İBRET VERİCİ MENKIBELER (22.06.2016)

Hazret-i Bâyezîd-i Bistâmî kutbiyet makamına çıkartılan Hasan Haddâdî (Demirci) Hazretleri’ni ziyarete gitmiş. Dükkânda onunla sohbet ediyor, Hazret’i dikkatle takip ediyormuş. Bu sırada ezan okunmaya başlamış. Demirci Hasan Efendi çekiçle örse vurmayı bırakıp ezanı dinlerken, “Söylediği söz doğru ama söyleyen yalancı..” diyerek mırıldanmış. 

Bâyezîd-i Bistâmî, “Efendim, doğrusu nasıl olur? Hiç olmazsa şu fakîr, dünya gözüyle bir görebilsem.” buyurmuş. Bunun üzerine Şeyh Hasan Efendi kapıyı kapatmasını işâret etmiş, dükkânı sırlamış. 
Kendisi örsün üzerine çıkmış, ‘Allahuekber’ diyerek ezana başlamış. Hazret’in ayakları altındaki o demir külçe halindeki örs mum gibi erimiş, hamur gibi olmuş. Ezanı tamamlamadan aşağı inen Hasan Efendi, “Galiba müezzine çattık diye bizi de yalancı çıkarttılar. Nefsimiz karıştı herhalde, olmadı.” demiş. 
Hazret-i Bâyezîd, “Yâ Şeyh daha ne olsun! Demir eridi, hamur oldu.” deyince, Şeyh Hasan Efendi, “Erenler, bizim vücûdumuzdan eser kalmamalıydı, demir yerine bizim erimemiz lâzımdı.” buyurarak Bâyezîd-i Bistâmî nezdinde nasıl doğru konuşulması gerektiğinin en yüksek makamlarına işâret etmiş.