Sizi ekranlarda komik halinizle görüyoruz. Peki ya siz Atalay Demirci’yi nasıl tanımlarsınız?
Kendi halinde biriyim. Turne ve çekimler olmadığı sürece ailesiyle vakit geçirmeyi seven bir kişiliğe sahibim. Hatta evcimenim diyebiliriz. Özel hayatımda sahnede olduğumdan biraz daha farklıyım tabii. Bakkala gidip ekmek aldıktan sonra kasiyere ödemeyi bir şakayla yapmıyorum anlayacağınız. Herkes gibi yaşamaya çalışan ama herkesten biraz daha fazla tanınan bir adamım, hepsi bu.
İSTANBUL’DA YAŞAMAK MI? ASLA!
Ankara’da yaşıyorsunuz hayatınızdan memnun musunuz? İstanbul’da yaşamayı düşünüyor musunuz?
Ankara bana, ben ise Ankara’ya benziyorum. Ankara dinamikleri her daim yüksel olmasına rağmen içinde dinginlik barındıran enteresan bir yer. Çocuklarımın büyüyeceği derli toplu bir şehir. Açıkçası benim gözümde dezavantajı bile yok, gayet yaşanılası bir yer (gülüyor). İstanbul’da yaşamak mı? Asla! Bana göre İstanbul gezmek için güzel bir şehir yaşamak için ise fazlasıyla karışık. Ne ben ne de ailem bu karışıklıkla mücadele etmek istiyor.
Geniş kitleler tarafından tanınmanıza katkı sağlayan program kuşkusuz Yetenek Sizsiniz oldu. Programa nasıl dahil oldunuz?
Evet, uzun yıllardır ben bu işi yapıyordum ve bir anda işler değişti. Aslına bakılırsa o süreç benim kontrolümde de olmadı. Arkadaşım Ercan ve eşim benden habersiz Yetenek Sizsiniz’e başvuruda bulunmuş. Kabul edilince sağ olsunlar bana da söylediler (gülüyor). Yarışmanın başında elenme tehlikesi yaşadım. Eğer elenseydim o zamana kadar verdiğim tüm emek boşa gidebilirdi çünkü başarısız damgası yiyecektim. Çok şükür öyle bir şey olmadı, her geçen gün de başarımın üstüne bir şeyler daha ekleyerek yarışmadan alnımın akıyla çıktım.
Peki şimdi neler yapıyorsunuz?
Yetenek Sizsiniz’den önce “Kel Alaka” adlı bir stand-up gösterim vardı. Yarışmanın ardından içerik olarak biraz daha gelişti bu gösteri. Ben yaşayan bir iş yapıyorum, gösterinin olduğu hafta insanlara dokunan bir olay olursa o olay benim süzgecimden geçerek sahnede yerini alıyor. Bu sebepten gösteriyi birkaç kez izleyen insanlar bile her seferinde aynı şekilde gülüp eğlenebiliyor. Şimdi de uzun sayılabilecek bir süre boyunca üzerinde çalıştığım yeni gösterim “Ne Alaka” ile izleyici karşısına çıkıyorum.
RAHATSIZ OLDUĞUM ŞEYLER GÖSTERİMDE YOK
Sahnede olmak, izleyenlere karşıdan bakmak nasıl bir duygu?
Tek kelimeyle muazzam. Şöyle bir şey düşünün, his düşünün sizde müthiş stres yaratıyor ama aynı zamanda müthiş bir rahatlatıcı etkisi var. Fiziksel olarak sizi yorabiliyor ama ruhsal olarak dinlenmenize zemin hazırlıyor. Öncesiyle ve sonrasıyla sahneye çıkmak bana hiçbir okulda alamayacağım eğitimi ve disiplini verdi.
Gösterilerinizde küfür ve argo kesinlikle kullanmıyorsunuz. Sizin bu denli sevilmenin altında yatan sebep sizce bu mu?
Tek buna indirgemek hata olur ama mutlaka payı vardır. Hayatımda beni rahatsız eden şeyleri gösterime eklemiyorum. Çünkü o 2 saat hepimizin hayatından bir parça. Bu değerli 2 saati benimle paylaşmak isteyen kitlenin benim değerlerime yakın olan insanlar olması ise gayet doğal. Anlattıklarıma, hikayelerime ve anlatım şeklime hayran olduğu için gösterilerime gelen pek çok insan var.
Size karşı olan ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Hayranlarınızla bir araya geliyor musunuz?
Hayran değil de arkadaş onlar. Dert edindiğim, anlatmayı seçtiğim olayları onlara mizahi bir dille anlatıyorum. Sağ olsunlar gelenler de beni can kulağıyla dinliyor. Benim gösterilerimin 2 saati gösteri yaparak, 2 saati ise seyircilerimle sohbet ederek, fotoğraf çektirerek geçiyor. Sosyal medya kanallarını da sıklıkla kullanıyorum ve sevenlerimle bu ağlar üzerinden de iletişim içinde oluyorum.