AA
TRT1 dizisi Kasaba Doktoru'nda oynadığı Başhekim Yalçın Aygün rolü ile ekranda kötü karakterli bir rolü oynayan Sinan Albayrak, oyunculuk kariyeri üzerine konuştu. Anadolu Ajansı'na konuşan Sinan Albayrak, Ankara Devlet Konservatuvarı'nın ardından geçiş yaptığı İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda hocası Yıldız Kenter ile yaşadığı küslüğü ve barışma hikayesini anlattı.
"Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nde eğitime başlayıp İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'na devam etmişsiniz. Yıldız Kenter de hocanız olmuş. Allah rahmet eylesin, hem eğitim hem de kişisel olarak onunla nasıl anılarınız var?" sorusuyla karşılaşan Sinan Albayrak, hocası Yıldız Kenter için şunları söyledi:
"İstanbul Üniversitesinde sınıfın en yüksek notunu aldım oyunculukta. Yıldız Hanım beni seviyordu. Fakat Yıldız Hanım'ın o zaman bilmediği ya da bilinmeyen şey şu idi; ben sabahları çok erken gelirdim okula. 6.00-7.00 civarında. Bir spor salonu vardı ve ben dersten önce hep spor, hareket yapardım. Sesi açar, bedenini ısıtırsın. Spora her zaman çok meraklı oldum. Ben bu çalışmaları yaparken alt sınıflardan, bale ya da müzik bölümünden öğrenciler dahil olmaya başladı, 'Ben de katılabilir miyim?' diye. Böyle 15-20 kişi haline geldik o ilk dönem. İkinci dönem başladı artık. Yani sabah 06'00'da 07.00'da insanlar geliyorlar ve spor yapıyoruz. Bedeni çalıştırıyoruz, sesi çalıştırıyoruz. Tiyatro öğrencileri diyafram çalışıyor. Bir gün Yıldız Hanım beni çağırdı, 'Yahu, sen sabahları bir şeyler yapıyormuşsun bu okulda.' dedi. 'Hocam spor yapıyorum, bedenimi ısıtıyorum dersten önce.' dedim. 'Ne yapıyorsun, nasıl ısıtıyorsun?' dedi. 'İşte hocam şu, şu tekniklerle çalışıyoruz, diyafram çalışması, ses eğitimi üzerine bu.' dedim. 'Ya sen kim oluyorsun da bunları yapıyorsun? Burada konservatuvarda biz ders vermiyor muyuz?' dedi. 'Yok Hocam, vermiyorsunuz.' dedim. 'Nasıl vermiyorum?' diye sordu. 'Hocam, diksiyon dersi yok İstanbul Üniversitesinde ama bizi diksiyondan sınıfta bırakabiliyorsunuz. Diyafram üzerine, ses eğitimi dersimiz yok.' dedim."
"...Çok kızdı hoca. Ben de çıktım gittim. 'Eyvah, gene başımı belaya soktum. Tamam' dedim, açılışı yaptık. İstanbul Üniversitesi'ne diksiyon dersi geldi ertesi sene, ses eğitimine ağırlık verildi. Benim o durumumun bir faydası oldu. Ama ben sınıfın en düşük notunu aldım o sezon sonunda. Biraz küstük Yıldız Hanım ile. Sonra sınıf arkadaşlarım Sanem Çelik'ler, birkaç isim daha vardı, bir gün hocaya yemeğe davetlilermiş sınıf olarak. Beni de çağırdı, 'Ben gelmem.' dedim. 'Gel işte barıştıralım sizi.' dedi. Gittik. Yıldız Hanım açtı kapıyı, herkes içeri girdi. En son ben kaldım. Bana tavır yapacak diye düşünüyorum. 'Gel buraya gel, eşek.' dedi. Böyle aldı içeriye. Allah rahmet eylesin."