Hazırlayan: Dr. Arif Arslan
Sorumlu olmalı insan, sorumluluk taşımalı ve hangi konularda, nelerden sorumlu olduğunu da bilmeli. Hayatı gelişigüzel, başıboş yaşamamalı. Kendisine, ailesine, köyüne, kentine, ülkesine, milletine katkı sağlamalı. Çocuklarına karşı sorumlu olmalı. Onlara dinini, diyanetini, kitabını öğretmeli; iyi insan olmayı, kul hakkı yememeyi, mazluma yardım etmeyi de güzel ahlak sahibi olmayı da öğretmeli. Hele kendisini hiç unutmamalı. İman, ibadet ve güzel ahlak sahibi olup, bunların geçerli olduğu yerde sağa sola bakınıp durmamalı; eli boş gitmemeli mecburen gideceği yere. Dönüşü olmayan yolculuğa çıkmadan önce, azığını tastamam yapmalı. Kabirde sorulacak sorulara hazırlıklı olmalı… Bu bilinçte yaşamalı hep. Daha büyük çaptaki ailesi olan milletine ve onun geleceği olan, bugünün küçükleri, gelecek nesillere bir şeyler miras bırakmalı. İlim, mal-mülk, eser, akar, para…
Evladınıza gelecek bırakın
Çocukları, başkalarının eline, cebine, himmetine, inayetine bakmamalı. Ellerin insafına bırakmamalı onları. Kimseye muhtaç olmamalılar. Hele bir babaysa, bencil yaşayıp da elde ettiği kazancını; “Benimle mi kazandılar veya dünyaya bir daha mı geleceğim; hayatımı yaşayacağım; bu benim hayatım, istediğim gibi yaşarım” diye, nefsine hitap eden, günaha sevk eden eğlence arkadaşlarıyla, hiçbir hayrı olmayan uzak dostlarıyla gayrı meşru yollarda harcayıp yiyip bitirmemeli.
Arkadan edilen dua kutsaldır
Bir de ülkeye katkı sağlamak ve akarlar yaptırmak, yollar, köprüler, camiler, okullar yaptırmak, nesiller yetiştirmek var. Bunlar, sürekli gelir getiren sadakalardır. İnsanlar, faydalandıkça dua ederler. Ne mutlu bu bilinçle yaşayıp sorumluluk sahibi olanlara…
Günün hadis-i şerifi
Hz. Enes (r.a.)’den rivayet edilmiştir: “İyi ameli (haseneyi) kalpte nur buldum. Yüzde ziynet oluşturur ve amelde de kuvvet hâsıl eder buldum. Hatayı ise kalpte karalık, yüzde çirkinlik ve amelde zaaf olarak buldum.”(Râmûzü’l-Ehâdis, s.459/9.) O halde çok iyilik yapmalı ve çokça tevbe istiğfar etmeliyiz ki, sevabımız çok olsun ve günahlarımız silinsin.
İlmihal köşesi
Günah işleyen dinden çıkar mı?
Günah işleyen kişi, günahkâr olur ama dinden çıkmaz. Günah işleyen günahı inkâr etmedikçe yani “hangi asırdayız ya bu da günah mı olurmuş” diye, günah olan şeyi günah saymaz, haramı helal sayarsa dinden çıkar.
Rüya tabirleri
Rüyada Fatiha-i Şerifeyi görmek
Rüyada Fatiha-i şerife okuduğunu veya dilediğini gören hakkında çeşitli yorumlar vardır ve hepsi de hayırdır ve iyiye yorumlanmıştır. Özetle şöyledir: Zor işleri kolaylaşır, rızkı artar ve parası bereketlenir. Duası kabul edilir. Dindar olur, hastaysa eceli yakınlaşmıştır. Dua ve istiğfar ile meşgul olup hayır ve iman ile vefat eyler. Sağlıklı ise hacca gider ve duası kabul edilir, hayır kapıları açılır; huzurlu ve mutlu olur.
Esmaü’l-Hüsna
EL-VEHHÂB (14)
El-Vehhâb: Karşılıksız ve sebepsiz olarak bolca ihsan eden, ikram ve hediyelerde bulunan. Yüce Allah, bu isminin gereği olarak, dilediğine ilim, hikmet ve hidayet, dilediğine de mal-mülk, makam-mevki ve şan-şöhret ihsan eder. Bu ihsan ve ikramları iyiye kullanmak ve ona şükretmek de bize düşer…
Sırları Ve Hikmetleri
- Bir kimse her gün beş vakit namazın farzını kılıp selam verdikten sonra yerinden ayrılmadan 14 (on dört) kere bu ismin zikrine devam ederse, yaşadığı sürece yokluk ve geçim sıkıntısı çekmez. Yüce Allah o kimseye bu ismin zikri hürmetine bol dünyalık verir.
ESMA ZiKRi KÖŞESi
Bu köşede her gün bir harften 10 ismin ebcedini ve esmasını vereceğiz. A harfinden başlayarak 29 gün 29 harften 290 ismin esmasını vermiş olacağız. Daha fazlasını merak edenler “Esma Zikri” kitabımıza bakabilirler. İlk 10 isim ebcedi ve esması şunlar:
Lâçin: 94....................................................Yâ Azîz: 94
Günün Ayeti
“Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber malını saçıp savurma. Çünkü (malını) saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.” (İsrâ, 17/36-27)
Du alar ve niyazlar
Hz. Câbir (r.a.)’den rivayete göre Rasülullah (s.a.v), şöyle buyurmuştur: Çokça “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” söyleyiniz. Çünkü o, doksan dokuz türlü derdi def eder. En aşağısı da üzüntüdür.” (Râmûzü’l-Ehâdîs, s.71/2.)