HAZRETİ MEVLANA'NIN MESNEVİ'SİNDEN... (02.07.2016)

Vaktiyle gönlü aşkla dolu bir adam vardı. Bu adam gündüzleri eline bir fener alıp çarşı pazarı gezerdi. Boşboğaz biri ona dönüp “Böyle güpegündüz elinde fenerin ne işi var? Bütün dükkânlara girip çıkıp bir şeyler arıyorsun. Gün ışığında fenerle dolaşarak insanlarla alay mı ediyorsun?” dedi.

Adam “Her yerde ilâhî nefesle diri olan ve gönlü marifetle dolu olan Allah(cc) erini arıyorum.” diye cevap verdi. 
Bu sözü duyan biri “Ey bilge adam! Görmüyor musun? Bu çarşı adamlarla dolu, içlerinde elbet aradığın adam vardır.” dedi.
Bilge “Ben hiddetlendiğinde, hırslandığında kendine hâkim olan, nefsin arzu ve isteklerini yenen bir adam arıyorum. O  adam bunların içerisinde var mıdır? Dünya içerisinde bu hâlde olan adamı bana gösterirseniz ben ona canımı fedâ ederim.” dedi.
Bu sözleri duyan başka biri “Pek nâdir bulunan bir şey arıyorsun. Fakat sen herhalde kaza ve kaderin hikmetinden habersizsin. Etrafına iyi bak, sen asıl olanı bırakmışsın, teferruata dalmışsın. Biz insanlar teferruattan ibâretiz, asıl olan ilâhî kader hükümleridir, onun izini sür.” dedi.
Buradaki fenerle gezen rahip Sinop’ta doğan ve Yunanistan’da ölen Diyojen’dir. Çadırının önüne gelip de “Dile benden ne dilersen!” diyen imparator Büyük İskender’e “Gölge etme başka ihsân istemem.” demiştir.