Çalısan ve üreten insan Allah’ın sevgilisidir

İnsan güneş gibidir. Nasıl ki güneş kendi çevresinde döndükçe etrafındaki gezegenler varlığını sürdürebiliyorsa, insan da çalışıp çabaladıkça ve hizmet ettikçe varlığını korur. 

Hazırlayan: Dr. Arif Arslan 

İnsan, ailesine, çevresine ve diğer insanlara faydalı; onların varlığını sürdürmesine sebep olmalıdır. Tıpkı güneş gibi… Eğer güneş durursa çevresinde de ne bir gezegen kalır ne kendisi. Bu nedenle bize kâinattan örnekler veren yüce Allah, onları nasıl kendi kudret ve iradesiyle döndürüp hayatlarını devam ettiriyorsa, bize verdiği irade ve güçle de bizim kendi hayatımızı ve bize bağlı hayatları idare etmemizi, hayatın devamını sağlamamızı istiyor. Çalışkan insan daima çevresi tarafından sevilir sayılır ve itibar görür. Allah da hiç şüphesiz yanlış yolda gitse, yanlış işler yapsa bile çalışana çalışmasının karşılığını verir ve vereceğini vadedip “İnsan için çalışıp kazandığından başkası yoktur” (Necim, 53/39) buyurarak, çalışmaya teşvik etmiştir. 

Her işi yapar, kazanç sağlar

Bu nedenle, başkalarının sırtından geçinmek, tembel tembel oturup yatmak, iş beğenmeyip çalışmamak, hazır yiyicilik yapmak, tufeyli yaşamak, ne dinin ne de aklı başında bir insanın tasvip edeceği bir şey değildir. Bu tür kimseler hep başkalarının eline bakar durur. Ya da gayrı meşru yollarla kısa yoldan kazanç elde etme hayalleri kurar durular. Oysa bizim dinimizde çalışmak ve kazanmak öyle kutsal bir yere koyulmuştur ki, Resülullah; “Çalışıp kazanan habibullah’tır yani Allah’ın sevgilisidir” buyurmuştur. Bizzat kendisi, biat etmek için gelen bir çiftçinin yıpranmış, nasırlı ellerini avuçlarının içine alıp yüzüne sürmüş ve onu tebcil etmiş, övmüştür. Boş duran insan çabuk yaşlanır, hayattan zevk almaz ve kimseye hayrı olmadığı gibi kendine de hiçbir faydası olmaz. Çalışkan insan her yerde iş bulur, her işi yapar ve her şeyden kendisine bir kazanç yolunu da bulur çıkarır. 

İlmihal köşesi  

Küfre götüren sözler 4 ‘Kader utansın’ demek doğru mudur? 

Asla doğru değildir. Kader, kulun kendi iradesiyle yapacağı şeyleri Allah’ın sonsuz ilmiyle bilip takdir etmesidir. Kaza da bu takdire, bu bilgiye uygun olarak olayların gelişmesi ve yerine gelmesi demektir. Burada takdir eden Allah olduğuna göre, güya utanması gereken olarak da Allah gösteriliyor. Bu apaçık küfürdür. Kader bir bilme ve bildiğini kaydedip yazma işlemidir. Kader bir dayatma olmadığı için utanması gereken de Allah değil, kuldur.

Rüya tabirleri 

KEHF SÛRESİ

İbni Sîrin’e göre, Kehf suresini rüyasında okuyan veya okunduğunu duyan bütün bela ve musibetlerden emin ve din yolunda halis ve muhlis olur. Kirmânî diyor ki: Kehf sûresini anlamına uygun olarak okumak veya dinlemek, uzun ömre, ahiret mutluluğuna, korktuğu düşmanın şer ve hilesinden Allah tarafından kurtarılmaya işaret eder. Câfer-i Sadık: Kehf suresini rüyasında okuyanın veya dinleyenin, hayatının sonu arzu ettiği gibi olur. Nâfi ve İbni Kesir demişlerdir ki: Ömrü uzun, hâli güzel, dünyada kısmeti ve rızkı büyük ve bol olur. Nablûsî: Hayattan bıkacak derecede yaşar, dinini korur, her cinsten çok mal sahibi olur; ümit ettiklerine kavuşur, düşman şerrinden korunur. 

Esmaü’l-Hüsna 

EL-KÂBİD (903) 

El-Kâbid: Lütuf ve hikmetiyle istediğinin maddi ve manevi rızkını daraltan. Sıkan, daraltan… 

Rûhî Sıkıntılar Ve Çareleri 

- İnsanı sıkan, boğan, bunaltan olaylar vardır. Çünkü ruh ıstırap çektiği zaman sıkıntı hali ortaya çıkar yani kabz hali. Bu durumda sıkan olayı ve sıkıntıyı yaratanı bulmak, çözümü için ona müracaat etmek gerekir. 

- Birinci sebebi günahlar olabilir. Ruh, günahlardan azap duyar ve vicdan sıkılır. Vicdan da ruhun fonksiyonlarından biridir. İyilik ve ibadet yaptığımızda nasıl genişleyip rahatlar ve uçacak gibi olursak, kulluk bilinciyle hareket edip ibadet alışkanlığı olan ve günahlardan kaçan bir insan, istemeyerek de olsa bir günah işleyince ruhu sıkılır, boğulacak gibi olur. Çünkü ruhun yerçekimi günahlardır. 
- İkinci sebebi ise moralimizi bozan işler ve günlük olaylardır. Onlar da zaten yine ruh dünyamıza kötü tesir yapan ve içimize yatmayan şeylerdir ki, bunlarda da bize yapılan haksızlıklar, yani günah bulaşığı olan ve bizim karşısındaki çaresizliklerimizin etkisi vardır. 

Günün Ayeti

“Doğrusu insana çalışmasından başka bir şey yoktur ve çalışması da yakında görülecektir. Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir.” (necim, 53/39-41)

ESMA ZiKRi KÖŞESi

Bu köşede her gün bir harften 10 ismin ebcedini ve esmasını vereceğiz. A harfinden başlayarak 29 gün 29 harften 290 ismin esmasını vermiş olacağız. Daha fazlasını merak edenler “Esma Zikri” kitabımıza bakabilirler. İlk 10 isim ebcedi ve esması şunlar: 

Tenzile: 695...........................................Yâ Vâris: 707 

Tevfik: 596..............................................Yâ Bâis: 573 
Teymur: 656..............................Yâ Mütekebbir: 662 
Tezcan: 458........................................Yâ Fettâh: 489               
Tijen: 467............................................Yâ Fettâh: 489 
Tilbe: 447...........................................Yâ Tevvâb: 409 
Timuçin: 519........................................Yâ Şekûr: 526 
Timur: 656..................................Yâ Mütekebbir: 662 
Timurtaş: 956........................................Yâ Hafiz: 998 
Töre: 611.......................................Yâ Müntekim: 630 
Tufan: 146....................................Yâ Müheymin: 145

Günün hadis-i şerifi

Enes (r.a)’den rivayete göre Rasülullah (s.a.v), şöyle buyurmuştur: “Birbirinize karşı buğz etmeyin, münasebetlerinizi kesmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, çekememezlik yapmayın. Ey Allah’ın kulları Allah (c.c.)’nün emrettiği gibi kardeş olun. Bir Müslümanın, kardeşini üç günden fazla terk etmesi helal olmaz.” (Râmûzü’l-Ehâdis, s.466/5)

Dualar ve niyazlar

Hz. Musa’nın Duası: “Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla! Bizi rahmetinin içine al. Sen merhametlilerin en merhametlisisin.” Biz de kardeşlerimiz, ailemiz ve sevdiklerimiz için böyle dua edebiliriz.