Yelda Kırçuval kendi formatıyla ekranlara dönüş yapacak

Çok yakında kendi televizyon fotmatı ile ekranlara dönüş yapacak olan Yelda Kırçuval, eğitim verdiği sinema-televizyon piyasasıyla ilgili analizlerden, ekranlarda yaşanan ilginç olaylara dek birçok konuyu Akşam.com.tr’ye anlattı.

1

Kırçuval, bir taraftan ekran hazırlıklarını tamamlamaya çalışırken, diğer taraftan da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi’ndeki yöneticilik ve hocalik görevini büyük bir titizlikle yürütüyor…

Sizin bir program hazırlama şansınız olsaydı, ne tarz bir şey yapardınız?

Benim hazırladığım üç tane kendi formatım var. Aylardır uğraşıyorum. Gözlemlerim, habercilik kimliğim, magazin, haber, sağlık, güzellik her şeyi birleştirdim. Yapımcılığını da kendim üstleneceğim. Kanallarla görüşüyorum. Acun eleştirilse de takdir ettiğim bir isim. Ama ben dışarıdan format almak yerine kendim oluşturdum.

Bu işin hocalığını da yapan biri olarak ekranda bir kirlilik olduğunu düşünüyor musunuz?

Aslında sadece diziler olarak değil, ciddi bir kirlilik var. Programlarda, tematik işlerin içinde, sabah –öğlen kuşağında… Bir sıradanlık mevcut. Galiba herkes her işi yapabiliyor. Ama kötü olanlar da eleniyor kendi içinde. Ben 99’dan beri bu sektörün içindeyim, habercilik, yapımcılık, sunuculuk yaptım. Ekrana çıkıp program sunan bütün arkadaşlarım bir nevi oyuncu. Mesela en son Star TV’de bir magazine programında sunuculuk yaptım, o formata büründüm. Yeri geliyor konuk aldığınız bir kişinin özel hayatına girmeden farklı beden dili, üslupla sorular soruyoruz. Yani bir nevi oynuyoruz.

Magazin hayatınızda var mıydı, programla beraber mi içine dahil oldunuz?

Hiç aklımda yoktu. Uzun yıllar haber sunup, iç huzurumu sağlayamadığım vakit ayrılmaya karar verdim. Programa geçtikten sonra bocaladım. Çünkü üzerime yapışmış bir haberci kimliğim vardı. Magazini seviyorum. Biz Show Haber’de Reha Muhtar’la çalışırken haber bülteni yapıyorduk ama magazinle beraber. Magazini haberleştiriyorduk. Aslında magazin hayatımızın her alanında var. 

REHA MUHTAR’IN GAFLARI GÜNDEMİ SARSMAK İÇİNDİ

Reha Muhtar haberin magazinelleştirilmesi konusunda çok eleştirildi. Siz ne düşünüyorsunuz, iyi olanı mı yaptı?
O dönemde dört siyasi haber yapıyorsak, listemizin çoğu da soft haberlerle doluydu ama her bültenimizde bir numaradaydık. En yüksek reytingi alıyorduk. Şu an Reha Muhtar yok ama birkaç ana habere bakın magazinle doludur. Ben yanlış yaptığını düşünmüyorum. Çok zekidir ve tatlı gafları bile gündemi sarsmak için yapılan hareketlerdi. Onun yanında olmak bana haber manşeti nasıl çıkarılır, haber değeri olmayan bir şey nasıl habere döndürülür bunu öğretti.

NE KADAR DESTEK ALSA BAŞARAMAYAN SUNUCULAR VAR

Bir insanın ekranlarda başarılı bir sunucu olması için illa güzel mi olması gerekiyor? Baktığımızda kariyeri başarılı olan sunucuların hepsi çok dikkat çeken isimler…

Güzel olmak şart değil ama öyle olduğunuzda 1-0 önde oluyorsunuz. Güzel olup bu işi beceremeyenler de var. Ne yapsa, nasıl destek alsa başaramayanlar… Vitrin önemli. Ancak içi boş vitrinin hayrı bir sure sonra fos çıkıyor.

KİŞİLİĞİNİZDEN ÖDÜN VERMEZSENİZ, ZORLUK  YAŞIYORSUNUZ

Güzel olmasaydınız, bulunduğunuz yerde olur muydunuz?

Güzel olup üstelik yetenekli ve işini iyi yapacak tüm donanımlara sahip olmasına rağmen hiçbir şey yapamayan insanlar da var. Orada da farklı şeyler devreye giriyor. Güzelsiniz, işinizi iyi yapıyorsunuz. Paket güzel, içini açıyorsunuz. Dolu ve şaşırtmayan bir şey çıkıyor. Daha kolay ve başka şeylerin içinde yer alabilirdim. Sadece güzellik de, eğitim de yetmiyor. Belli dengelerin içinde yer almanız gerekiyor. ‘Hayır’ deyip kişiliğinizden ödün vermediğiniz noktada istediğiniz yere gelmekte zorluk yaşıyorsunuz.

KİBARLIĞIM YÜZÜNDEN ELEŞTİRİLDİM

Kadın programları ve evlilik içeriği barındıran işler çok reyting yapıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Alan memnun, veren memnun hali var. Kimse zorla yaptırmıyor. İzleyici kabulleniyor ve reyting olarak iyi geri dönüş oluyorsa hiçbir şey değişmez. Başarılı yapan arkadaşlarımız var. ama bazen çok nahoş, gelenek ve göreneklerimize aykırı davranışları görüyoruz ve yayınlanma saatine baktığınızda etkilenen bir kitle var. Kanala para kazandırıyorsa olay bitmiştir. Bana teklif gelse, iyi bir formatta ben de sunardım. Çünkü benim işim, bana verilen projeyi sunmak. Değiştirebiliyorsanız ne ala. Ben magazine programı yaparken de kibar sorduğum ve nazik olduğum için eleştiriliyordum. Düzgün bir üslupla da yapılabilir bazı şeyler. Bir insanın kelimeleri kimliğidir.


ZAHİDE YETİŞ’İN ÜSLUBU ÇOK İYİ

Üslubunu beğendiğiniz isimlerden örnek olarak kimler var?
Zahide Yetiş. Çok düzgün ve Türkçe’si çok iyidir. Kelimelerini özenerek seçer. Üslubunda en ufak bir tatsızlık yok. Özellikle kadın kuşağında çok iyi.

Bu işin eğitimini de veren biri olarak televizyonda neler izlersiniz?
Maalesef her şeyi izliyorum. Kafam bunalıyor, şişiyor ama mesleğim gereği işleri takip etmem gerekiyor. Keyif alarak izlediğim National Geographic var. O beni acayip rahatlatıyor. Çünkü hayvani özelliklerin çoğu bizlerde var ve bu sıfatlar kodlanarak dünyaya geliyoruz.tek farkımız irademiz. Ancak iradeden yoksun sadece hayvani dürtüleriyle yaşayan insanlar var. Nat-Geo işte bu sorgunun tek adresi. Ayrıca mesleğim gereği majör kanalları takip ederim.

Diziler hep tek tip hikayeler üzerine kuruluyor. Sizce neden yurtdışındaki gibi orjinal senaryolar çıkmıyor?
Bu işi yapanlar çok orjinal değil. Bu sebepten benzer işler çıkıyor. Deneyenler de geri çevrilip benzer şeylerle devam ediyor. Biz Türk insanı arabeskiz, acıyla besleniyoruz. İzleyici televizyondan bir şey öğrenmek istemez, Dertleri, problemleri boşaltmak ister. Yoracak bir şey sunduğunuzda  ise kanalı değiştirirler. ‘Televizyonda gördüğünüz her şey illüzyondur’ 

Geçtiğimiz sezon Zilin Sesi adlı filmde bir öğretmeni oynayarak oyunculupa adım attınız. Set ortamından keyif aldınız mı?
Çok. Her gün setteydim zaten. Çünkü film okulumuzda çekildi. Bütün öğrencilerimiz de dahil oldu. Tüm aşamaları izlediler. Benim için de ciddi bir tecrübe oldu. Takip ettim, gözlemledim. 

Eski oyuncuların çoğu oyuncu koçluğunu tasvip etmiyor gibi bir algı yaratıldı. Ne düşünüyorsunuz?
Herkesin oyunculuk yaptığı bir dönemin içindeyiz. Dizi sayısı çok fazla, alternatif dolu. İlla tiyatro okumanıza gerek kalmıyor. Koçlarla hızlı bir eğitim sonunda dizilerde oynayan çok arkadaşımız var. Ben sıcak bakıyorum, her insan oyunculuk yapabilir. Bu yeteneği ortaya çıkarabilmek önemli.

‘Yalana Gel’ adlı tiyatro oyununda da yer aldınız. Tepkiler nasıldı?

Ben aslında şunu anladım ki hep oynuyormuşum. Sahne ve kamera beni çok rahatlatan bir şey.  Tiyatrocu değilim ama anlatıcı rolüm vardı. Kabul etme sebebim ise bana ‘Hayatımızdaki bütün yalanları ifşa ediyoruz’ bu oyunda demeleri oldu. Doğaçlama, sıfır metinle bu işin içinde oldum. Hepimiz yalan söylüyoruz ve çoğumuzun hayatı yalan, onları deşifre etmek de güzeldi. Her şey yalan aslında… Onun içinden cımbızla çıkaracağımız gerçeklerimiz tabii ki var. 

KIVANÇ TATLITUĞ’A BAYILIYORUM
Karşılıklı rol almak istediğiniz bir oyuncu var mı?

Ölüp bittiğim oyuncular var. Herkes gibi ben de Kıvanç Tatlıtuğ fan’ıyım. Duruşu, kişiliği, oyunculuğuna bayılıyorum. Nurgül Yeşilçay’ı çok seviyorum. Karşılıklı bir kare  çok isterdim.

Zilin Sesi’nde oyuncu arkadaşınız Wilma Elles’a da aksan dersleri vermişsiniz….

Wilma’nın Türkçe’si iyi zaten. Yönetmenimiz rica etti. Ona kayıttan önce senaryoyu baştan aşağı çalıştırdım. Çok disiplinli ve uzun süre uğraşmama gerek kalmadı. Wilma ona söylediklerimi kaydetti ve gece yatarken sahne sahne çalıştı. En son üzerinden geçtik, tüm replikleri beraber okuduk. Bu kadar kolay olması ona mahsus… 

Sinemada festival filmlerinde mi oynamayı tercih edersiniz, popular kültür işlerini mi?
Popüler kültür daha fazla insane ulaştığı için öncelikli olur. Gönül ister ki ikisinde de yer almak. Son zamanlarda festival işleri eskisi kadar kenarda ve köşede kalmıyor. Kendimizi ve ülkemizin adını duyurabildiğimiz için şanslıyız.