İslam’da asla zorlama olmaz

Oruç tutamayanları hor görmek dinimiz tarafından reddedilmiştir. Hz. Muhammed “Nice oruç tutanlar vardır ki, onlar için oruç değil, sadece bir açlık ve susuzluk vardır” buyurmuştur. 

Hazırlayan: Dr. Arif Arslan  e-mail: arifhoca@hotmail.com 

Oruç tutmayanları dinsiz veya kâfir görüp saldırmak yalnız İslâmi değil; insani bir davranış olmaktan bile uzaktır. Bilindiği gibi dinimizde hastalar, yaşılar, yolcular ve hamile kadınlarla, çocuk emziren kadınlara oruç tutmama ruhsatı (hakkı) verilmiştir. Bunun yerine, ya sonra iyileşince kaza etme, ya fidye verme veya imkânı yoksa sadece tevbe etme hakkı tanınmıştır. Hatta hiçbir mazereti olmayalar bile tutmaya zorlanamaz. Bu yüzden biz oruç tutuyoruz diye, tutmayanlara saldırmak, aşağılamak, hor bakmak olmaz. Bu tür bir davranış sonra:  

“Ben tutuyorum sen niye tutmuyorsun?” gibi, anlamsız bir öfkeye dönüşür ve oruçtan beklenen güzel huylu insan olma özelliğini örter, orucun sevabını da giderir. Belki de sadece mecburen aç kalmış biri durumuna bile düşürür. Nitekim Rasülullah (s.a.v) Efendimiz; “Nice oruç tutanlar vardır ki, onlar için oruç değil, sadece bir açlık ve susuzluk vardır” buyurmuştur. 

Çevremizi soğutmayalım 

Oruç tutmayanlara hoş görülü davranıp samimiyetten ayrılmamalıyız. Eşimiz, çocuğumuz, yakınımız veya arkadaşımız bile olsa bunu yapmak lazım. “Dinde zorlama yoktur” ayetinin bir anlamı da şudur ki: “Namaz oruç ve benzeri farzlar ve hatta iman için bile zorlama! Çünkü zorladığın adamı tamamen kâfir edersin, azıcık imanı bile varsa kaybeder; hem onu hem kendini büyük günaha sokarsın.” Buna hiç gerek yok! Nazın sözün geçiyorsa tatlı bir dille ikaz etme şansın varsa edebilirsin ama başına odunla vurur gibi değil. Zaten hep böyle yaparak İslam’a karşı çevremizi ve insanımızı soğuttuk. Buna hakkımız yok. Katiye kimseyi dışlama yetkimiz yok. Bir kere Allah zorlamayın derken, kendisi bile zorlamazken bize ne oluyor! Biz Allah’ın emniyet müdürü, polis veya zabıta amiri veya memuru muyuz? Yok, öyle bir yetki. Peygamberimize bile; “Allah dileseydi ortak koşmazlardı. Biz seni onların başına bir bekçi yapmadık. Sen onlara vekil (onlardan sorumlu) da değilsin.” (En’am, 6/107) “Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.” (Nisa, 4/80) Madem Allah onları iradeleri ve tercihleri ile baş başa bırakmış, bize ne oluyor?

İlmihal köşesi  

Adetli ve doğum yapmış kadınlar oruç tutmalı mı?

Hayır, kadınlara bu günlerde oruç tutmak caiz değildir. Hayız veya nifas (lohusalık) halinde kadınların oruç tutmaları haramdır; oruç tutmaları halinde tuttukları oruç geçerli olmayacağı gibi günah işlemiş olurlar. Onlar bugünlere denk gelen ramazan oruçlarını daha sonra kaza ederler. 

Rüya tabirleri 

Rüyada Peygamberimiz Hz. Muhammed'i (s.a.v) görmek

Sahih bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur. “Her kim beni rüyasında görürse o, gerçek olarak beni görmüştür. Çünkü şeytan bana benzer bir surete giremez.” Rüyada Hz. Muhammed (s.a.v)’i gören kimsenin daima durumu iyi ve gönlü şen olur. Eğer o kimse üzüntülü ve kederli ise, üzüntü ve kederinden kurtulur veya hapis ise hapislikten kurtulur. Rüyasında Resul-i Ekrem (s.a.v.)’in kendisi ile ilgilendiğini veya bir şey öğrettiğini yahut namazında veyahut tarikatında ona uyduğunu görmek, mal mülk sahibi olur veya iyilik yapan dini tebliğ eden bir kimse olur. Resûlullah (s.a.v)’in güzel bir şey yedirdiğini veya layık bir hırka ve elbise giydiğini ya da ona hayırlı dua ettiğini gören kimse de ya mülk sahibi olur ya da adil, iyilikle emreden ve kötülükten alıkoyan bir kişi olur. 

Günün Ayeti

“Andolsun ki biz Lokman’a, Allah’a şükret diye hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendi faydası için şükreder. Kim de nankörlük ederse, hiç şüphe yok ki, Allah ganidir, her ham de O lâyıktır.” (Lokman, 31/12.)

Esmaü’l-Hüsna 

El-Vehhâb (14)

El-Vehhâb: Karşılıksız ve sebepsiz olarak bolca ihsan eden, ikram ve hediyelerde bulunan. Yüce Allah, bu isminin gereği olarak, dilediğine ilim, hikmet ve hidayet, dilediğine de mal-mülk, makam-mevki ve şan-şöhret ihsan eder. Bu ihsan ve ikramları iyiye kullanmak ve ona şükretmek de bize düşen görevlerdendir… El-Vehhâb isminin zikri (14) adettir. Zikir saati Zühre, Cuma günüdür.  Cuma günü Zühre saati, sabah güneş doğarken ve ikindi sonrasıdır. Gece ise akşamdan bir saat sonrası ile gece yarısından sonraki ilk saattir.   

Sırları ve hikmetleri

- El-Vehhâb, sırları ve hikmetleri çok olan ve her işe vesile bir esmadır. Saymakla bitmeyen sırları ve hikmetlerinden bazıları şunlardır: 

- Bir kimse her beş vakit namazın farzını kılıp Selâm verdikten sonra yerinden ayrılmadan 14 (on dört) kere bu ismin zikrine devam ederse, yaşadığı sürece yokluk ve geçim sıkıntısı çekmez. Yüce Allah o kimseye bu ismin zikri hürmetine bol dünyalık verir. 
- El-Vehhâb ismini çokça zikreden kimsenin kısmeti geniş ve rızkı bol olur. Sabah namazından sonra 186 defa zikre devamı daha uygundur. 
- Kalp ve damar hastalıkları için de “el-Vehhâb” ve en-Nûr esmalarının birlikte okunması tavsiye edilmiştir. Bu iki esma “Celle Celâlüh” ile birleştirilerek, üçlü bir terkip halinde okunmalıdır.

ESMA ZiKRi KÖŞESi

Bu köşede her gün bir harften 10 ismin ebcedini ve esmasını vereceğiz. A harfinden başlayarak 29 gün 29 harften 290 ismin esmasını vermiş olacağız. Daha fazlasını merak edenler “Esma Zikri” kitabımıza bakabilirler. İlk 10 isim ebcedi ve esması şunlar: 

Gamze: 1052.....................................Yâ Ganiyy: 1060 
Ganimet: 1500.....................................Yâ Hâfid: 1481 
Gaye: 1061.........................................Yâ Ganiyy:1060 
Gazel: 1037...........................................Yâ Azim: 1020 
Gizem:77................................................Yâ Hakîm: 78 
Gonca: 1063.....................................Yâ Ğaniyy: 1060 
Goncagül:1119.......................................Yâ Cami: 114
Gökben: 98................................................Yâ Azîz: 94 
Gökçe: 54..............................................Yâ Mücîb: 55 
Gökçehan:705........................................Yâ Varis:707 
Gökçem: 89............................................Yâ Halim: 88 
Gökşen:396........................................Yâ Tevvâb: 409 
Gönül: 82................................................Yâ Mübîn:78 
Gözdenur:298.......................Yâ Sabur, Rahman:298 
Gözen:  83................................................Yâ Hasib:80 
Gülay: 67................................................Yâ Mecîd: 57 
Gülbahar:264......................................Yâ Rahîm: 258 
Güliz: 74....................................................Yâ Celîl: 73 
Gülizar:264.........................................Yâ Burhân: 261 
Gülperi: 268..........................................Yâ Kerîm: 270

Günün hadis-i şerifi

Ukbe bin Âmir (r.a.) rivayet ediyor: “Kul Allah’a isyana devam ettiği halde, Allah hâlâ ona sevdiği dün¬yalık şeyleri veriyorsa, bu ancak Allah tarafından onun için bir istidractır (Helake götüren sebeptir).” Camiü’s-Sağîr, 1:354, Hadîs No: 629. 

Dualar ve niyazlar

DUA İLE TEDAVİ

Ebu Sa’idi’l-Hudri (r.a) anlatıyor: “Cibril (a.s) Resûlullah (s.a.v)’in yanına geldi ve: “Ey Muhammed, hasta mısın? Diye sordu. “Evet!” cevabını alınca, Cibril (a.s) şu duayı okudu: “Bismillâhi erkîke min külli dâin yü’zîke ve min şerri külli nefsin ev aynin hâdisin Allahu yeşfîke: Seni Allah’ın adıyla, sana eza veren bütün hastalıklara karşı, bütün kötü nefis ve hasetçi gözlere karşı sana okuyorum. Allah sana şifa versin, ben Allah’ın adıyla sana dua ediyorum.”  Müslim,  Selam 40, (2186); Tirmizî, Cenâiz 4, (972).