Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
8 kuşak İstanbullu bir ailenin çocuğuyum. Küçük semtlerde mahalle hayatını yaşayarak büyüdüm. Eğitim hayatım sıkıcı okullarda geçti ve ailemin pek de destek olmamasına rağmen oyuncu olmaya karar verdim ve 5 yıl şahane bir konservatuvar okudum. Orta oyuncularda başlayan tiyatro aşkım, Kenter Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, BKM ve Duru Tiyatro ile devam etti. Münir Özkul, Erol Günaydın, Yıldız Kenter, Müşfik Kenter, Haldun Dormen, Ferhan Şensoy, Demet Akbağ ve Yılmaz Erdoğan gibi ustalarla oynadım.
Hangi diziyle şöhreti yakaladınız?
En uzun oynadığım, en çok reyting alan işim ‘Bir Demet Tiyatro’ dizisindeki Füreyya karakteriydi. Hatta son sezon oğluma hamileydim ve senaryo gereği Tirbüşon ile evlenip çocuk doğurmak zorunda kaldım.
Oyunculukta kurallarınız var mı?
Sette ve sahnede, disiplin ve saygı gösterilmesini severim. Rolümün gerektirdiğini aklıma yatarsa yaparım. Tabii soyunmak, öpüşmek, sevişmek rol yaparken hiç işime gelmiyor, bayılmıyorum öyle sahnelere. Ama senaryo illa yap diyorsa, canlandırdığım karakter için gerçekten gerekli ise boynumuz kıldan ince. Her mesleğin kendine göre zorlukları oluyor.
18 YAŞINDAN BERİ SAHNEDEYİM
Size gelen projeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle baktıklarım iyi bir cast, senaryo ve yönetmen. Ancak tüm bunlar kaliteli bir bütün oluştursa da neyin tutup neyin tutmayacağını kestirmek kolay değil. Bazen sadece değer verdiğim bir yönetmen için bir dizide oynadığım bile oluyor. Yönetmeni tanımıyorsam cast’ta sevdiğim, beraber oynamaktan keyif aldığım oyuncular kalbimi çalıyor. Hepsinin bir arada olması bonus tabii.
Tiyatro mu, sinema mı, yoksa dizi mi önceliğiniz desek hangisini tercih edersiniz?
Ben oyuncuyum; hepsi sevgilim ayıramam. Ama 18 yaşından beri sahnedeyim, sadece oğlumun doğumunda tiyatroya kısa bir ara verdim. Dizilerden de hiç vazgeçmedim, evimi onlarla geçindiriyor ve çalışmadığım zaman setleri çok özlüyorum. Film kariyerimde en az yaptığım iş. Ama son çektiğim ‘Karınca Kapanı’ filmi Malatya Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’ getirdi. Yıllarını bu mesleğe adamış bir oyuncu olarak hepsi beni ayrı ayrı besliyor.
Vazgeçemedikleriniz desek?
Oğlumdan sonra işim, sporum, yemek yemek ve deniz, deniz, deniz…
GÜZELLİK BAŞA BELA DEĞİL
Kendinizi güzel buluyor musunuz?
Özellikle iyi uyuduğum, spor yaptığım ve kendimle ilgilendiğim günlerde evet... Bunların tersi olduğunda da pek sevemiyorum. Belli bir yaştan sonra insanın kendine iyi bakması aynada gördüğüyle mutlu olmasıyla eş anlamlı.
Güzellik başa bela mıdır?
Erkeklerin bazen laf anlamaması dışında hayır. Güzel olmak hayatta hep artıdır ama ne özel ne de iş hayatımda bu anlamda büyük bir şansım olmadı. Yeteneğim ve kişiliğim her zaman güzelliğin önünde oldu benim için.
Kendinize yeterince vakit ayırabiliyor musunuz, boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Oğlum vaktimin çoğunu alıyor. Onunla beraber zaman geçirmek bana kendimi bir anne olarak harika hissettiriyor. Geri kalan zamanlarda spor yapıyorum, oyunculuk dersleri veriyorum, kendime ve başkalarına faydalı olmaya çalışıyorum.