emin.demirezen@aksam.com.tr
15-16 Aralık tarihlerinde Zorlu PSM’de MIX Festival’in ikincisi gerçekleşecek. Yani İstanbul iki gün müziğe doyacak. Birçok sanatçının yer alacağı festivalde yerli sahneden Akın Sevgör de olacak. Bu vesileyle festival öncesi Sevgör’le hem festivali hem de elektronik müziği konuştuk.
Zorlu PSM’de gerçekleşecek olan Mix Festival ile karşımıza çıkacaksın. Nasıl bir heyecan içindesin?
Mix Festival son zamanlarda hem lokasyon hem de sanatçılar skalası anlamında en çok sempati duyduğum festivallerden biri. İçinde olmak benim için mutluluk verici.
Bu tür etkinliklere davet edilmek sana nasıl bir anlam ifade ediyor?
Festival sahneleri keyifli geçiyor. Bir festival dolusu insana canlı performans sergilemek zaten apayrı bir zevk ve aynı zamanda festivaller müziği insanlara ulaştırmak adına çok değerli.
Kendince çok az bilindiğini düşünüyor musun?
Şimdiye kadar projenin daha çok bilinmesi için inanılmaz çabalar harcandığını söyleyemem ki bu bilinirlik seviyesine de büyük ölçüde fısıltı gazetesinin hünerleriyle geldim. Yakın gelecekte daha fazla bilineceğini düşünüyorum ama projemin.
‘ELEKTRONİK MÜZİK YALNIZCA DANS MÜZİĞİ DEĞİL’
Çağımız teknoloji çağı… Elektronik müzik çağın gerektirdiklerini yerine getiriyor mu?
Elektronik müzik ne yazık ki popüler kültürün etkisi yüzünden hala kendi estetik farklılığını ve felsefesini ortaya koyabilmiş değil.
Türkiye’deki elektronik müziği nasıl değerlendiriyorsun?
Ülkemizdeki kültür çeşitliliğinin burada müzik icra eden birine çok daha geniş imkânlar ve fikirler veriyor olması bence büyük bir avantaj. Buna karşın elektronik müzik dendiğinde insanların kulaklarında yalnızca bir dans müziği canlanıyor olması büyük bir eksi. Zira elektronik müzik çok daha fazlası için kullanılmaya uygun bir enstrümandır.
‘MÜZİK, İNSANLARIN EĞLENDİĞİ YERLERDE HEP OLMUŞTUR’
Elektronik müzik yaparken yaptığın müziğin içinde duygu yoğunluğu oluyor mu? Yoksa elektronik müzik duygulardan tamamen uzak insanları eğlendirmeye yönelik bir tarz mı? Böyle bir algı var bunun hakkında ne düşünüyorsun?
Elektronik müzik bugün daha çok üretimi dijital ortamda gerçekleşen bir sanat dalı olduğu için; hiçbir kompozitörün ve gerçek bir enstrümanın yarattığı duyguyu stüdyo kaydına olduğu gibi aktarabileceğine inanmıyorum. Yine de elektronik müzik performatif anlamda olmasa da doğru bir kompozisyonla bir duyguyu bir insana pekala klasik müzik kadar geçirebilir diye düşünüyorum. Bence dans müzikleriyse ortaya daha kolektif bir bilinçle çıkıyor. Müzik, insanların eğlendiği yerlerde tarih boyunca olmuştur. Burada müziğin ne kadar güzel ya da kötü olduğu da artık insanların eğlenmekten ne anladığına, talep ettikleri şeyin ne olduğuna bağlıdır. Kısacası elektronik müzik diğer her müzik türü gibi, bir müzik dinleme tecrübesi yaşatmak için de kullanılabilir insanlar eğlensin diye de…
İSTANBUL SANATÇILAR İÇİN ÖNEMLİ BİR YER
Türkiye’de nasıl bir müzik ortamı olsun isterdin?
Aslında şu anda olanla ilgili çok da bir şikâyetim yok. Digital streaming’in gelişmesiyle beraber herkes dilediğini dinleyebiliyor. Sanatın geleceğini önemseyen ve destekleyen birçok kuruluş var ve öncü akımlara sahnelerinde yer veriyorlar. İstanbul bu açıdan sanatçıları için şanssız bir yer değil. Temennim iyi müziğin değerinin artması.
Bir sanatçı olarak müziğin tüketilebilir olması sana hissettiriyor?
Gerçek olan bu! Her şey sona doğru gider. Kötü hissediyorum desem; bu hakikatten rahatsızım demektir ki bu da hayata karşı yanlış bir yaklaşım olurdu benim için. Yine de tüketimi yavaşlatılabilir diye düşünüyorum. Sonuç olarak basit şeyler kolay anlaşılırlar, insanlara çözümlemesi ya da anlamlandırması daha güç sanat eserleri sunulursa tüketilmesi de zorlaşacaktır.