- Hırslı ve engel tanımaz bir karakter İskender. Neden bu hırs?
Ailesinin ona yüklediği misyondan kaynaklanıyor bu durum. Babası kendisinden sonra aleme onun hükmetmesini istiyor.
- Daha önce de sizi kötü bir karakteri canlandırırken izledik. Kötüyü oynamanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Bir karakteri çalışırken iyi karakter ya da kötü karakter diye ayırmıyorum. Bence bu senaristin karar alanı. İzleyici için antipatik olabilir ama ben İskender’i çok sempatik buluyorum. Dezavantajı sokakta gezerken size bakan kızgın suratlar sanırım. Durumu olağan karşılıyorum.
GÜNLÜK HAYATIMDA SALAŞIM
- İskender aslında gözü pek bir karakter, siz hayatta hangi konularda kendinizi gözü pek görüyorsunuz?
Yalnızca vatanım ve ailem için gözü peklikte sınır tanımam. Bu iki konuda sınırlarımı bilmiyorum. Diğer türlüsünün ince bir çizgide olduğunu düşünüyorum. Cahillikle gözü peklik birbirine karışan şeyler olabiliyor. Bu da sanırım biraz yaşla ilintili bir durum. ‘Ben olmazsam ailem ne yapar?’ sorusu sizin ürkek bir kedi gibi görünmenize neden olabilir. Bu da benim için çok dert değil.
- Oynadığınız karakterin beğendiğiniz bir özelliği var mı? Ya da ‘ben de böyle biri olsaydım’ dediğiniz bir tarafı?
Antipatik birini oynayınca böyle bir soruya cevap vermek çok güç. Ama İskender çok şık giyiniyor ve bakımlı bir tarzı var. Ben günlük hayatımda daha salaş ve rahat giyinmeyi tercih ediyorum.
OYUNCULUKTA KURALIM YOK
- Oyunculukta kurallarınız var mıdır? ‘Asla oynamam’ dediğiniz bir rol var mıdır?
Öyle bir kuralım yok. Başarılı olmak, iyi oynamak ile ilgili hiçbir zaman derdim olmadı, doğru oynamakla ilgili dertlenirim. Doğru oynayacağım süre verilirse her rolü oynamaya çalışırım.
- Peki şu karakteri ya da şu kişiyi oynamayı çok isterdim dediğiniz biri var mı?
Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’daki Raskolnikov’u tiyatro ya da sinemada oynamayı çok isterim.
- 2013 yılında Altın Portakal’da ‘Uzun Yol’ filmindeki performansınızla ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülü aldınız. Nasıl bir histi, biraz o geceden bahseder misiniz?
O gece bir rüya gibiydi. Pek çok arkadaşım ödül alabileceği düşüncesiyle konuşmalarını, kıyafetlerini hazırlamışlardı. Benim ödül beklentim yoktu, hayalini dahi kurmamıştım. Bu nedenle hazır bir konuşma metnim de yoktu. Kürsüye çıktığımda heyecandan konuşamadım zaten... Allah tüm meslektaşlarıma da nasip etsin. Onlarda böyle mutlu bir günü yaşasınlar diye dua ediyorum.
- İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mezunu ve tiyatro oyuncususunuz. Tiyatroyla alakalı çalışmalarınız devam ediyor mu, edecek mi?
Tiyatro bir oyuncunun olmazsa olmazıdır. Mutlaka devam edecek. Hatta size küçük bir sır vereceğim. ‘Cesur Yürek’ dizisinin Ömer Korkmaz’ı Onur Tuna’yla bu konuda bir sürpriz hazırlığındayız
- Sizin için ilk sırada beyazperde mi, televizyon mu yoksa sahne mi gelir?
Üçü de mesleğimin kolları hatta bu üçüne seslendirmeyi de ekleyebiliriz. Hepsini aynı heyecanla ve aşkla yapmaya çalışıyorum. Bir insanın sevdiği, çalışmaktan zevk aldığı işi yapması muhteşem bir şey, büyük bir şans.