Gatafân kabilesinden Nu’aym bin Mes’ud îmâna gelmiş ancak henüz Müslüman olduğunu ilân etmemişti. Nu’aym bin Mes’ud Arap kabileleri ile Yahûdîler arasında bir anlaşmazlık çıkardı ve harbin seyri değişti.
Efendimiz(sas) öğle ile ikindi vakti arasında Cenâb-ı Hakk’a niyâz ederken kendisinde bir memnuniyet eseri görüldü. Allah Teâlâ tarafından İslâm ordusuna yardım olunacağı müjdelenmişti.
Allah’tan(cc) yetişen yardımın ardından karanlık bastı. Ebû Süfyan ümitsizlik içinde “Ey topluluk! Burası oturup kalacak yer değildir. Kurayzoğulları ile de aramızda anlaşmazlık çıktı. İşte ben gidiyorum. Siz de göç ediniz.” diyordu.
Ebû Süfyan devesine binip gitti. Öteki Kureyş kabileleri de onun arkasından hareket etti. Müşrikler geceleyin kalkıp giderken hayli erzak ve diğer eşyalarını bırakmışlardı. Ertesi gün Müslümanlar onları toplayıp orduya getirdiler. Bundan başka hurma ve zahire(tahıl) yüklü yirmi deve ele geçirdiler. İslâm askeri o develerin çoğunu kesip yediler. Bol bol hurma da yiyip karınlarını doyurdular. Kıtlık gitmiş ve bolluk meydana gelmişti.
Efendimiz(sas) ashâbına hitâben şöyle hitap etti:
“Artık nöbet size geldi. Bundan sonra Kureyş müşrikleri sizin üzerinize gelecek değildir.”
Bu muhârebede müşriklerin dört askeri öldü. Müslümanlardan da beş asker şehid oldu.