Göksel: Ülkemizin kıymetini hatırladık

AKŞAM’a konuşan Türk müziğinin en güçlü yorumcularından olan Göksel: Başarısız darbe girişimi hepimize ülkemizin kıymetini tekrar hatırlattı.

1

TUBA KALÇIK

tuba.kalcik@aksam.com.tr

Dünya zorlu bir süreçten geçiyor. Küresel terör ve şiddetle karşı karşıyayız. Son olarak İngiltere’de terör saldırısı oldu. Siz nasıl yorumluyorsunuz bu tabloyu? 

Yaşanan terör saldırılarından etkilenmemek mümkün değil. Bestelerime de aktarıyorum bu duygularımı. Ocak ayında ülkemizde yaşanan terör olayından çok etkilendim. Kendimi çok hüzünlü hissetiğim bu süreçte ‘Tam da Şu Anda’ bestesini yaptım. Şarkı sevgiye, birliğe çağrıyor. Her şey en kötü gittiği zamanlarda sığınabileceğimiz tek yer sevgi ve sevdiklerimizin yanı. Umudu aşılamak istedim. Ülkemin geleceğinden umutluyum. Geçen sene ardı ardına yaşadığımız kötü olaylar aslında bize yaşadığımız hayatın, ülkemizin kıymetini tekrar hatırlattı.     

15 TEMMUZ’DA ÇOK KORKTUM 

15 Temmuz’da da ülke zorlu bir sınavdan geçti, siz neler hissettiniz o gece? 

15 Temmuz'u birliğimiz beraberliğimiz sayesinde atlatmayı başardık. Ben de o gece İstanbul'daydım, korktum ve yarın ne olacak endişesi yaşadım. Her zaman demokrasiden ve halkın iradesinin yanında olan ve ülkesini çok seven bir sanatçıyım. Hayatımın hiçbir döneminde başka bir yerde yaşamayı düşünmedim. Yaralarını kolayca sarabilen ve tüm renkleriyle birbirini kucaklayan bir toplumuz. Bu ülke farklılıklarıyla çok güzel. Ülkemin insanına güveniyorum. 

İNSANİ DEĞERLERİMİZ ÖNEMLİ

Dünyanın bir diğer önemli sorunu da göç. Özellikle Ortadoğu’daki savaştan kaçan insanların yaşadığı drama şahitlik ediyoruz. Siz neler hissediyorsunuz bu tablo karşısında? 

İnsan olarak her şeyden önce gördüğüm bu acı tablo beni çok derinden etkiliyor. Büyük bir dram yaşanıyor. Kos Adası’na gittiğimde bu insanların yaşadıkları çaresizliği yakından gördüm. Doğdukları, yaşadıkları toprakları bırakıp, umut aramak için başka yerlere göç etmeleri ve bu uğurda hayatlarını kaybetmeleri çok acı. Bu dünya hepimizin, hepimize yetecek kadar yer var. Biz ülke olarak yardım elimizi uzattık. Türkiye’nin savaştan kaçan bu insanlara kapılarını açmasını insani bakımdan çok önemli ve değerli buluyorum. 

ONNO'YU EN SON SEZEN’iN EViNDE GÖRDÜM

Onno Tunç sizin müzik kariyeriniz için önemli isim. Yollarınız nasıl kesişti Onna Tunç’la? 
Onno Tunç ve Sezen Aksu’nun bestelerine her zaman büyük bir hayranlık duydum. Şarkı söylemeye başladığım dönemlerde ise yani 90’ların başında Türk popu büyük bir atılım içine girmişti. Yaşar Gaga tam bu dönemde bana Onno'nun yeni yeteneklere albüm yapacağını söyledi ve beni onunla tanıştırdı.

O PİYANO ÇALDI, BEN ŞARKI SÖYLEDİM...

Hiç unutmuyorum hayatımın en güzel günlerindendi. Onno’nın evinde buluştuk. Onna piyona çaldı, ben de iki şarkı söyledim. Onno çok beğendiğini ve ilk albümümün produktörlüğünü yapmak istediğini söyledi. 1 yıl sonra da onu kaybettik. Repertuvarı yapmak için en son Sezen'in evinde görüşmüştük. Bu onu son görüşüm oldu. O gün geçirdiği kazada hayatını kaybetti.

ŞARKILAR HEP BİRBİRİYLE AYNI

Günümüz müzik dünyasında şarkıların giderek birbirine benzediği yönünde eleştiriler var. Siz buna katılıyor musunuz? 
Evet artık şarkılar birbirine benzemeye başladı. Yalnız bu durum sadece Türkiye için değil dünya için de geçerli. Ben de bir pop şarkıcısı olarak anılıyorum. Bu kategoride sayılsam da açıkçası pop müzik dinleyemiyorum, hoşuma gitmiyor. Daha alternatif müzikler dinliyorum. Türkiye’de çok cesur ve özgür müzik yapan gruplar var. Kalben, Mabel Matiz, Yasemin Mori, Can Güngör gibi çok özgün işler yapan müzisyenlerimiz var. Bu isimlerin hiçbiri pop değil ve gerçek dinleycisine ulaşabiliyorlar.

SAHNEYE İLK 91 YILINDA ÇIKTIM

Sahnede de devleşen bir isimsiniz. İlk sahne deneyiminizden bu yana kaç yıl geçti? 
Sahneye ilk defa 1991’in Kasım ayında çıktım. 25 yılı geçmiş. İlk zamanlarıma göre her şeye çok daha hakimim. Sahnede olma duygusunu çok seviyorum. Sahnede aldığım keyif giderek katlanıyor. Binlerce insanın coşkusunu, aynı anda aynı duyguyu hissetmek kadar tatmin edici bir şey yok benim için.   

AJDA'NIN TUTKUSU BENİ ETKİLİYOR

Müziğinizi etkileyen, ilham aldınığınız isimler var mı? 
Sezen Aksu, Onno Tunç, Atilla Özdemiroğlu, Bülent Ortaçgil, Hümeyra, MFÖ’yi ilham aldığım sanatçılar. Ajda Pekkan’ın da müziğe olan tutkusu ve çalışkanlığı beni çok etkilemiştir. 

İlk singlenız Tam Da Şu An’a gelen tepkiler nasıl? 
Ocakta albüm için 7 bestemi Ozan Çolakoğlu’na götürmüştüm. Ozan bu şarkıyı bekletmek istemedi. Böylece albümden önce single çıkarmaya karar verdik. Çok olumlu geri dönüşler aldım ve etkisi hızlı oldu. Bunu gömek de beni çok duygulandırdı. 

MESLEĞİME TUTKUM ARTIYOR!

Müzik için felsefe eğitiminizi bırakmışsınız. ‘Bu kararla hayatımı altüst ettim’ diyecek kadar da açıksözlüsünüz. Bu değişime nasıl karar verdiniz? 
Ortaokul çağlarımdan beri müziğe aşıktım ve hep şarkı söylüyordum. Derslerim çok iyiydi ve ailem üniversitede eğitim almamı istiyordu. Ben de onların beklentisine uygun olarak Boğaziçi Üniversitesi felsefe okumaya başladım. Ancak içimdeki müzik tutkusu her geçen gün daha da büyüdü. 21 yaşındaydım ve bir tercih yapmam gerekiyordu. Bende tercihimi müzikten yana kullandım. Riskliydi tabii ama büyük cesaret gösterdim. Ailem şu anda beni büyük bir mutlulukla takip ediyor. 

POP MÜZİK YAPMADIM

Çıkış yaptığınız ‘Yollar’ çalışmanızla ilgili sanki bir hayalkırıklığınız var… 
Öyle bir şey var evet. İlk çıktığı dönemde sanki istediğim gibi olmadı duygusu bırakmıştı ama şimdi dönüp baktığımda haksızlık yaptığımı düşünüyorum. Albümdeki ‘Sabır’, ‘Kurşini Renkler’, ‘Uzun Uzun Yollar’ şarkılarım aradan 20 yıl geçmesine rağmen hâlâ konserlerimde dinleyiciler tarafından büyük ilgi görüyor. Ben ilk albümümden bu yana tam anlamıyla pop müzik yapmadım, yapmak da istemedim. Bu yüzden de bazen şarkılarıma yönelik ilk tepkiyi o kadar büyük alamadım.

MELODİ VE SÖZ BİRLİKTE ORTAYA ÇIKIYOR

Beste ve sözü aynı zamanda mı buluyorsunuz? 
Bakın halk ozanlarımıza. Acılarını, sevinçlerini sazlarıyla birlikte çalıp, söylemişler. Ben de böyle yapıyorum. Melodiyle sözü aynı anda üretiyorum. ‘Denize Bıraksam’ı Mabel Matiz'le beraber Yunanistan’da tatildeyken yapmıştık. Balkonda oturuken bir anda ‘denize kendimi, kumlara uzatsam gölgeni’ diye başladım. Mabel ‘harika oldu’ dedi ve şarkıyı kaydettik. Daha sonra arkadaşlarımıza dinlettik, onlar da ilk dinledikleri andan itibaren çok beğenince, şarkının hit olacağını anlamıştım.

ŞEHİR DIŞINDA BESTELİYORUM

Yorumculuğunuz kadar bestelerinizle de öne çıkan bir sanatçısınız. Şarkılarınızda kendinizi mi anlatıyorsunuz genellikle? 
Çoğunlukla kendimi anlatıyorum. Hatta başkalarının hikâyelerini anlatırken bile bunu içselleştirip aktarıyorum. Bestelerimi genellikle geceleri ve şehir dışında kaldığım zamanlarda yapıyorum. Doğaya yakın olduğum yerlerde kendimi daha verimli hissediyorum. 

İCİME SİNMEYEN SARKIYI SÖYLEMEDİM

"20 yıldır kendi kurallarım çerçevesinde bu camiadayım" diyen Göksel: İnatla hep kendim gibi kaldım.

Dışardan kırılgan ve naif görünen bir yapınız var. Sanki bu kırılganlığınızı bestelerinize de yansıtıyorsunuz gibi geliyor bana. Yanılıyor muyum? 
20 yıl müzik camiasında kendi kurallarım çerçevesinde var olmak kolay bir şey değil. Kırılganım, nazik bir tavrım var ve zaman zaman da hüzünlü, melonkolik de olabiliyorum ama 20 yıldır tek başına ayakta durmayı başarmış, kendi bestelerini üretmiş bir kadın var karşısınızda. Mücadeleci biriyim. İçime sinmeyen hiçbir şarkıyı söylemedim, hiç bir işi yapmadım. İnatla kendim gibi kaldım. Ne kadar titiz, özenli olduğumu, hep elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığımı beni yakından tanıyanlar iyi bilir. Müzik kalp işi, planlı yapılan işlerin  getirdiği başarının kalıcı düşünmüyorum açıkçası.