Türk Dil Kurumu sözlüğüne baktığınızda gündelik yaşamda kullandığımız birçok kelimenin bambaşka anlamlarını fark edersiniz. Mesela ‘sine’ şöyle açıklanmış: ‘1. Göğüs, 2. Gönül, yürek 3. Bağır, iç’. ‘Göğüs’ kelimesi ise ‘1. Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve kalp, akciğer vb. organları içine alan bölümü, sine, 2. Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı, 3. Bu bölümün içindeki organlar, 4. Meme’ şeklinde görülüyor.’ Meme kelimesine baktığınızda da ‘1. Yavrularını emzirmek için, memelilerin göğsünde türlü biçim ve sayıda bulunan, meme başı denilen çıkıntıları olan organ, bicik, emcek, emcik, 2. Vücudun herhangi bir yerinde oluşmuş küçük çıkıntı’ anlamları mevcut. Kelimelere takılmanın başka bir sebebi de hastanın şikayetlerini ifade etmede zorlanması. Her nedense, özellikle belli kesimlerde, ‘meme’ kelimesini kullanmak tabulaştırılıyor. Oysa TDK’ya göre kısaca ‘çıkıntı’ demekten fazlası değil.
Asla gözardı edilmemeli!
Anlamını ister basitleştirelim ister yüceltelim, meme konusunda göz ardı edilmemesi kavram ‘meme kanseri’. Dünyada sekiz kadından birinde gördüğümüz istenmeyen misafir. Üstelik öyle haber vererek de gelmiyor. Uzun zaman içinizde büyüyor ve beklemediğiniz bir anda hayatınızın orta yerine yerleşiveriyor. Peki, gerçekten bu kadar kötü mü bu meme kanseri? Hali hazırda tanısını koyduğumuz, cerrahi tedavisini yaptığımız bu insanların sonrasındaki hayatlarını hayranlıkla izlediğimi itiraf etmeliyim.
Alınması gereken önlemler
Sağlıklı ve karma beslen, spor yap, kilo ver, karanlıkta uyu ve elbette sigardan uzak dur. Bunlar açılabilir ancak her yerde bu konular ile ilgili onlarca yazı bulmak mümkün. Özellikle diyet konusunda ise benim kişisel fikrim, aynı avukat, doktor ya da diş hekimi gibi herkesin düzenli kontrolünü yaptırdığı bir diyetisyeninin olması. Çünkü herkesin bedeni ve vücut ihtiyaçları farklı. Bunun yanında spor dediğimiz her gün saatlerce spor salonunda vakit geçirmek değil. Hafta da 3 ya da 4 gün kendinize ayıracağınız yaklaşık 1 saat. Bu yürüyüş, koşu, yüzme ya da yoga, pilates, vb. spor dalları olabilir. Peki, sağlıklı yaşamak her şeyden koruyor mu? Maalesef hayır! Bu, sağlıklı yaşamanıza rağmen karşılaşabileceğiniz meme kanserini erken tanımanızı sağlayan önemli bir husus. Ülkemizde meme kanseri tarama programı 40 yaşından sonra yapılacak yıllık genel cerrahi doktor muayenesi ve iki yılda bir yapılacak olan mamografiden ibaret. Her şeye rağmen kanser olabilir misiniz? Evet! Peki, korkmalı mı? Hayır! Çünkü erken tanı almış meme kanseri artık yaşam süresini kısaltmıyor. Meme kanserinin felsefi boyutuna dönecek olursak; her şeye rağmen memesinin tamamı alınmak zorunda kalmış, kemoterapi nedenli saçları dökülmüş bir kadının savaşçı ruhuyla gülümsemesi bana bu dünyadaki en estetik şey gibi geliyor. Yaşasın kanser savaşçısı kadınlar, yaşasın bu güçlü kadınların her zaman yanında olan erkekler!