Yazar David Morris, ‘Ağrının Kültürü’ adlı kitabında ‘Vücutta kontrol altına alınması zor iki duygu vardır; birisi aşk, diğeri ağrı. İkisinin de kendi kuralları vardır ve bu kurallar kişiden kişiye değişir’ der. Gerçekten de ağrı hissi, bedensel, zihinsel ve sosyal yönleri olan kompleks bir deneyimdir. Dünya Sağlık Örgütü ağrıyı, ‘bir doku hasarıyla birlikte olarak ya da hasar olmaksızın ortaya çıkan, geçmiş deneyimlerle şekillenen hoş olmayan his’ olarak tanımlamaktadır. Ağrı insanları hekime gitmeye zorlayan en sık rastlanan şikayettir. Ağrının tam olarak ölçümü doğası itibarıyla imkansızdır. Ancak tedavi sürecini takip edebilmek amacıyla hekim hastadan genellikle ağrısının şiddetini 10 puanlık bir cetvel üzerinde belirtmesini ister. Bilimsel olarak ağrı süresine, kaynaklandığı organa veya oluş mekanizmasına göre çeşitli şekillerde sınıflanabilir. En yaygın değerlendirme süreye dayalı olarak yapılan kısa süreli (akut) ve uzun süreli (kronik) ağrı şeklindeki sınıflamadır.
6 AYI GEÇEN AĞRI HAFIZAYA KAZANIR
Akut ağrı genellikle bir travma, ameliyat veya belirlenebilir bir sebebe bağlı, ilaç tedavisine çok iyi cevap veren ve kişi için uyarıcı bir alarm kabul edilen ağrılardır. Oysa kronik ağrı, çoğu zaman hastada görülebilen bir zedelenme olmadan veya hastalık görünürde iyileştikten sonra ortaya çıkar, ağrı bedenin neredeyse hemen tamamını etkilediği için ilaç tedavisine cevap son derece sınırlıdır ve kişiye faydalı bir yönü olmadığı gibi birçok bakımdan hayatı zorlaştırır. Kronik ağrıya iştahsızlık veya aşırı yeme, kabızlık, psikiyatrik belirtiler, cinsel aktivite azalması gibi yan hastalıkların eklenmesi ile durum daha da karmaşık bir hal alabilir. Süresi 6 ayı geçmiş kronik ağrı, hem omurilik hem de beyin hafızasına kazındığı için tedaviyle silinmesi zorlaşır. Algoloji bilim dalı uzun süreli kas eklem, boyun-bel fıtıkları, düzleşme, kireçlenme, kas romatizması, baş ağrıları, migren, ameliyat sonrası geçmeyen ağrılar, kansere bağlı ağrılar gibi ağrılı durumların teşhis ve tedavisi ile ilgilenen bir tıp dalıdır. Algolojide ağrı tedavisinde ilaçların yanı sıra, ağrıyan bölgeye yapılan ilaç enjeksiyonları, sinir ısıtma/dondurma işlemleri, ozon tedavisi, plazma (PRP) tedavisi, ilaç pompaları gibi yöntemler kullanır. Ayrıca hastanın hastalığını oluşturan fiziksel ve sosyal ortam faktörleri de düzeltilerek tedavi başarısının kalıcı olması amaçlanır.
HANGİ AĞRILARDA DOKTORA GİDİLMELİ?
- 20 yaşından önce ve 60 yaşından sonra ortaya çıkan ağrılar.
- Yüksek ateşin eşlik ettiği ağrılar.
- İsteğe bağlı olmayan kilo kayıpları ile ortaya çıkan ağrılar.
- Uyuşmanın eşlik ettiği ağrılar.
- Geçmişte geçirilmiş kanser öyküsü olan kişilerdeki ağrılar.
- Kortizon tedavisi altındaki hastalardaki ağrılar.
- Hastanın ‘ben daha önce bu şekilde /bu şiddette bir ağrı yaşamadım’ diye tarif ettiği ağrılar.
- Ağrıların kronikleşmemesi için mutlaka dengeli beslenmeli, fazla kilo alımı kontrol edilmeli, düzenli egzersiz yapmalı, günde ez az 2 litre su içilmeli ve stresten mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.