Röportaj: Bilgen BÜLBÜL
‘Kalk Gidelim’ dizisinde nasıl bir karaktere hayat veriyorsunuz?
Nurcan karakteri günümüz şehrinde gördüğümüz kendisine çok iyi bakan, ailesine, kocasına çok düşkün ve hayatla çok barışık bir kadın. Stres altına girdiği zaman nasıl bir tepki vereceği pek öngörülemiyor diyebiliriz. Yüksek enerjisiyle, iflas eden kocasına tekrardan başarılı olması icin destek olup İstanbul’a bir an evvel dönmenin hayallerini kuruyor.
Siz de şehir hayatından uzaklaşıp köyde yaşamayı düşünüyor musunuz?
Dizi çekimi başlamadan önce Muğla Akyaka’da 4 ay boyunca kitesurf sporunu yaptığımdan bu bölgenin doğasına, havasına hayran kalmıştım. Rolümü, arkadaşlarımı ve diziyi de sevdiğim için şehir hayatından kopamayan ben, 5-6 aydır her sabah mutlulukla uyanıp işime gidiyorum.
SEYİRCİ HİKÂYEMİZİ SAHİPLENDİ
‘Kalk Gidelim’ olarak Muğla’da sokak hayvanlarına kulübeler yapıldı. Fikir kimden çıktı?
Öncelikle şunu söylemeliyim. Staf Film ile çalıştığım için şanslıyım ve mutluyum. Yapımcımız Eyüp Üstün dizimizdeki tüm oyuncu ve teknik ekibin sokak hayvanlarına olan duyarlılığını fark ederek Muğla Yeşilyurt’ta köpekler için kulübeler kurdu. Gerçekten çok mutluyuz ve tekrar yapımcımıza teşekkür ederiz.
Son dönemde birçok dizi reytinglere kurban giderken sizin dizi çok sevildi. İzleyiciyi çeken şey neydi sizce?
Ufuk Özkan’ın canlandırdığı Seyfettin karakterinin sürekli dediği gibi “Açııık, neeeeeet” söyleyeceğim. Dizimizin mayası tuttu. ‘Kalk Gidelim’de modern hayatın insanlara getirdiği rahatlık ve lüksün yanında, ailevi ilişkiler, sevgi, sadakat, yardımlaşma, manevi değerler gibi konular karşılaştırmalı işleniyor. Ülke gündemi nedeniyle zaman zaman güne üzgün haberlerle uyanan seyircimiz de hikâyemizi sahipleniyor ve mutlu oluyor.
ÇiRKiN OYUNCULAR BAŞROLDE
Oyunculuk da sınırlarınız var mı?
Sevmediğim, istemediğim, bana heyecan katmayan hiçbir rolde oynamam ve projede yer almam.
Bir dizide rol almak için güzellik şart mıdır?
Ben hâlâ ülkemizdeki güzellik kavramını özellikle dizi ve film piyasasında çok anlayabilmiş değilim. Yurtdışındaki işlere baktığınızda çoğu zaman ülkemizde çirkin diye adlandırılan insanların orada başrol ve hatta güzel algılandığını görüyoruz. Bazen bakıyorum güzel gençler var. Fakat ne kendi öz dilimizi konuşma şekilleri ne de oyunculukları seyredilecek derecede. Ama yetenekli, bir nesil de yetişiyor bir yandan.
EVLENiLECEK ADAM VAR!
Bir röportajınızda “Evlenecek adam yok” dediniz. Hâlâ aynı fikirde misiniz?
Bu fikrimi değiştirmediğim sürece söylediğim cümle geçerli olacak sanırım. Söylediğimiz her kelimenin yaydığı bir rezonans var. Olumlu ya da olumsuz kurduğumuz her cümlenin de frekansı bir nevi evrenin frekansıyla birleşiyor. Cümlemi evlenilecek adam var diye değiştiriyorum ama henüz kendisiyle tanışmadım.
ÇOCUKSU RUHUM VAR
Kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
Yeniliklere hep açık olmaya çalışıyorum. Okumadığım bir sürü kitap var, seyretmediğim oyun, film, dinlemediğim müzik... Keşfetmeyi ve öğrenmeyi seven bir insanım. Maceracı ve çocuksu bir ruha sahibim, o yüzden de hep ruhumu besleyecek hobilerim olsun istiyorum. Uğraştığım ve zaman ayırdığım her alan bir diğer alanı tetikleyerek geliştirmesini sağlıyor.