Sevgili okuyucularım 1-31 Ekim arası meme kanseri bilinçlendirme ayı olması nedeniyle, benim de önem verdiğim bu konuyusizlerle tekrar paylaşmak istedim.
Meme kanseri nereden gelişir?
Meme, süt bezleri ve yapılan sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşan bir salgı bezidir. İşte meme kanseri de bu bezleri ya da bu kanalları döşeyen hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla meydana gelir. En sık görüleni de duktal tipidir. Kanser, hücrelerin kontrolsüz çoğalması ve bulunduğu bölgeden başka yere metastaz yapmasıdır. Yani kan ve lenf yoluyla ya da kanserli hücrenin dökülmesiyle yayılmasıdır.
Meme kanserinde risk faktörleri nelerdir?
Meme kanserine hangi etkenlerin neden olduğu kesin olarak bilinmiyor. Kadın olmak bu kanser için en büyük risk faktörü. Çoğunlukla 50 yaş ve üzerinde görülür ancak 1. derece akrabasında meme kanseri hikâyesi olanlar 2 ila 3 kat risk altındadır. Bunun yanında bir kadın ilk adetini ne kadar erken görürse (12 yaştan önce) ve menapoza ne kadar geç yaşta girerse (55 yaştan sonrası) meme kanserine yakalanma riski o kadar artar. Yine otuz yaşından sonra doğum yapmak, az emzirmek de riskler arasındadır.
Peki beslenme?
Beslenme ve çevre faktörü riski etkiliyor. Yağ bakımından zengin beslenme şekli ve obezite meme kanseri riskini arttırırken, düzenli egzersiz ve fiziksel aktivite ise meme kanseri riskini azaltıyor.
Meme kanseri kalıtsal mıdır?
Bilindiği gibi kanser genetik bir hastalık değildir, kanser gen hastalığıdır. Yine kalıtsal meme kanserleri tüm meme kanserlerinin yüzde 5 ila yüzde 10’nu oluşturmaktadır.
Memede ele gelen her kitle kanser belirtisi midir?
Tabii ki değildir. Ele gelen kitlelerin büyük çoğunluğu iyi huylu kitlelerdir. Ancak meme kanserine yakalanan hastaların neredeyse yüzde 70’ine yakın kısmında görülen ilk belirti, ele gelen kitlelerdir. 20'li yaşlarda ele gelen kitlelerin büyük çoğunluğu iyi huylu kitlelerdir. Çoğunlukla ağrısız, hareketli, düzgün konturludur. Zamanla kaybolabildiği gibi, büyüyebilir de. Tedavisi; boyutu küçük olanlarda takip, büyük olanlarda ise cerrahi olarak çıkarılmasıdır. 30'u 40'lı yaşlardaysa, memede ele gelen kitlelerin büyük çoğunluğu kistlerdir. Bunlar ağrılı, her iki memede de birden fazla, yine düzgün konturlu ve değişik büyüklüktedir. Adet gören kadınlarda bu kistler, adet döneminde daha da büyür ve ağrılı olur. Adet sonunda ağrıları kaybolabilir. Bunlarda da takip önerilir. Ancak çok büyük olanların içi enjektörle aspire edilerek boşaltılır.
Bu belirtilere dikkat!
l Memede ya da koltuk altında ele gelen kitle, sertlik veya şişlik. Kitlenin el altında kaymaması, etrafının düzgün olmaması önemlidir.
l Meme başında akıntı, özellikle tek taraflı ve kanlı olması.
l Meme başında içe çekilme.
l Memede büyüme ve şekil bozukluğu.
l Meme cildinde geçmeyen yara veya kızarıklık.
l Meme başında kabuklanmalar ve kızarıklıklar.
l Özellikle 40 yaşından sonra memede kitle ele geliyorsa kanseri düşünmek lazım.
Tanı için ne yapmalı?
Muayene sonrası ultrasonla kitleyi incelemek gerekir. Gerekirse hastanın yaşı ve riski göz önünde bulundurularak mamografi incelemesi yapılması gerekir. Erken teşhiste kendi kendine meme muayenesi oldukça önemlidir. Tespit edilen her kitle uzmana gösterilmeli ve gerektiğinde biyopsiyle tanı kesinleştirilmelidir. Bunun dışında erken teşhis memede tam şifa sağladığından, tarama yöntemleri olan mamografi ve meme ultrasonografisi oldukça önem kazanmaktadır. 40 yaş sonrası şikâyeti olsun veya olmasın tüm kadınların yılda bir mamografi ve gerekirse ultrasonografi çektirmeleri gerekmektedir. 40 yaş öncesiyse ilk tetkik yöntemi ultrasonografi olmalıdır.
Peki, meme kanserinde memenin tümü alınıyor mu?
Meme cerrahisi son yıllarda oldukça gelişti. Artık neredeyse kanser teşhisi konulan tüm memelerde 'Meme Koruyucu Cerrahi' uygulanmakta ve meme dokusunun büyük kısmı yerinde bırakılmakta. Gelişen cerrahi, onkoloji ve aynı seansta yapılan estetik cerrahiler mükemmele yakın sonuçlar doğurduğundan, artık kadınlarımız meme kaybından korkmamalılar.
Son söz!
Kadınların ayda bir yapacakları, 'kendi kendine meme muayenesi' erken teşhisin en önemli ayağını oluşturuyor. Ve unutmayalım ki, zaman hayatın ta kendisidir. Bugün dediğimiz şey aslında yaşanmamış bir geçmiştir. Zaman sensin aslında, an sensin, sen iyiysen zaman iyidir, sen kötüysen zaman kötüdür. O nedenle zamanın kıymetini bilmek lazım. Nasıl ki dostlukların kıymetini bilinmediğinde kaybolursa, zamanın kıymetini bilmediğimizde o da