Hem mağdur hem hırsız

Cuma namazı birazdan okunacaktı. Erkan A. abdestini aldıktan sonra camiye girdi. En arkaya geçerek duvara yaslandı. 20 dakika sonra uyuyakalmıştı. Uyandığında büyük bir şokla karşılaştı.

Cuma namazı birazdan okunacaktı. Vatandaşlar yavaş yavaş evlerinden ve işyerlerinden çıkarak camiye doğru hareket etmeye başlamışlardı. Harem Otogarı’nın içindeki cami her cuma tıklım tıklım doluyordu. Yer bulmak çok zordu. Erkan, hızla caminin avlusuna girdi. Abdestini almak için kuyruk beklemek zorundaydı.

SICAKTAN UYUYAKALDI

Nihayet camiye girmeyi başarmıştı. En arkada kendisine yer buldu. Sırtını duvara yaslayarak imamı dinlemeye başladı. Namazın başlamasıyla birlikte herkes ayağa kalktı. Erkan 4 rekâtı kılmıştı. Hutbe başlamıştı. Kalabalık nedeniyle caminin içerisi yanıyordu. Erkan’ın içi geçti. 5 dakika içinde uyuya kalmıştı. Öyle güzel uyuyordu ki rüya bile görmüştü. Gözlerini açtığında etrafında kimse yoktu. Cami boşalmıştı. “Allah! Uyuyakalmışım” dedi.

ULAN BEN DE Mİ SOYULDUM?

Uyuyakaldığı yerden doğrulduktan sonra ceplerinin boşaldığını fark etti. Telefonu, kredi kartı ve parası yoktu. Soyulmuştu. “Ulan ben de mi soyuldum?” diyerek güldü. Suçunu çok iyi biliyordu aslında. Hemen otogarda görev yapan polislerin yanına gitti. "Memur bey camide soyuldum" diyerek derdini anlattı. Polisler hemen müracaatını aldıktan sonra kameraya kayıtlarını incelemeye başladı. Olayın heyecanıyla Erkan çok önemli bir detayı unutmuştu.

KAMERAYA TAKILDI

Üsküdar Emniyet Müdürlüğü Doğancılar Karakolu’na bağlı polis memurları Ercan ve Bülent etrafta hırsızı aramaya başladılar. Kamera kayıtlarında hırsızlık net olarak belli oluyordu. Hırsız, Erkan’ın cebini karıştırdıktan sonra paraları alıp montunu giyerek camiden çıkıyordu. Ercan, şüpheli bir şahısın marketten çıktığını gördü. Bülent’e seslenerek, "Abi bu aradığımız eşgal değil mi?" dedi. İki polis hızla şüpheli şahısa doğru koşmaya başladı. "Dur polis" diyerek kimliğini istediler.

HIRSIZI YAKALADILAR

Durdurdukları kişi İbrahim A.’ydı. Sabıkası birçok hırsızlık olayıyla doluydu. Üzerini arayan polis memuru Bülent, Erkan’ın çalınan cep telefonunu ve parasını bulmuştu. İyi iş yapmışlardı. Birkaç saat içinde cami hırsızını yakalamışlardı. Hemen Erkan’ı arayarak müjdeli haberi verdiler ve karakola davet ettiler. Çalınan mallarını iade edeceklerdi.

BÜYÜKSÜNÜZ ABİ

Erkan güle oynaya Doğancılar Karakolu’na geldi. “Büyüksünüz abi” diyerek polislere gülücükler atıyordu. “Mübarek bir yerde bu yapılır mı ya Allahsız” diyerek bir taraftan da hırsızın kim olduğunu öğrenmeye çalışıyordu. Çünkü meslektaşıydı! Polisler mağdur diye Erkan’a bir çay söylediler. Cep telefonunu ve 300 TL’sini iade ettiler.

KURT POLİS MURAT ŞÜPHELENDİ

Murat yılların kurt polisiydi. Şüphe üzerine birçok olayı aydınlattı. Karakolun en sevilen ve en deneyimli polisiydi. Erkan’ı hiç ama hiç gözü tutmadı. Sanki içine doğmuştu. Bu Erkan da bir şey vardı. Kimliğini istedi. Erkan hiçbir şey anlamadan polislerle sohbet ediyordu. Ne de olsa çalınan malları bulunmuştu. Murat vatandaşlık numarasını girdiği gibi karşısına kayıt çıktı. Erkan polis tarafından aranıyordu. “Yanılmam ben” diyerek arka odaya geçti.

ALIN BUNU GÖZALTINA

Erkan hiç susmadan konuşuyordu. Polis memuru Murat hızla içeriye girdi. Konuyu karakol amirine anlattı. Amir hızla içeriye girerek “Kalk oradan. Alın bunu gözaltına” dedi. Erkan şok olmuştu. “Ne oldu abi?” diye sordu. Erkan da bir kişinin cebinden para çaldığı iddiasıyla aranıyordu. Hemen gözaltına alınarak kendisini soyan hırsızın hemen yanındaki nezarete konuldu.

HIRSIZIYLA KOL KOLA ADLİYEYE

Erkan kafasını duvarlara vuruyordu. “Nasıl unuttum ben bunu?” diye. Kendisi polis tarafından aranırken polise kendi elleriyle gitmişti. Etme bulma dünyasıydı. O birin canını yakmıştı, biri de onun canını yaktı.Ama böylesi Erkan için çok ağır olmuştu. Şimdi onu soyan hırsızla birlikte aynı kelepçeyle adliyeye doğru yola çıkacaktı.