Bu ilk ezanı Bilal-i Habeşi okurdu. Saatin olmadığı o dönemlerde böyle bir sahur uyarısı çok önemliydi. Osmanlı döneminde de, imsaktan önce sahur vaktini duyurmak için Allah'a hamd ü sena, Peygamber Efendimize salat ve selam okunurdu. Buna "temcit" denmektedir. Hatta o dönemde akşamdan hazırlanmış pilavlar ısıtılıp, sahur vakti "temcit" okunurken dağıtılırdı ve yenirdi.
HİÇ ACELE EDİLMEZDİ
Peygamberimiz, iftarda acele edilmesini isterdi ve iftarın hurma veya su ile yapılmasını tavsiye ederdi. Enes b. Malik şöyle anlatır: "Resulullah Efendimiz akşam namazını kılmadan önce birkaç taze hurma ile eğer yoksa kuru hurma ile iftar ederdi. O da yoksa su ile orucunu bozardı." Peygamberimiz, iftar sırasında dua edilmesini isterdi ve "Her oruçlunun iftarını açtığında reddedilmeyen bir duası vardır" derdi. Kendisi de ellerini açarak; "Allah'ım, senin için oruç tuttum. Senin verdiğin rızık ile iftarımı ettim!" diye dua ederdi. (Ebu Davud, Sıyam, 22.) Peygamberimiz, iftar sofrasına başka insanların da çağırılmasına ve beraber iftar edilmesine teşvik ederdi. Günümüzde de Mekke'de Kâbe ve Medine'de Mescid-i Nebi başta olmak üzere birçok cami ve mescitte bu şekilde iftar sofraları kurulur ve insanlar iftarlarını yaptıktan sonra akşam namazlarını birlikte kılar.