SİYER Vakfı'nca düzenlenen 'Alemlere Rahmet Kısa Film Yarışması'nın sponsorluğunu üstlenen ES Medya Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak, Peygamber efendimizin büyük İslam madeiyetinin doğuşuna önderlik ettiğini söyledi. Sancak, "Sosyalizmden kapitalizme beşeri kurtuluş reçeteleri bir bir çökerken, Peygamberimizin mesajlarını en ücra köşelere taşımalıyız" dedi.
Alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimiz Hz. Muhammed’in hayatı ve mesajları ile ilgili konularda yayınlar ve araştırmalar yapan Siyer Vakfı, farklı bir yoldan da olsa, gayesine en yakışan işlerden birine daha imza atıyor son iki yıldır: Alemlere Rahmet Kısa Film Yarışması... Geçen yıl Ali Murat Güven Koordinatörlüğü’nde ilki gerçekleşen yarışmanın gayesi, çağımızın en etkili iletişim araçlarından olan sinema vasıtasıyla, Hz. Peygamberimizin örnek hayatını, ilkelerini çağımız insanına ulaştırmak. Öyle ki O’nu anlamayan, hissetmeyen yürek kalmasın... Bu manada Vakıf, İslam’ın yayılışında en önemli etkenlerden biri olan kutsal tebliği, bugünün iletişim imkanları dahilinde devam ettiriyor. Geçen yılki ilk jüride yer alma bahtiyarlığında bulunduğum yarışma, bu sene katlanarak büyüdü. Öyle ki ilkinde 51 olan katılımcı sayısı bu sene 103’e yükseldi. Siyer Vakfı kurucusu Muhammed Emin Yıldırım, gelecek yıl için 250 rakamını telaffuz etti. Yarışmanın uluslar arası boyuta taşınması da gündemde. Tabi siyasi gündemimiz o kadar yoğun ki, hayatımıza anlam katacak sanat ürünleri üzerine konuşmaya ne yazık ki pek vakit kalmıyor. Ancak biz aklımızda tutalım ki sanat işleri, insanın damarlarında dolaşan kan gibidir. O kan bizim medeniyet rengimizi de belirleyen DNA’lara sahiptir. Bu yüzden her ne pahasına olursa olsun ihmal edilmemesi gereken bir alanda, elini taşın altına koyan Siyer Vakfı’na ve yarışmanın sponsorluğunu üstlenen Es Medya Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak’a, her şeyden evvel, bir sinemasever olarak teşekkür etmek gerekiyor.
İYİ FİLMİN BEŞ ŞARTI
Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen törende konuşan Siyer Vakfı Başkanı Mehmet Kaya, Vakıf olarak, Asr-ı Saadet eczanesinden reçeteler bulma inancında olduklarını belirtirken, kısa film yarışmasını da bu inancın yansıması olarak gördüklerini söyledi.
Siyer Araştırmaları Vakfı Kurucusu M. Emin Yıldırım da, son derece önemli tespitlerde bulundu. Yıldırım, Müslümanların sinema alanındaki çalışmalardan uzak kaldığına işaret ederek, altı çizilmesi gereken şu cümleleri sarfetti: Yeni Mustafa Akkad’lar yetiştirmek ve Peygamberimizin mesajlarını çağımıza taşıyabilmek için derin bir aşka, güçlü bir yüreğe, özgün bir dile ve kapsamlı bir fıkha ve medeniyetimize yaslanan bir hikmete ihtiyaç var.
BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ: MASUMİYETİN DÜŞÜŞÜ
JÜRİ Başkanlığı’nı Derviş Zaim’in yaptığı yarışmaya katılan filmlerden Yunus Namaz’ın yönettiği “Masumiyetin Düşüşü” birincilik ödülü aldı. Son derece önemli bir konuyu oldukça çarpıcı bir mesajla iletiyor film. Kendisine silah doğrultulan masum bir insanın öldürülmesi üzerine, temsili olarak başka insanlar da bir bir yere düşüyor. Buradan da Kur’an’ı Kerim’de yer alan ‘Bir insanı öldürmek, tüm insanlığı öldürmek gibidir’ ayeti kerimesine gönderme yapılıyor. İslam coğrafyasında bunca savaş yaşanırken son derece önemli bir mesaj... Filmin yönetmeni Yunus Namaz Elazığlı genç bir araştırma görevlisi. 2007 yılında Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olmuş. Mecid Mecidi, Semih Kaplanoğlu, Ahmet Uluçay ve Yücel Çakmaklı gibi ustaların filmleri sinemaya bakışını büyük ölçüde etkilemiş. Çıktığı bu yolda Yunus’a başarı dileklerimizle...
İKİNCİLİK ÖDÜLÜ: ANNE VE ÇOCUK
Yönetmen Murat Bozkurt’un ‘Anne ve Çocuk’ filmi ise yarışmada ikinciliğe layık görüldü. Murat aslen Trabzonlu olmakla birlikte 1981’de Samsun’da doğmuş. İlahiyat ve Edebiyat mezunu. Sinema doktorası ile uğraşmakta. Öğretmenlik ve editörlük yapıyor. Film Eyüp Sultan haziresinde eski ve büyük bir çınar ağacının adeta anne şefkati ile sarıp sarmaladığı bir çocuk mezar taşının fotoğrafı ve Sezai Karakoç’un “Anne ve Çocuk” adlı şiirinden mülhem kaleme alınmış. Bu kısa film Kültür Bakanlığı tarafından yapım desteği de almış. İmgesel anlatımlı filmde, bir anne, ölen çocuğunun ayakkabı tekini bir hazirenin penceresinde asılı bulur. Başka ayakkabı tekleri de vardır aynı pencerede. Bu da, acının sadece “şimdiye” ve “o anneye” değil, devrolunan/devralınan kadim ve müstakbel bir acı oluşuna işaret ediyor.
ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ: KIYAMET ŞEHRİ
Mehmet Şerif Karakoyun’un “Kıyamet Şehri Arayış” filmi ise üçüncülük ödülünün sahibi oldu.
Filmin yönetmeni M. Şerif Karakoyun, kameramanı M. Buğra Kavuşturan ve senaristi M. Emin Aktaş’ın biraraya geliş hikayesi ilginç. Bahçeşehir Üniversitesi’nde okumalarına karşın her biri ayrı bölümlerde eğitim almış. Başlangıçta okul ödev projelerini yapmak amacıyla biraraya gelen bu ekip, süreç içerisinde çevrelerindeki fikir ve sanat hareketlerini inceleyen, bunlarla ilgili düşünen ve düşüncelerini, kendilerini ifade mecraları olan kısa filmler üzerinden ortaya koyan bir kimliğe bürünmüşler. Her biri mezun olup başka işlere dalsalar da sinema ortak alanları olmaya devam etmiş. Üç kafadarın imza attığı ‘Kıyamet Şehri-Arayış’ filmi insanın kendi içine yaptığı yolculuğun ve kendini “arayış”ın hikayesi.
(Star)