Eskiler gibi otursun orada, merasimlere gitsin, protokol işlerini yapsın, temsili olsun. Ben soruyorum şimdi milletime; 21 milyon, 21,5 milyon vatandaşın oyunu alan bir Cumhurbaşkanı ne yapacak? Millete karşı sorumluluğu var, 'Ben sorumsusuzum' diyemez. Siyasi sorumluluğu işte Cumhurbaşkanımız da siyasi sorumluluğun gereğini yapıyor. Güvenlik, ekonomi, barış, kardeşlik, kurumların uyum ve ahenk içinde çalışması için her türlü inisiyatifi kullanıyor, bundan sonra da kullanmaya devam edecek.
BU ÖRGÜTÜ SİZLERLE ARAMIZDAN ÇIKARMAYA AHDETTİK
Kongre konuşmamda da bahsettim. Önümüzde önemli konular var. Her konu önemli ama önem sırasına göre dizdiğimizde birinci konu terördür. Ülkemizin enerjisini tüketen, milletimizin barışını, huzurunu, güvenliğini tehdit eden terör en önemli konularımızın başındadır. Buradan bir kez daha ilan ediyorum; milletim rahat olsun. Türkiye'yi bu terör belasından mutlaka kurtaracağız. Şimdi bana soruyorlar, bu operasyonlar ne zaman bitecek? Cevap çok kısa ve net; kanlı terör örgütü sivillerimize karşı silahlı saldırıları tamamen sonlandırıncaya kadar devam edecek. Bu bir. İki; kanlı terör örgütü güvenlik güçlerimize silahlı saldırısını durduruncaya kadar devam edecek. Üç; mutlak surette vatandaşımızın can ve güvenliği sağlanıncaya kadar devam edecek, silahların tamamen yok olup ortadan kaldırılması sağlanıncaya kadar devam edecek. Özellikle bölgede yaşayan vatandaşlarıma sesleniyorum; PKK'nın sizin gibi bir derdi sorunu yok. O bölgedeki sorun sizin sorunununuz. Sizin sorununuz da PKK ve terör örgütüdür. Bu örgütü sizlerle aramızdan çıkarmaya ahd ettik, yemin ettik.
DOSTLARIMIZIN SAYISI ARTACAK DÜŞMANLAR AZALACAK
Türkiye varsa biz varız, milletimiz varsa biz varız. Biz de onlardan aldığımız talimatla bir yandan ülkemizi kalkındırıp Mustafa Kemal Atatürk'ün 2023 hedeflerine, Cumhuriyetimizin yüzüncü yıl hedeflerine, muasır medeniyet seviyesine kararlı adımlarla yürür, işimize devam ederiz. Bugün 65. hükümet kuruldu, açıklandı. Az önce de ifade ettim, hayırlı olsun. Mevlam güzel hizmetler yapmayı nasip eylesin. Bugün yine bu grup toplantısından sonra sayın Başbakanımızı ziyaret edeceğim, bayrak değişimini gerçekleştireceğiz. Bugün yoğun bir gündemimiz var. Saat 15.00'de Meclisimiz açıklanacak, 65. Hükümetin programını Meclis Genel Kurulu'nda okuyacağız ve böylece 65. Cumhuriyet Hükümeti'nin güvenoyu sürecini başlatmış olacağız. Bugün, dün MKYK toplantımızı gerçekleştirdik. Bugün de yakın çalışma arkadaşlarımızı belirledik, onları da sizlere, kamuoyuna duyuracağız. Dolayısıyla yoğun bir gündemimiz var. Türkiye'nin birçok sorunu var. Bölgesel sorunlarımız, AB, Kıbrıs, Kafkaslar ve coğrafyamızda yaşanan karışıklıklar tabiatıyla Türkiye'nin bölgedeki konumunu ve önemini daha da artırıyor. Bu bilinçle ne yapacağız? Yapacağımız çok basit; dostlarımızın sayısını arttıracağız düşmanlarımız sayısını azaltacağız.
EKMEĞİMİZİ YOLLARI BÖLERİZ AMA TÜRKİYE'Yİ BÖLDÜRTMEYİZ
Biz tarih boyunca hep ezilenlerin, mazlumların yanında yer almış bir milletiz. Tarih bize bölgede bugün çok önemli sorumluluklar veriyor. Bu sorumluluğu ya bugün yaparız, yerine getiririz, ya da yaşanacak hayal kırıklığının vebalini tarih boyunca gönlümüzde hissederiz. Milletimize bunu hissettirmeyeceğiz. Esasen Suriye'de yaşanan 4 yılı aşan bu anlamsız savaşı, yüzbinlerce din kardeşimizin hayatına maloldu. Kimisi canlarını kurtarmak için, hayatını tehlikeye attı, yollarda, denizlerde bebekten yaşlısına kadar birçok insan hayatını kaybetti. Bu şartlar altında Türkiye ne yaptı? Geleneksel o misafir severliği ile bağrını, kucağını ölümden kaçan, mazlum, çileli insanlara açtı. 3 milyon insanı bağrımıza bastık, kardeş bildik, ekmeğimizi paylaştık. Ekmeğimizi paylaşırız, böleriz ama Türkiye'yi böldürtmeyiz. Bunu herkes bilsin. Yolları böleriz, milleti böldürtmeyiz. Yolların kralı olmaz, yolları kuralı olur. Biz yolları böldük, hayatları birleştirdik. Yolları böldük, gönülleri birleştirdik.
PARALEL'LE MÜCADELEMİZ TAVİZSİZ DEVAM EDECEKTİR
Bir yandan bölücü terör örgütüyle amansız mücadelemiz devam ederken bir yandan da devlet içinde devlet kurmaya heveslenen, bu anlamda güvenlik güçlerimizi, yargı mensuplarımızın, eğitim camiamızın, sivil toplum örgütlerimizin, cemaatlerin içine sızarak paralel bir yapılanma oluşturan, Paralel Örgüte karşı da mücadelemiz hiç ama hiç kararlılıktan taviz vermeden devam edecek. Şunu herkes bilsin; kimse Türkiye Cumhuriyeti'yle bilek güreşine tutuşamaz. Tek devlet vardır, tek vatan vardır, tek bayrak vardır, tek millet vardır, gerisi fasaryadır. Türkiye, demoratik, laik, sosyal hukuk devletidir. Anayasamız böyledir. Amenna, buna yürekten inanıyoruz ve bu konuda da hiçbirimizin kafasında bir tereddüt yok. Ancak Cumhurbaşkanımızın halk tarafından seçilmesiyle birlikte ne yazık ki, darbe ürünü vesayet anayasası artık fiili durumun ihtiyaçlarını karşılamaktan artık uzaktır. Son 15 yıldır seçime giderken bütün partiler vaadlerinin en başında yeni anayasa vardır, biz de dahil. Ama seçim bitiyor, biri sağa gidiyor, biri sola, biri yukarıya, biri aşağıya gidiyor.
EY MUHALEFET GELİN BU ONURU VE ŞEREFİ SİZ DE YAŞAYIN
Vaat vermek çocuk oyuncağı değildir, millete vaat veriyorsun, 79 milyona vaat veriyorsun. Onlarla akit yapıyorsun, sözleşme yapıyorsun. Bunun gereğini yapmazsanız işte her seçimde aşağı doğru gitmeye devam edersiniz. Şimdi önümüzde tarihi bir fırsat var. Ben burada bir şeyi açık olarak sizlerle ve milletimle paylaşmak istiyorum; değerli kardeşlerim, Cumhurbaşkanımızın fiili durumu, seçimle işbaşına gelmiş bir Cumhurbaşkanının milletiyle ilişkisindeki fiili durumunu Anayasayla uygun hale getirmek biz AK Parti grubunun en önemli işidir, boynunun borcudur. Bu sadece Cumhurbaşkanımızın meselesi değil, bu Türkiye Cumhuriyeti'nin gelecek meselesidir. 60-80 darbeleriyle oluşan bu anayasa ile Türkiye artık yoluna, 2023 hedeflerine gidemez. Bu elbise bu bedene dar geliyor. Biz inşallah Başkanlık Sistemi dahil anayasayı, yeni anayasayı gerçekleştirmek için gerekli çalışmaları hemen başlatacağız. Benim buradaki çağrım şu; diğer gruplara 'gelin Türkiye'de milletin beklentisi olan sizlerin her seçimde de vaadiniz olan bu yeni anayasayı hep birlikte yapalım. Bu şerefe, bu onura siz de ortak olun. Eğer her zamanki gibi ipe un sererseniz, biz ne yapacağımızı biliyoruz. Zihnimiz berrak, yolumuz aydınlık. Gereğini de yapacağız'.
BUNDAN SONRA GELİR DAĞILIMINI DAHA DA İYİLEŞTİRECEĞİZ
Bu ilk grup toplantısında bütün mevzuları konuşmamıza gerek yok. Daha çok zamanımız var, daha çok şey konuşacağız. Yeni dönemde diğer önemli bir konumuz da ekonomi. Ekonomi demek banka demek değil. Ekonomi demek para demek değil. Ekonomi demek üretmek demek. Alın terini, akıl terine katmak demek. Gençlerimize, kadınlarımıza iş bulmak demek. Onun için yeni dönemde Türkiye'nin mali disiplininden asla taviz vermeden, yatırımlarının arttırılması için Türkiye'nin her bölgesine yatırım yapılması için üretimi, istihdamı tüm gücümüzle teşvik edeceğiz, destekleyeceğiz. Adeta yatırımcının önüne turkuvaz halı sereceğiz. Çünkü üretmeyen, iş aş oluşturmayan, ürettiğini satamayan, pastayı, ekmeğini, somununu büyütemez. Bunu yaparken elde edilen bütün katma değerleri, bütün refahı vatandaşlarımızın bütün kesimleri arasında mümkün olduğunca adil paylaşımını sağlayacağız, bunun da tedbirini alacağız. Emeklimize, çalışanımıza, iş alemimize, kamu çalışanlarına, çiftçimize, köylümüze, engellemize her türlü hakları, her türlü imkanı, eldeki bütçeye, büyüklüğüne orantılı olarak bugüne kadar nasıl verdiysek, bundan sonra gelir dağılımını daha da iyileştirerek yapmaya devam edeceğiz.
BİZ 3 MİLYONU BAĞRIMIZA BASTIK AVRUPA DUVARLARI YÜKSELTTİ
Birinci ve vazgeçilmez önceliğimiz üreterek büyüyen ekonomi olacak. Üreterek büyüyen, iş, aş oluşturarak büyüyen bir ekonomi olacak. Bu konuları gerek bugün hükümet programımızda okurken, gerekse önümüzdeki günlerde grup toplantılarında, çeşitli vesilelerle sizlerle paylaşacağız. Bugün ülkemizde büyük bir zirve devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımız ev sahibi. Dünya İnsani Zirvesi. Bütün dünya insanlığını dünya için, mazlum ve mağdur milletler için neler yaptığını, neler yapmadığını İstanbul'da anlatıyor. Kimileri günah çıkarıyor, kimileri ise sesini dünyaya duyurmaya çalışıyor. Bunun ev sahipliğini de Türkiye yapıyor. Türkiye gösteriş meraklısı bir ülke değil. Türkiye gerçek anlamda bağrını yoksula, mazluma açan bir ülkedir. 3 milyon insanı bağrımıza bastık, Avrupa ülkeleri ne yaptı? Duvarları yükseltti, duvarı yükseltmekle 54 milyona ulaşmış göçmenleri görmezlikten gelemezsin.Dünyanın üzerine düşen, dünyanın yönetiminde söz sahibi olan ülkelerin sorumlulukları layıkıyla yerine getirmemelerinin en büyük neden olduğunu milletime buradan ilan ediyorum.
TÜRKİYE MAĞDURLARIN HAKLARINI KORUMAYA DEVAM EDECEK
Türkiye bundan sonra da mazlumların, mağdurların haklarını korumaya devam edecek. Bölgesel barış, huzur ve kardeşliğe katkı sağlayacak. Her türlü hayırlı işin arkasında olacak. Ben bu duygularla tekrar haftamız hayırlı olsun. Meclis çalışmalarımızın, hükümet çalışmalarımızın milletimize, ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, sağolun, varolun.