İmkânsız diye bir şey yok

AYSUN YILDIZ GÜNGÖR
aysun.yildiz@aksam.com.tr

Uyuşturucu kullanımının son zamanlarda artmasıyla, soluğu Ayık Yaşamla Buluşma Derneği’nde (AYBUDER) aldık. Uyuşturucuyla mücadele eden bağımlılar ve bu illetten kurtulan gençleri dinledik.  


Bağımlılık, her geçen gün yaygınlaşıyor. En kötüsü de madde bağımlılarının yaş ortalaması giderek düşüyor. Öyle ki bu haberi hazırlamak için buluştuğumuz AYBUDER kurucularından Seyyide Yörük’le parkta konuştuklarımızı duyan biri, “Benim de oğlum uyuşturucu kullanıyor, size getirebilir miyim?” diyerek geldi yanımıza. Şaşırdım. Aileler gerçekten çaresiz. Uyuşturucu batağına düşen gençler maalesef bu karanlık yolda ailelerini, arkadaşlarını, evlerini, okullarını kısaca sahip oldukları her şeyi kaybediyor… Ayrıca bırakmak isteyenler için bu hiç de kolay olmuyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri arkadaş faktörü. Arkadaş ortamından dışlanma korkusu bu illetten kurtulmayı zorlaştırıyor. Kurtulmak zor ama imkânsız da değil. Bu konuda çalışan pek çok kurum var. AYBUDER (Ayık Yaşamla Buluşma Derneği) de bunlardan biri. Burada oldukça farklı bir tedavi yöntemi uygulanıyor. Bağımlılar kendileri gibi birçok bağımlıyla birlikte kalarak düşünce sistemlerini değiştiriyorlar. Yeni gelen bağımlıyı, eski bağımlılar tedavi ediyor. AYBUDER’in kapısını çaldık ve bu farklı tedavi yöntemini onlardan dinledik. 

TOPLUM BASKISI

AYBUDER’e ilk girdiğimizde bizi karşılayan Uğur Okur oluyor. Dernekte hocalık yapıyor. O eski bir bağımlı. Önce kayıt cihazımızı ona uzatıyorum ve başlıyor anlatmaya: “15 yıllık bir madde geçmişim var. Türkiye’de duyabileceğiniz bütün uyuşturucuları kullandım. Başlamamın nedeni toplum baskısıydı. Sürekli eleştirilme ve başkalarıyla kıyaslanmamdı. Bir gün bu baskılar yüzünden evden kaçtım. Arkadaşlarımı gördüm ellerinde poşet, kahkaha atıyorlardı. Merak ettim neden bu kadar mutlu olduklarını. Poşeti aldım elime ve çektim içime. Ben de gülmeye başladım. Halüsinasyon görüyordum ve kendimi sihirbaz gibi hissediyordum. Zamanla zayıflamaya başladım. Ailem anlamıyordu, eve de gitmiyor, sürekli kaçıyordum. 14 yaşındaydım cinayet olayına karıştım ve sanık olarak ifade verdim. Ailem o olaydan sonra iyice elini ayağını çekti benden. Sonra okuldan atıldım, liseyi bıraktım. Ailem Bursa’ya amcamın yanına gönderdi beni. Amcamın bir aile düzeni vardı. Yengem üstümü başımı yıkıyordu, akşam saat 19.00’da yemeğe oturuluyordu. Bunlar bana ağır geldi ve yine evden kaçtım. 

KENDİME KIZDIM

Hastane banklarında, parklarda uyudum. Başka maddelerle de tanışmam yine bir arkadaş ortamında oldu. Bir ara evlenmek, her şeyi bırakmak istedim ama bu sadece 15 gün sürdü. Konuştuğum kıza durumumu anlattım. Kız o gün Türkiye’yi terk etti. O dönem haberlerde duydum “Bonzai’ye dikkat!” Merak ettim. Rahmetli bir arkadaşım var onunla beraber ormanda içmeye başladık. Ağaçlar, heyelan gibi üstüme geliyordu. Bayılmışım, kalktığımda üstüme başıma kustuğumu gördüm. Parayı hırsızlık yaparak buluyordum. Uyuşturucu kullanmak için mecbur çalmak zorundaydım. 

Vücudumda çok ciddi kesikler vardı. Hepsini dövmelerle kapattım. En son içmemle 11 gün boyunca uyuyamadım. Bursa AMATEM’e gittim ama doktorlarla tartıştım. 

BEN ARTIK YOKUM

Çünkü ilaç tedavisi istemiyordum. Evdekileri aldım karşıma,“Benden ümidinizi kesin. Ben artık yokum” dedim. Çünkü uyuşturucu kullanmaktan ölecektim! AYBUDER’i duydum. Kurucusunun eski bağımlı olduğunu duyunca, beni anlayabileceğini düşündüm ve buraya geldim. Beni en çok etkileyen Yavuz Hoca’nın gelip bana sarılmasıydı. Burada kalmaya başladım. Ertesi gün toplantılara katıldım. Kini, sevgiyi, nefreti konuşmaya başladık. Kimse kimseyi eleştirmiyordu. Her gün toplantılarımız vardı. Bu toplantılar beni olumlu yönde çok etkiledi. Sonra defter kalem istedim ve yaşadıklarımı yazmaya başladım. Kitap okumaktan nefret ederdim, kitap okumaya başladım. Daha sonra eğitimime kaldığım yerden devam etmeye başladım. Sinemaya, tiyatroya gitmeye başladık. İyileşmemdeki en büyük etken ailelerle görüşmem oldu. Karşımda, bir kadın çocuğu için ağlıyordu ve benden yardım bekliyordu. Çaresizliğini anladım. Bunları gördükten sonra şükretmeye başladım. İki buçuk yıl oldu hâlâ buradayım.Bunun tedavisi kesinlikle kendimizle alakalı. Artık günü yaşıyorum, anı yaşıyorum. 26 yıldır yaşamadığım hayatı yaşıyorum ve 26 yıllık ezberim burada bozuldu.”

ELİMİZDEN GELENİ YAPMAYA ÇALIŞIYORUZ

Seyyide Yörük, derneğin kurucularından. "Sivil toplum olarak elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz ama artık ayakta durmakta zorlanıyoruz. Gelirimiz yok. Ben yıllarca madde kullandım. Sonra o dönemlerde bonzai çıktı. İnternetten satışları da vardı. 2011 yılına doğru merdiven altına inmeye başladı. Bonzai çok hızlı yayıldı, ilkokullara kadar indi. 

BU BİR AİLE HASTALIĞI

Bağımlıların hayatında ruhsal olarak yaşadığı boşluklar var. Aslında hepimiz bu boşlukları yaşıyoruz. Madde kullanarak bu boşluğu doldurduklarını zannediyorlar. Bunların çalışmalarını yaptığımız zaman geçmiş çok önemli. Kişi tedavi için ailesiyle geliyor bize çünkü bu bir aile hastalığı. Bağımlı ailesine hem duygusal hem maddi-manevi zarar verebilir. Dolayısıyla aileyle birlikte oluyor tedavi süreci. Bazı bağımlılar “el alem ne der?” diyerek vazgeçiyor. “El alem ne der?” kısmında kulaklarımızı tıkamak gerekiyor. Bağımlılık, çözümsüz bir hastalık değil. Bunu durdurmak mümkün! Bize AMATEM’de defalarca yatan hastalar geliyor. Kişi hastanede yatıp çıktıktan sonra ne yapacağını bilmiyor. İşte AYBUDER bu açığı kapatmak için kurulmuş bir kurum. Balığa karada yaşamasını öğretmek gibi bir süreç…"

ÇOK GENÇ

Henüz yirmi yaşında olan Fatih Aka’ya uzatıyorum kayıt cihazını. Bir yandan şaşırıyorum, yaşı çok küçük hangi arada kullanmaya başlamış derken Aka başlıyor anlatmaya “Sigaraya 10 yaşımda başladım. 12 yaşımdayken taşındık. Gittiğimiz semtte arkadaşlar madde kullanıyordu. Merak ettim ben de denedim. Okulu bıraktım. Sonra ailem durumu anladı beni AMATEM’e götürdüler 13 yaşındaydım. O ara diğer maddelerle de tanıştım. Sonra büyük bir mide kanaması geçirdim o benim her şeyi bırakmam da vesile oldu. Ama bu sadece birkaç ay sürdü. Buraya 31 Ağustos sabahı geldim. Geldiğimde herkes benimle kucaklaştı, sarıldı. Oturdum, sohbet ettik. Cihat hocam bana çok sıcak geldi ve onu rehberim seçtim. Geldiğim ilk gün kalkmaya başladım. Artık yemenin, içmenin ne olduğunu biliyorum. Hayattan zevk alıyorum. Burada eğitimimi de tamamlayacağım.”  

1,5 YILDIR KULLANMIYORUM

Zeyit Üstüne uzatıyorum kayıt cihazını oda henüz 23 yaşında, yedi yıllık bir geçmişi var. “Bir buçuk yıldır kullanmıyorum. Giderek kullandığın madde miktarı artıyor. Bu aynı yemek yemek gibi. 3 tabak yemekle doyan bir 

insan 1 tabak yemekle doymuyor. Gitgide toleransı yükseliyor, işte uyuşturucu da böyle…”